21 Ocak 2016 gününe, Mustafa Vehbi KOÇ'un ölümü damga vurmuştu. Doktorların gayretleri boşaydı! Biri de kendi hastaneleri olmak kaydıyla üç hastanede, belki de Türkiye'nin en iyi hekimleri müdahale etmişlerdi ama nafile! Mustafa Vehbi KOÇ'a tahsis olunan ömür tamama ermişti! Teslim olmaktan başka yapılacak kalmamıştı!
Artık beşerî gücün, malın-varlığın vehmedilen kudreti bitmiş, Emr-i İlâhi'nin karar gücü devreye girmişti.
Mustafa Vehbi KOÇ'un, dünyanın neresinde olursa olsun, parasıyla alamayacağı herhangi bir şey olabilir miydi? Lâkin paranın, mal-mülkün, beşerî kudretin çaresizleştiği âna gelmiştik!
Ecel gelmiş, ömür tamamlanmıştı!
Kim ne yaparsa yapsın artık ilave bir soluk, mümkün değildi!
Dile kolay; 100.000 kişinin maaşını vermekle mükellef bir insan, 100.000 kişiye maaş versin diye tahsis olunmuş bir ömür... Bu ömrün de başlangıcı olduğu gibi, sonu da vardı ve gelmişti... Allah rahmet eylesin...
Bir gün sonra 22 Ocak 2016 Cuma günü de, Türk siyasetinin en renkli ve omurgalı kişilerinden Kamer Genç, tedavi gördüğü hastanede, öldü.
Bir gün ara ile ünleri ülke sınırlarını aşmış iki insanın ölümlerinin herkese sessiz naralarla söylediği: Ölümden başkası yalan! "İnna lillâhi ve inna ileyhi râciûn/Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz." (Bakara, 156)
Ölüm var... İyiler de, kötüler de ölecek.
Yusuf Has Hâcib, "KUTADGU BİLİG"de; "İki türlü ad vardır biri iyi, biri kötü. İkisi de kalıcıdır. İyiyi överler, kötüye söverler" der.
İyilikle kötülüğün, güzellikle çirkinliğin, doğrulukla yanlışlığın izâfi/göreceli yani kişiden kişiye değişen kavramlar olduğu aklımızda bulunursa, daha rahat ederiz.
Kendimiz rahat ederken birilerini de rahatsız etmeyiz...
Birinci 12 Eylül Kıyameti'nde Netekim General şürekasınca Tunceli'den Danışma Meclisi Üyeliği'ne ve Başkanlık Divanı kâtip üyeliğine seçilerek Türk siyasi hayatına giren Kamer Genç; Zaza asıllı bir Türk olup; "Ne mutlu Türk'üm diyene" şifre formülünü tamamen kavramış ve özümsemişti.
Danışma Meclisi üyesi iken 12 Eylül idamlarına karşı çıkması ve 12 Eylül Anayasası'na "Hayır" oyu vermesiyle Türk siyasetindeki farklılığını belli etmişti.
O memleketi Tunceli'den, Tunceli de siyâseten O'ndan vazgeçmedi hiç.
Siyasi karakter olarak bana hep Rahmetli Osman Bölükbaşı'nı hatırlatırdı. Devrin hakim siyasi gücü Demokrat Parti tarafından Bölükbaşı'nı ısrarla seçtiği için cezalandırılarak illiği iptal edilip ilçe edilen Kırşehirlilerin; "Kırşehir'i ilçe değil köy etseniz, biz de Osman Bölükbaşı'nı muhtar seçeriz!" telgrafı, Cumhuriyet tarihimizin en karakterli tavrı olarak hafızamda saygın bir yer almıştır. Kamer Genç ve Tunceli bana, Osman Bölükbaşı ve Kırşehir'i hatırlatır ve hatırlatacak...
Partiler, dik duruşundan dolayı Kamer Genç'i veto etmişse Tunceli inadına sahip çıkmış ve Bağımsız olarak yine seçmişti O'nu...
Bunlar bilinen şeyler...
Ben bir bilinmeyen özel bir olayı paylaşmak istiyorum.
Kendilerinden izin almadığım için adını vermeyeceğim, 21. Dönem MHP Milletvekillerinden, kadim bir dostumun kulaklarını çınlatarak...
Bir seyahat sırasında uçakta Alparslan Türkeş'le münakaşa eden ve korumasının boğazına sarılarak tartaklayan Kamer Genç'e çok kızgındık. Yokluğu paylaşarak büyüdüğümüz bir arkadaşımızı milletvekili olarak Meclis'e göndermeyi Allah nasip edince; "Şu adamı bir yerde kıstır ve ağzını-gözünü düzle, senin heykelini dikelim" diye şaka yollu bir isteğimiz olmuştu!
Arkadaşımız, eski şampiyon bir boksördü. Eğer bir yerde kıstırabilirse, mutlaka isteğimizi yapardı çünkü o da en az bizim kadar kızgındı.
Bir gün, Meclis berberhanesinde, Kamer Genç'i görür. Ortam çok müsaittir ve tam isteğimizi yapacakken, MHP'den bir milletvekili, arkadaşımızı kolundan tutarak; "Seni acilen Genel Başkan istiyor" der.
Teşebbüs, başlayamadan akîm kalır, biter!
