Kahramanmaraş ve çevresindeki 9 şehrimizi çok şiddetli vuran depremlerin üzerinden 3 günden fazla bir süre geçti.
Can kaybımız şimdiden 10 bini geçti, 50 binden fazla da yaralımız var.
Yıkıldığı tespit edilmiş bina sayısı ise 7 bine yaklaşmış durumda.
Ve asıl acı olan şey ise bunlar daha ilk tespitler. Daha ulaşılamamış köyler var. Enkaz altında kaç kişi var bilinmiyor.
Türkiye tarihinde hiç görülmemiş büyük bir felaket yaşıyoruz.
Karşısında düştüğümüz acziyet nedeniyle de yaşanan felaketin boyutları korkunç noktalara taşınıyor.
Bu felakette aklınıza gelebilecek her şeyde yetersiz kalındı.
Depremde her şeylerini kaybeden insanlara bir bardak su, bir kap çorba ve bir battaniye ancak saatler sonra ulaştırılabildi.
Depremin en şiddetli vurduğu kentlerimizden Hatay'a –iddialar doğruysa- ilk ulaşan yardım ekipleri İzmir ve İstanbul büyükşehir belediyelerinin ekipleri olmuş.
Arama kurtarma çalışmaları yok denecek kadar az yapılabiliyor maalesef. Çünkü ekipman ve eğitimli personel yeterli değil.
Depremin üçüncü gününde yapılan açıklamaya göre AFAD, PAK, JAK, JÖAK, DAK, Milli Savunma Bakanlığı, Emniyet, Jandarma, UMKE, İtfaiye, Milli Eğitim Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler ve uluslararası arama kurtarma ekipleri dahil deprem bölgesinde görev yapan personel sayısı ise 96 bini aşmış. 13 milyondan fazla insanımızı etkileyen böylesi büyük bir felakette ne kadar insan görevlendirseniz az.
Uzmanlar arama kurtarma çalışmaları başta olmak üzere böyle afetlerde ilk 24 ve 48 saatlerin çok kritik olduğunu söylüyorlar.
İşte maalesef bu afette bu en önemli saatlerimiz tam bir karmaşayla, organizasyon eksikliğiyle ve koordinasyonsuzlukla heba edildi.
Planlama eksikliği, öngörü noksanlığı, işi ehli olan bilim insanlarına değil, ehliyetsiz kişilere verme gibi daha da çoğaltılabilecek şeyler sonucunda meydana gelen ihmaller zinciri maalesef belki de kurtarılabilecek binlerce cana mal oldu.
Yazık, çok yazık…
Yaşadığımız felakette ülke genelinde nasıl bir başıbozukluk, iş bilmezlik, plan ve program eksikliği yaşandığını İstanbul'daki bir AFAD gönüllüsünün feryatları ortaya koyuyordu.
6 Şubat'taki depremden 12 saat sonra AFAD'dan gelen mesaj üzerine İstanbul Havalimanına gittiğini, ancak organizasyon ve koordinasyonsuzluk sebebiyle saatler sonra evlerine geri gönderildiklerini anlatan bu AFAD gönüllüsü sosyal medya hesabından yaşadıklarını şöyle anlattı: "Organizasyon yok, koordinasyon yok. Havaalanında insanlar uçağa binebilmek derdinde, vasıflı insan önden gitsin diyen yok, izdiham var. İnsanlar bitkin düştü, bunca saat sadece bekledik ve geri gönderildik."
Bu sözlerin sahibi eğitimli AFAD gönüllüsü, yapılması gerekenleri şöyle ifade etti: "Önden eğitimli, vasıflı gönüllüler çağrılır ve gönderilir sonra koordinasyon sağlanır ve iş gücü olarak yeni gönüllüler gerekiyorsa havaalanına çağrılır, hatta uçuş beklerlerken yapacakları görevlere göre bilgilendirme yapılırdı. Herkesin rolü belli olmalıydı; koordinasyon sağlansa ekipler yanında ne götüreceğini bilir ve gittiğinde hangi ekipmanın tedarik edileceğini bilirdi. Hâlâ risk bölgesi olan bir yere gönderecekleri insanların listesi, neye yetkin oldukları önden belli olurdu. Daha alana varmadan görev yeri belli olur, uçak iner inmez gerekli bölgeye ulaşımı sağlanırdı. Olası risklere karşı kan grupları, sağlık durumları sistemlerinde bulunurdu. Binlerce kişiye sadece 'çanta hazırlayıp gelin' diye çağrı yapılması kabul edilemez. Kimi gönderdiğinin kaydı olmadan alana gönüllüler sevk edilemez."
Bu sadece tek bir örnek.
Kameralar karşısına geçip konuşan aşağıdan yukarına yetkililer, deprem konusunda çalışmaların 'AFAD koordinasyonunda' yapıldığını söyleyip duruyorlar günlerdir.
Ama görünen o ki, asıl koordinasyona AFAD'ın kendinin ihtiyacı var…
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024