Sünni eserlerde 'Mütevâtir Hadis' şöyle tarif edilir: 'Sahabeden itibaren her devirde yalan üzerinde birleşmeleri aklen tasavvur olunamayan topluluklar tarafından rivayet edilen hadistir. Başka bir ifade ile mütevâtir haberin şartlarını kendisinde toplayan hadistir.
Muhaddislere göre, mütevâtir hadisin ravilerini tek tek incelemeye gerek kalmaz. Ravilerin çokluğuna itibar edilir.
Çünkü onların yalan üzerine ittifak edemeyecekleri kabul edilir. Dolayısıyla hem lafzi hem de manevî mütevâtir hadisin kesin bilgi verdiğinde bütün hadisçiler müttefiktirler (Nureddin el-Itr, Menhecü'n-Nakd fi Ulûmi'l-Hadîs, Dımaşk 1392/1972, s. 382; Subhi es-Sâlih, a.g.e., s. 124).
Mütevâtir hadisler, akait (inanılması zorunlu olan ilkeler) konularında bile tek başına delil sayılırlar.
Bu yüzden mütevâtir olan haber-i Resulü inkâr eden küfre girer. Çünkü böyle bir haberi inkâr etmek, Peygamberi inkâr demektir. O da şüphesiz küfürdür (Ahmed Naim, Tecrid-i Sarîh Tercümesi, Ankara 1976, Mukaddime, s. 102).
Bir hadisin mütevâtir sayılabilmesi için aşağıdaki şartları taşıması gerekir:
I) Mütevâtir hadis her devirde pek çok kimse tarafından rivayet edilmiş olmalıdır.
2) Ravilerin sayısında her hangi bir nesilde azalma olmamalıdır. Aksine sayının artışı haberin doğruluğunu teyit eder.
3) Olayı veya haberi ilk nakledenlerin görmüş veya duymuş olmaları gerekir.
Mütevâtir hadis lafzı ve manevî olmak üzere ikiye ayrılır:
1- Lafzi mütevâtir: Senedin başından sonuna kadar her tabakada bütün ravilerin aynı lafızlarla rivayet ettikleri hadistir.
2- Manevî mütevâtir: Raviler tarafından değişik lafızlarla nakledilen bir mesele veya olay manaca mütevâtir sayılır. Bu tip rivayetlerde müşterek olan taraf mütevâtir demektir.
Manevî mütevâtir hadisler hayli çoktur. Beş vakit namaz, oruç, zekât, hac gibi ibadetler hep manevî mütevâtir derecesindedir.
Gadir Hum Hutbesi (hadisi)
Hz. Peygamber'in Veda Haccından dönerken Cebrail (a.s.) tarafından getirilen Maide Suresi 67. Ayetin (ki, bu ayet Kuran'ın son inen ayetlerinden biridir) emri gereği Gadir Hum mevkiinde büyük gölgelikler kurulmasını emretti.
Önde gidenlerin çağrılmasını, geride kalanların toplanmasını emretti. Rivayetlere göre 90 bin ile 120 bin arası sahabe toplandıktan sonra Allah Resulü (sav), Allah-u Teâla, bana şu ayeti nazil etti: 'Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, peygamberliğini tebliğ etmemiş olursun ve Allah seni, insanlardan koruyacaktır' ayetini okuduktan sonra uzun bir hutbe irat etti. İşte Allah Resulünün irat ettiği hutbeye Gadir Hutbesi denilir.
Gadir-i Hum olayı, Kur'an ve Sünnet ile yani NAS ile sabit, sahabenin büyük çoğunluğunun bizzat yaşayarak şahit olduğu bir hakikattir.
Gadir-i Hum Hadisini, Ebu Bekir ve Ömer olmak üzere aklınıza gelen en meşhur 110 sahabeden nakledilmiştir.
Zeyd b. Erkam'dan dört değişik yoldan gelen bu hadis, tüm rivayet yollarıyla sağlam, Buhari ve Müslim'in şartlarına göre de sahih hadistir.
