Dünyada belli dönemlerde köklü değişim ve dönüşümler yaşanır. Bu değişim ve dönüşümler, bazen siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda birlikte ortaya çıkar, bazen de biri diğerlerini tetikler. Genelde ekonomideki değişimlerin, diğerlerini de değiştirdiği, bilinen sosyal bir gerçektir. O bakımdan dünyadaki değişimleri ekonomi üzeriden okumak çok önemlidir. Bir başka deyişle, değişim dönemlerinde yöneticilerin öngörü sahibi olması, değişimin mahiyetini ve yönünü doğru tespit etmesi şarttır. Maalesef, hükümetimizde ne böyle bir algı, ne de böyle bir okuma vardır. Sözünü ettiğimiz değişim dönemlerinden birini, İkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze kadar yaşadık. Bu değişimin ekonomik ayağı, Bretton Woods Antlaşması'yla şekillendirildi. Sözgelimi anlaşma diyoruz, gerçekte ise İkinci Dünya Savaşı'nın galip devleti ABD, tam bir dayatmada bulundu. Herkesin anlayacağı bir dille ifade edersek, ABD üye ülkelere söyle dedi: "Sizin altınınız olmadığı için altına göre basamazsınız. Paranızı benim param karşılığı basın, ben de altın karşılığı dolar basayım." İyi de, üye ülkeler doları nereden bulup Merkez Bankasına koyacak ve karşılığında para basacaklar? Bunun iki yolu vardır: Ya mal ve hizmet üretip satacak, dolar elde edecekler, ya da borçlanacaklar. Esasen bu dayatma, üye ülkeleri ekonomik olarak teslim almakla eşanlamlıydı. Böyle olmasına rağmen ABD, yine de verdiği sözü tutmadı. "Altın karşılığı dolar basacağım" dedi, fakat belli bir zaman sonra karşılıksız dolar basmaya başladı.İşte bu oyunun, sona yaklaştığını ifade eden 'Amerika uzmanı' Josef Brami, 'Amerikalı Hasta' adlı kitabında şu görüşlere yer veriyor: "Dolar önümüzdeki dönemde belirleyici para birimi olmaktan çıkacaktır. Şimdiye kadar ABD, dünyanın diğer ülkelerinden pompalanan ucuz kredilerle borç yaparak yaşayabiliyordu. Bunun devam ettirilmesi artık mümkün değildir." ABD'nin kalpazanlık yaparak dolarla dünyayı soyduğunu, bazı Amerikalılar da itiraf ediyorlar. Bunlardan biri Peder Rausas Rushdoony, diğeri de Kongre üyeliği yapan, 2008 yılındaki başkanlık yarışında da aday olan Ron Paul'dur. ABD'li yetkililer, "doların çökmesinden hiçbir ülkenin kâr etmeyeceğini, aksine zarara uğrayacağını ve en büyük zararı da döviz rezervi yüksek olan ülkelerin göreceğini" söylüyorlar. Bu, kısmen doğru bir görüştür. Ancak, ABD'liler kendi zararlarının hepsinden büyük olacağını ve hatta bunun ABD'nin sonunu getireceğini, nedense hiç dillendirmiyorlar.Bretton Woods ikizleri olarak adlandırılan Dünya Bankası ve IMF'ye, dünyanın her yerinden eleştiri ve itirazlar yükseliyor. Özellikle Dünya Bankası, eleştirileri yeni teoriler ileri sürerek önlemeye çalışıyor, ama başarılı olamıyor. Çünkü artık mızrak çuvalı sığmıyor. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın oluşturduğu ve ekonominin gelecekteki yıldızı olarak belirtilen BRICS ülkeleri, Dünya Bankasına alternatif ortak bir banka projesinde anlaştılar. Bankanın amacı, Dünya Bankasının amaçları arasında olup bugüne kadar gerçekleştirmediği ve gerçekleştiremeyeceği de kesin olarak anlaşılan projeleri, finanse etmektir. Finanse edilecek projeler, gelişmekte olan ülkelerdeki yol, su, liman, enerji santrali ve demiryolu gibi altyapı projeleri olacaktır. BRICS ülkeleri, ayrıca gelişmekte olan ülkelere, yüzde 45 oranında bankaya ortaklık teklif ediyorlar. Projenin can alıcı yönü ise, bu bankada doların rezerv para olarak kullanılmayacak olmasıdır. Ekonomi alanında dünyadaki bu ve buna benzer değişimlerin öncülüğünü Rusya yapmaktadır. Rusya'nın ilham kaynağı da Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Milli Ekonomi Modeli'dir. Bu gerçeği Mısır'daki sağır sultan bile duydu, ama AKP'liler hâlâ daha duymadı. Duymazlar, zira duymak istemiyorlar. Hadi AKP'lileri anladık, peki millete ne oluyor? Millet, neden avcının peşinde koşan av gibi davranıyor? Niçin dünyada meydana gelen değişimleri ve bunu sağlayan kendi evlâdını görmüyor? Bu kadar sorumsuzluk ve nasipsizlik, korkarız ki, cezasız kalmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018