Dünden devam ediyoruz…
Devlet olarak da, millet olarak da borca battık. Meydanlarda, 'artık emir alan değil emir veren Türkiye var', 'hem sahada, hem masada kazanıyoruz' diyenler emperyalistlerin her isteklerini onaylama makamı oldular. Yani Lord Curzon'ın cebindekilerini sahaya çıkarmaya başlamıştı.
Şöyle kabaca bir kaçını hatırlayalım!
Lozan'da, Musul ve Kerkük için özel statü belirlenmişti. O statü delindi, Barzani devletçiği kuruldu. PKK'ya yuva oldu ama biz, gereğini yapamadık.
Lozan'da, 'Batı Trakya, Ege'de, Yunanistan'a ve Türkiye'ye bırakılan adalarda silah olmayacak' hükmü vardı. Artı Batı Trakya Türklerine verilen haklar vardı.
Batı Trakya'ya, Yunanistan asker yığdı. Yetmedi! ABD'de Dedeağaç'a asker yerleştirdi. Ege Denizini, ABD deniz üssüne çevirdi.
Yunanistan kendi adalarını silahlandırdığı gibi bize ait olan adalara da asker çıkardı, bayrağını çekti yani işgal etti.
Biz ise sustuk Batı Trakya Türklerini ise hatırlayan yok.
Aynı Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi'ni de yanına alıp, İsrail ve Mısır ile uluslararası anlaşmalara rağmen Akdeniz'de petrol ve doğalgaz çıkarma faaliyetlerine başladı.
İlk karşı çıktık. Bizde çıkarırız, dedik. Burun buruna geldik. Sonra ne olduysa bütün sondaj gemilerimizi Karadeniz'e göndererek, 'biz, Karadeniz'de gaz çıkaracağız' dedik. Yani Akdeniz'i, onlara bıraktık.
ABD, uluslararası anlaşmalara rağmen Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne (GKRY) silah ambargosunu kaldırdı ve bu yıl bu kararını uzatma kararı aldı. Yani Rumları silahlandırıyorlar.
4 Temmuz ABD'nin bağımsızlık günü. O ABD, 4 Temmuz 2004'te Türk askerinin başına çuval geçirdi.
29 Ekim Cumhuriyetin ilanı. O ABD, 29 Ekim 2014'te, Türkiye üzerinde Suriye'ye, Peşmerge militanlarını geçirdi.
Aynı ABD, Fırat'ın doğusunda gayri resmi Suriye Kürdistan'ını kurdu ve birlikte askeri tatbikat yapıyorlar.
Bizi yönetenler, batı artık borç vermediği için bir taraftan Arap çöllerinde borç para ararken diğer taraftan egemenliğimize karşı bu saldırıları, ortaya konan siyaseti ve planları sadece kınamakla yetiniyorlar.
Ülkemiz planlı göç ile istila edildi.
Hükümetimiz ise bu planlı göçü, istilayı, 'batı huzur içinde yaşıyorsa bunu bize borçlular… Göçmenlerin Avrupa'ya gelmesinin önüne geçiyoruz. Bunu yaparken terör örgütlerinin, Avrupa'ya yayılmasının da önüne geçiyoruz' şeklinde itiraf ettiler.
Şimdi KKTC'de Ersin Tatar'ın cesaretiyle yaşanan olaylardan kendilerine pay çıkarıp, çizme giyip, Türk'ün gücünü gösterdik, diyorlar.
Çok basit hareketler bunlar. Eğer gerçekten Türkün gücünü gösterebilseydiniz, batıda her hafta Kuran'a el uzatılamazdı.
Hangi müttefikinize Kıbrıs'ı tanıtabildiniz?
Ortada bir şov vardı ve o şovu, BTP Lideri Hüseyin Baş bozdu.
Sayın Baş yaptığı açıklamada bakın ne diyordu?
"Kıbrıs'ta bir sorun yaşandı, herkes Türk milliyetçisi oldu. Barış Harekatımızın olduğu günden beri hangi müttefik ülkenize, Kıbrıs'ı tanıtabildiniz?
Akdeniz'de, Kıbrıs'ın hangi ağırlığı var?
Kıbrıs adına ne yaptınız?
Rahmetli Denktaş bu ülkeye geldiğinde, 'Burada konuşma, git ülkende ne yapıyorsan yap' diyenler siz değil misiniz?
Şimdi siz, milliyetçi mi oldunuz? Şimdi siz, Kıbrıs'ın haklarını mı savundunuz?
Siz, Kıbrıs'ı Rum'a vermek için referandum yaptıran adamlarsınız."
Erdoğan kaybetseydi dış güçler hüngür hüngür ağlardı
"Bakın o dış güçler, dedikleriniz var ya onlar için bu iktidar bulunmaz bir nimettir. Türkiye'yi parsel parsel satan, bütün yeraltı ve yer üstü kaynaklarını onlara peşkeş çeken, Türkiye'nin Atatürk'ten kalan bütün fabrikalarını, işletmelerini ya kapatan ya o sermayelerin eline veren, her geçen gün ülkeyi dolarla borçlandıran, hiçbir işi kendi öz sermayesiyle yapmayıp yabancının parasını Türkiye'ye getirip ülkenin geleceğini yabancıya tapulayan bir iktidar modeli…
İşte dış güç dediğinizin niyeti amacı yüzyıldan beri neydi biliyor musunuz; yüz yıldır bu insanların amacı tam olarak buydu!
Bu milleti, biz nasıl sömürürüz, bu topraklara nasıl çökeriz? Bunlar burada yaşasın, 'benim ülkem' desin ama üzerinde hiçbir zenginlik üretemezsin, dış güçlerin amacı buydu.
Bu iktidarla bu rüyalarını gerçekleştirdiler ama size, 'Dış güçler bu Erdoğan'ı yıkacak' dediler.
Size bir şey söyleyeyim mi; Erdoğan seçimi kaybetseydi o dış güçler, o gece hüngür hüngür ağlayacaktı.
E tabi ertesi gün akıllarına çok iyi bir fikir gelecekti ve 'yeni gelenlerle de biz hallederiz' deyip onlarla devam edeceklerdi. Arkadaşlar her konuda sıkıştığımız dönemde tek kurtuluş yolu Bağımsız Türkiye Partisi'dir." (BTP lideri Hüseyin Baş)
Bende diyorum ki; Emin olun bu ülkede CHP iktidar olsaydı, AKP'nin yaptıklarının binde birini yapamazdı. Çünkü millet buna izin vermezdi. Ama AKP yaptı. Nasıl mı?
"Batılıların geldiklerinde ellerinde İncil, bizim hükümdarlarımızın toprakları vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde ise topraklarımız vardı." (Jomo Kenyatta, Kenya'nın kurucu başkanı)
AKP iktidara geldiğinde ellerinde bir yüzük, devletin ise fabrikaları, devasa tesisleri vardı. Milletin ise borcu yoktu.
Devletin mallarını satarken, millete de sabrı ve şükrü tavsiye ettiler. Şimdi devlet ve millet borca batmış. Onlar ise Saray'dan biraz daha sabır istiyorlar.
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -1- / 05.04.2025
- Boykotun babasını yaptılar, yapıyorlar / 04.04.2025
- Erdoğan’ın ‘Filistin’ nöbeti / 03.04.2025
- İktidar sanki hiç sandık gelmeyecekmiş gibi hareket ediyor / 01.04.2025