Türkiye ve İslam dünyası bir ulu çınarını daha kaybetti.Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca?BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin ifadesiyle, "Erbakan Hoca, hem milli, hem de manevi bir liderdi. Her iki temel vasfı kendinde cem eden müstesna bir insandı".Hafızamı tazeliyorum.Geçmişe doğru sarkıyorum? Çocukluk yıllarıma.Rize Şeyh Cami'nin arkasındaki MTTB'yi hatırlıyorum. Orada sahnelenen dönemin meşhur "Asım'ın Nesli" tiyatrosunu?Büyüklerin "ağabey" diye hitab ettikleri rahmetli Said Pirim'i canlandırabiliyorum hafızamda.Kalınca bıyığı ve biraz da kuru çehresiyle Av. Sudi Reşat Saruhan'ı hatırlıyorum? MSP Rize milletvekiliydi. İstifa etmişti.1977 Mayıs'ının ortalarında Trabzon'da düzenlenen "Büyük Karadeniz" mitingine bir karış boyumuzla katılmıştık. Rize'den minibüslerle gelmiştik Trabzon'a? Daha sonra adeta tüm varlığımı ve yüreğimi Trabzon'a bağlayacak olan arayış ve sevdamın ilk tohumlarının ekildiği gündü o gün.Meğer kader, o günden 2-3 sene sonra muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamla tanıştıracaktı beni aynı şehirde!Bugün nasıl 7'sinden 70'ine tüm Türkiye "İş-aş Haydar Baş" diye mırıldanıyor, slogan atıyorsa; o günlerin sloganı da "Ağır Sanayi Hamlesi"ydi. Türk siyaset tarihi, ilk defa onunla "önce ahlak ve maneviyat" sloganıyla tanıştı.Bir dava adamıydı Erbakan Hoca?Son döneminde kendisini ziyarete gittiğimizde, dikkat ve ihtimamından hiçbir şey kaybetmeksizin, adeta "en üst düzeyde bir devlet erkanı"nı karşılar gibi karşılamıştı bizi, saatlerce nezaketle dinlemiş, not almış, tarihi tespitlerde bulunmuştu. Hafızası dipdiriydi.Göz bebekleri capcanlıydı.Doğru bildiği yolda tavizsizdi.Kendi kadrosunu kendisi yetiştirmişti.Bir baba gibi, şefkatli bir mürebbiydi aynı zamanda. O inandığı davasını, Hak ve batıl mücadelesi olarak, hakkın safında konuşlandırmıştı.Onu en çok yaralayan şey, son dönemde "ABD ve AB aklına uyarak" kendisinden "izinsiz ve müsaadesiz" ayrılanların, vazettiği temel işaret taşlarını teker teker sökerek "değişmiş" bir siyaset sürdürmeleri; Milli Görüş esaslarını altüst eden bir politik kulvara saparak -adeta her konuşmasında değindiği- Amerika, Haçlı, Siyonizm dünyasına maşa olmalarıydı.Böylesi bir batıl gidişatı hazmetmesi asla mümkün değildi. Zaten sloganlar halinde meydanları inleten "mücahit" sıfatı, onun hem mahlası, hem de karakteri halini almıştı? Yatarak mücahit olunmaz, diye sık sık tekrar ettiği gibi, hiçbir hastalık onu yatağa bağlayamadı, hiçbir maraz ve hatta entrika O'nu hak bildiği yolda yürüyüşüne mani olamadı.Son nefesine kadar hak davasında yürüdü, koştu, coştu.Ve nihayet "her fani kul" gibi Rabbine kavuştu.Yüce Allah'ın rahmet ve mağfireti, Muhammed Mustafa'sının şefaat ve bereketi üzerine olsun? Kederli ailesinin, dava arkadaşlarının, yüce Türk milletinin ve İslam aleminin başı sağ olsun? Başımız sağ olsun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019