Belki de yılda bir defa yazmamız gereken konuları, neredeyse aylar haftalar günler geçmeden kaleme almak zorundayız.
Hani derler ya iki günlük dünya, değer mi?
Haberlere bakamaz, gazete okuyamaz durumdayız. Sadece bize yansıyan kısmıyla.
Toplum olarak en kibar ifadeyle, normal hareket edemeyen bir hale geldik.
Neden, niçin nasıl sorularının cevabını hep birlikte verebiliriz.
Dünya adeta yangın çemberi içindeyken, Türk toplumu kendi içinde paramparça.
İç politikalarla millet olarak maalesef her geçen gün ayrışırken, dış politikada selam vereceğimiz komşumuz neredeyse yok diyebiliriz.
Hani gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; " Yurtta sulh, cihanda sulh" ölçüsü.
Binlerce şüheda kanıyla bize emanet edilen bu cennet vatana, yazık oluyor adeta.
Anadan tertemiz dünyaya gelen bir birey, nasıl olur da bu kadar vahşileşebilir canileşebilir.
Toplumsal faciaları çok derinlemesine yazacak değiliz. Zaten aylardır, günlerdir ekranlarda sosyal medyada izliyoruz takip ediyoruz. Yapılan insan dışı olayların hareketlerin hiçbir izahı yoktur. Sadece adalet bekliyoruz. Ülkemizin her zaman en çok ihtiyacı duyduğu bu günde yine, ADALET diyoruz.
Satırlarımıza devam ederken gerçekten çözüm odaklı bir kaç önemli hususun altını çizmek istiyoruz.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den öğrencilik yıllarımdan beri dinlediğim konferanslarında hatırımdan çıkmayan bir ölçüsü vardı, onu hatırlatmak isterim. "İnsan gönüldür gönül. İnsan önce kendi yararına kazanılmalıdır."
Evet insan önce kendi yararına, sonra ailesine, sonra topluma, sonra ülkesine devletine milletine faydalı olacak şekilde kazanmalıdır. O yüzden milli eğitim ve diyanet kurumu vazifesini bihakkın yerine getirmelidir. Bu şekilde kazanılan insan, toplum ve ülke huzur içinde olur. Zaten aradığımızda bu değil değil mi? Huzur.
1994 lise öğrencisi iken, Şanlıurfa'da katıldığım bir konferansta yine hatırımdan çıkmayan o veciz cümleleri hatırlatmak isterim.
Prof. Dr. Haydar Baş; "Seyrediyor ve görüyorum ki, yanan bir Türkiye var ama korkmaz İbrahim olan Nemrut'un ateşinden" diyerek, adeta ömrümüz boyunca yaşam gayemizi ifade etmiştir.
Sonucu olarak, neredeyse 40 yıl boyunca Türk milletinin bekası için ömrünü feda eden, Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ölçülerine dönmek kaçınılmazdır.
Yıllar öncesinden bir uyarıyla yazımızı bitirelim.
Prof. Dr. Haydar Baş; "Toplumun bölünmesinden hiçbir faydamız yoktur. İnanın yeminle konuşuyorum, bir ve beraber olmak, bir bilek bir yürek olmaktan başka, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve milletinin çıkar yolu asla yoktur. Ve korkunç bir zifiri karanlığa girdik arkadaşlar. Burada merhametle, şefkatle, izzetle, iffetle, fetanetle birbirimizi kucaklayacağız, hataları görmeyeceğiz."
Kıymetli okurlarımız bu tarihi uyarı, ülkemizin ve milletimizin, dünü bugünü ve yarını için olmazsa olmazdır.
Yazık olmadan!
Selametle.
- Seviyoruz seni adam! / 06.11.2024
- 1987’den 2024’e Gençliğe Mesaj! / 22.10.2024
- Yazık oluyor! / 08.10.2024
- Hangi zil çalıyor! / 11.09.2024
- Tarih bir milletin kendisidir / 29.08.2024
- Gençler! / 06.08.2024
- Filistin ağlarken… / 26.07.2024
- Neler oluyor bu hayatta / 04.07.2024
- Gadir-i Hum Bayramımız mübarek olsun / 25.06.2024