Yine İslam dünyasında ilk defa Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt adlı eserinde, Gadir-i Hum'a dair 220 Sünni temel kaynağı ortaya koyarak yüz yıllardır gizlenen bu itikadı hakikati bizlerle buluşturmuştur. (Allah'ın selamı Onun üzerine olsun)
Gadir Hum'u kısaca özetlersek
Bildiğiniz üzere Peygamberimizin (s.a.a.v) farizasını yerine getirdi. Arafat'ta, 'Veda Hutbesi' dediğimiz ki, tüm insanlığı huzur ve saadet getirecek kıyamete kadar geçerli insan hakları beyannamesini irat etti.
Hutbesinin sonunda "Sekaleyn" hadisi olarak bilinen ve 16 Ehl-i Sünnet kaynağında geçen hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.a.v.) şöyle buyurmaktadır:
"Ben sizin aranızda iki değerli (ağır) emanet bırakıyorum; onlara sarıldığınız sürece Benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar, Allah'ın Kitabı (Kur'an) ve Benim ıtretim Ehl-i Beyt'imdir.
Bu ikisi, Kevser Havuzu'nun başında Bana tekrar dönünceye kadar asla birbirinden ayrılmazlar."
Artık dönüş vaktiydi. Yola çıkılmıştı. Cebrail (a.s) geldi. Yüce Allah'ın (c.c) emrini getirmişti.
23 yıl boyunca görevini layıkıyla yerine getirmiş, her türlü eza, cefaya maruz kalan, alaya alınan yurdundan sürülen, işkencelere maruz kalan Habibine, Yüce Allah resmi bir dil hatta birazda tehdit ile "Ey Resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Bunu yapmazsan, elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni,i insanlardan korur" (Maide 67)
Hz. Peygambere indirilen ve tebliğ ile memur kılınan nasıl bir şeydi ki 23 yıllık elçilik görevine denk tutulmuştu ve yine nasıl bir tehlikeli idi ki, bizzat Yüce Allah, Habibini insanlardan koruma sözü veriyordu.
İşte bütün soruların cevaplarına Gadir Hum'da 100 binden fazla sahabe şahitlik etti.
Yüce Allah (c.c) Habibine (s.a.a.v) bir anlamda vuslatı haber veriyor ve yerine Ali b. Ebu Talib'i atadığını ilan etmesini istiyordu.
İşte Peygamberimiz (s.a.a) Gadir-i Hum hutbesi olarak biline bu hutbesinin 6 yerinde Hz. Ali'nin halife ve vasi olarak ilan edildiğini buyurdu:
1. "Ali b. Ebu Talib, benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve benden sonraki halifemdir."
2. "Allah Resulü'nün (sav) halifesi odur. Mü'minlerin emiri odur. Allah tarafından tayin edilen hidayet imamı odur."
3. "Ey insanlar! Bu Ali'dir! O benim kardeşimdir, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir."
4. "Ey insanlar! Ben, hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum."
5. "Ali, Allah tarafından tayin edilen imamdır."
6. "Benden sonra Ali, Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar onun evlatlarından olan Benim neslimin hakkıdır."
Hutbenin ardından İmam Ali'nin hilafet ve velayetini ilk tebrik edenler Ömer b. Hattap ve Ebu Bekir oldu.
Hanefi alimlerinden Sıbt b. Cevzî ve Bağdadi'nin rivayetine göre hutbenin ardından henüz topluluk dağılmamıştı ki, Cebrail (as) "Bugün dininizi ikmal ettim ve size olan nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslam'ı seçtim" (Maide Suresi, 3) ayet-i kerimesini indirdi. (devam edecek)
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025
- Peygamberimiz ile ilk namaz ve Miraç / 26.01.2025
- Kişisel haklar, adalet ve AKP / 25.01.2025