Ülkemizde, hiçbir yan etkisi olmayan ve suni ilaçların bile çözemediği birçok sağlık problemini çözebilen bitkisel ürünlere her türlü engel konulurken, zararları bilimsel olarak ispatlanmış GDO'lu ürünler cirit atıyor ve 7'den 70'e her insanımız tarafından bilinmeden kullanılıyor. Bitkisel ürünlerin satılmaması için gösterilen hassasiyet maalesef bu için için insanımızı bitiren GDO'lu ürünler için gösterilmiyor.GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) kısaca genetik mühendisliği ile bir canlıya başka bir canlı türünden gen aktarılarak yeni bir canlı organizma oluşturulması olarak tanımlanabilir. Gen aktarılan canlının DNA'sı değiştirilmekte, kendi türünde olmayan özellikler edinmektedir.Gen teknolojisi başlangıçta ticari menfaatler için düşünülse de sonraları özellikle ABD ve İsrail gibi ülkeler tarafından biyolojik bir silah olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple GDO'lu ürünlere bakarken bu amaçla aleyhimize kullanılabileceği gerçeğini asla aklımızdan çıkarmamalıyız.GDO'lu ürünlerin sağlımıza ve çevremize ne tür zararları var?GDO'lu ürün kullanan hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde oldukça tehlikeli sonuçlara ulaşılmasına rağmen insanlar üzerinde ciddi bir araştırma yapılmamıştır. Belki de yapılmıştır açıklanmamaktadır. Her şey mümkün?GDO'lu ürünlerle ilgili üniversite çalışmaları şu zararlardan bahsetmektedir:GDO'lu ürünler ağır alerjiye neden olmaktadır. Nitekim 1996 yılında, Brezilya kestanesinden ve fındığından soya fasulyesine aktarılan geni içeren ürünler, alerji yapması nedeniyle, marketlerden toplatılmıştır.GDO'lu ürünler antibiyotiklere karşı direnç kazandırmaktadır. GDO'lu tohumlar, uzun süreli hayvan deneylerinde organ hasarı, organlarda küçülme, kan biyokimyasında bozulma, mide çeperlerinde kalınlaşma gibi olumsuzluklara yol açtığı tespit edilmiştir.Yapılan klinik çalışmalarda GDO'lu ürünler kısırlık, ölü doğum oranında ciddi artış, gelecek nesillerde boy ve tartı eksikliği gibi nesillerimizi etkileyen problemlere neden olmaktadır. GDO'lu ürünlerle beslenenlerde sindirim sistemi bozuklukları tespit edilmiştir.GDO'lu ürünler bağışıklık sisteminde çökmeye neden olmaktadır.GDO'lu bitkilerin doğrudan ve dolaylı olarak kanserojen etkisinin olduğu birçok araştırmacı tarafından belirtilmektedir. Özellikle, GDO'lu pamuk, soya, mısır ve kolza çeşitlerinde kullanılan bazı kimyasal maddelerin doğrudan kanser yapıcı oldukları bilinmektedir. Dikkatinizi çekerim, Türkiye GDO'lu pamuk, soya ve mısır ithal etmektedir.Sindirim sisteminde tam olarak sindirilmeden dolaşım sistemine geçen yabancı DNA parçaları çeşitli hastalıklarda etkili olmaktadır. GDO'lu bitkilerde, yeni özellikler kazandırılırken, bitkinin orijinal yapısında bulunan bazı kalite öğelerinde önemli azalmalar olduğu tespit edilmiştir. Örneğin, kalp hastalıklarına ve kansere karşı önemli bir koruyucu madde olan "phytoestrogen" bileşiklerinin, klasiklere oranla, GDO'lu bitkilerde daha az olduğu bilinmektedir.GDO'lu ürünler yaşadığımız doğal ortamı da bozmaktadır. Bilim adamlarının çoğu, GDO'lu bitkilerin ekolojik zararlarının olduğu görüşünde birleşmektedir. GDO'lu bitkilerin kalıntılarındaki toksik maddelerin toprağa ve suya geçtiğine ilişkin çok sayıda araştırma sonucu bulunmaktadır. GDO'lu bitkilerin ikinci kuşak üretimini engellemek amacıyla, uygulanan terminatör teknolojisi gereği, tohumlar üreticiye verilmeden önce yüksek dozda antibiyotik ile bulaştırılmaktadır. Bu tohumların ekilmesiyle toprağa önemli miktarda antibiyotik geçişi söz konusudur. Buğday ve pamuk gibi çok geniş alanlarda ekimi yapılan ürünlerde bu uygulamanın etkisinin ne kadar büyük olacağı açıktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025