Ülkemizde yıllardan beri uygulanan IMF ve AB baskılı ekonomi politikaları ecnebilere olan bağımlılığımızı daha da artırmıştır. İktisadi alanda bağımlılık doğal olarak her alanda bağımlılığı da beraberinde getirmektedir.Türkiye, emeği ve üretimi karşılığı kendi milli parasını devreye koymak yerine, yabancı paralara endeksli bir para politikası benimsemiştir. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş buna özetle "doların tercümesi" demektedir.Para politikası yabancı paraya endeksli hale gelince bankaların yarısı, sermayenin ise yüzde 90'ı yabancılara ait olmuştur. Böyle bir tabloda Türkiye attığı her ekonomik adımda kaybederken, yabancılar hiçbir emek sarf etmeden, yatırım yapmadan bizim sırtımızdan büyük karlar elde eder vaziyete gelmiştir.Türkiye'de 1 milyon doların üzerinde bir milli gelir açıklanmasına rağmen piyasada dolanan para, yani emisyon hacmi 48 milyar liradır. 1 milyar dolarlık mal ve emek üretilen Türkiye'de 48 milyar lira ile ekonomiyi döndürmeye çalışıyorsunuz, bu akla ve mantığa aykırıdır.Piyasada dolanan paranın yetersiz olması, ekonomik bütün dengeleri alt üst etmektedir. Var olan kısıtlı para da çoğunluğu yabancı olan sermaye sahiplerinin elinde olduğundan gerek üreticinin gerekse tüketicinin paraya ulaşabilmesi maliyetli olmaktadır.Bugün Türkiye'de üretici ve tüketici toplam 41 milyon vatandaş borç batağı içindedir ve toplam borç miktarı ise dudak uçuklatacak cinstendir: 475 milyar TL.Piyasalarında 48 milyar lira dolaşan Türkiye'de, vatandaşların bu 475 milyarlık dev borcu ödeyebilmesi sizce hiç mümkün müdür?Bütün bu gerçeklere rağmen, sermayesinin neredeyse tamamı ecnebilere ait olan bankalar peynir ekmek gibi hala kredi dağıtmaktadır. Bunun anlamı vatandaşların elinde ne var ne yok her şeyin haciz yoluyla el konulmasıdır. Yani işgalin farklı bir versiyonu?Türkiye'nin en büyük problemlerinden birisi işsizliktir. Masa başında hazırlanan resmi rakamlara göre yüzde 11'ler seviyesinde olan işsizlik gerçekte yüzde 40'lar seviyesindedir. Ekonominin önemli bir göstergesi olan işsizlik rakamlarının fazla kabarmaması için iş bulmaktan ümidini kesenler, İş-Kur'a müracaat etmeyenler, mevsimlik işçiler, sayıları 4 milyonu bulan ve hiçbir geliri ve sosyal güvencesi olmayan "ücretsiz aile işçileri" işsizlik rakamlarına dahil edilmemektedir.Bir de buna çalışabilen nüfusun az gösterilmesi de dahil edildiğinde resmiyette asla gerçekleri göstermeyen komik bir işsizlik oranı çıkmaktadır. İşsizliğin gerçek boyutunu bir türlü içine sindiremeyen, kabullenemeyen ve gizlemeye çalışan siyasi iradenin hala bir çözümü olduğunu düşünmek pek akıl karı değildir.Aynı çarpık tabloyu büyüme rakamlarında da görmekteyiz. Türkiye'de açıklanan yüzde 10'lar seviyesindeki büyüme rakamları asla gerçekleri yansıtmamaktadır. BTP Genel Başkanı prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle bu büyüme, "hormonlu bir büyümedir".Nüfus artmasına rağmen en temel gıda ürünlerinde bile iç pazar sıkıntısı yaşanmaktadır. Türkiye'de yaşanan gelir darlığı iç tüketimi her geçen daraltmaktadır. Siyasi otoriteye yakın olan bir takım yandaşların çılgınca tüketim yapması Türk milletinin yüzde 95'ini ilgilendirmemektedir.İç pazar bu daralmayı yaşarken, peki, dış pazarda durum nasıldır? Türkiye'nin uyguladığı kur politikası ve maliyetlerdeki sürekli artış Türk firmalarının dış piyasada rekabet edebilmesini engellemektedir.İç piyasasını kaybetmeye yüz tutmuş, dış piyasada ise rekabet şansı olmayan bir Türkiye'de ekonomi nasıl büyüyebilir, bu pek akla uygun değildir. Yine işsizliği azaltmayan bir büyüme nasıl bir büyümedir?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- İsrail Gazze’de ateşkese kapıları kapattı / 20.03.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- İsrail Gazze’de ateşkese kapıları kapattı / 20.03.2025