Genel Başkana gittiğinde; "Sen ne yapıyorsun? Kamer Beğ, Mecliste devletin en sâdık elemanlarından biridir" diye arkadaşımızı uyarır!
Sonra AKP'li ve Kamer Genç'in tek başına muhalefet günler...
AKP'ye karşı tek kişilik muhalefetinden dolayı Kamer Genç'i en az 10 kere arayarak teşekkür ve tebrik ettim, hakkında iki kere methiye yazdım, helâl olsun...
Her vilayetten bir Kamer Genç karakterli milletvekili çıkıncaya kadar; genel başkanların vekillerine milletvekilliği oynatmaya, biz de demokrat gibi yapmaya devam ederiz!
Bu seçme-seçilme oyunlarından da mevcut panoramadan başka bir manzara asla çıkmaz ve buna; "Demokratik İstikrar" demeğe mecbur ediliriz!..
"Dersimliler Kürt, mürt değildir, Türkoğlu Türk'tür" diyen; "Bana bir şey olursa, Türk Bayrağına sarın ve Tunceli'ye götürün" diye vasiyet eden Kamer Genç'e rahmetten başka ne dilenir? Rahman ve Rahîm Allah, taksiratından geçsin. Ailesinin, Tunceli'nin ve Türk Milletinin başı sağ olsun...
AKP'lilerin de gözü aydın olsun! Tek kişilik bir muhalefet ordusundan kurtuldular!
Rahmetliyi sevmeyenler, kızanlar da; sevmemeğe, kızmağa devam etsinler ama lütfen kendilerinin de ölülerinin olduğunu, hep hatırlarında tutarak, ölünün arkasından hakaret etmesinler!
Merâmımı arz edebildim mi?
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Artık beşerî gücün, malın-varlığın vehmedilen kudreti bitmiş, Emr-i İlâhi'nin karar gücü devreye girmişti.
Mustafa Vehbi KOÇ'un, dünyanın neresinde olursa olsun, parasıyla alamayacağı herhangi bir şey olabilir miydi? Lâkin paranın, mal-mülkün, beşerî kudretin çaresizleştiği âna gelmiştik!
Ecel gelmiş, ömür tamamlanmıştı!
Kim ne yaparsa yapsın artık ilave bir soluk, mümkün değildi!
Dile kolay; 100.000 kişinin maaşını vermekle mükellef bir insan, 100.000 kişiye maaş versin diye tahsis olunmuş bir ömür... Bu ömrün de başlangıcı olduğu gibi, sonu da vardı ve gelmişti... Allah rahmet eylesin...
Bir gün sonra 22 Ocak 2016 Cuma günü de, Türk siyasetinin en renkli ve omurgalı kişilerinden Kamer Genç, tedavi gördüğü hastanede, öldü.
Bir gün ara ile ünleri ülke sınırlarını aşmış iki insanın ölümlerinin herkese sessiz naralarla söylediği: Ölümden başkası yalan! "İnna lillâhi ve inna ileyhi râciûn/Biz Allah içiniz ve sonunda O'na dönüp gideceğiz." (Bakara, 156)
Ölüm var... İyiler de, kötüler de ölecek.
Yusuf Has Hâcib, "KUTADGU BİLİG"de; "İki türlü ad vardır biri iyi, biri kötü. İkisi de kalıcıdır. İyiyi överler, kötüye söverler" der.
İyilikle kötülüğün, güzellikle çirkinliğin, doğrulukla yanlışlığın izâfi/göreceli yani kişiden kişiye değişen kavramlar olduğu aklımızda bulunursa, daha rahat ederiz.
Kendimiz rahat ederken birilerini de rahatsız etmeyiz...
Birinci 12 Eylül Kıyameti'nde Netekim General şürekasınca Tunceli'den Danışma Meclisi Üyeliği'ne ve Başkanlık Divanı kâtip üyeliğine seçilerek Türk siyasi hayatına giren Kamer Genç; Zaza asıllı bir Türk olup; "Ne mutlu Türk'üm diyene" şifre formülünü tamamen kavramış ve özümsemişti.
Danışma Meclisi üyesi iken 12 Eylül idamlarına karşı çıkması ve 12 Eylül Anayasası'na "Hayır" oyu vermesiyle Türk siyasetindeki farklılığını belli etmişti.
O memleketi Tunceli'den, Tunceli de siyâseten O'ndan vazgeçmedi hiç.
Siyasi karakter olarak bana hep Rahmetli Osman Bölükbaşı'nı hatırlatırdı. Devrin hakim siyasi gücü Demokrat Parti tarafından Bölükbaşı'nı ısrarla seçtiği için cezalandırılarak illiği iptal edilip ilçe edilen Kırşehirlilerin; "Kırşehir'i ilçe değil köy etseniz, biz de Osman Bölükbaşı'nı muhtar seçeriz!" telgrafı, Cumhuriyet tarihimizin en karakterli tavrı olarak hafızamda saygın bir yer almıştır. Kamer Genç ve Tunceli bana, Osman Bölükbaşı ve Kırşehir'i hatırlatır ve hatırlatacak...
Partiler, dik duruşundan dolayı Kamer Genç'i veto etmişse Tunceli inadına sahip çıkmış ve Bağımsız olarak yine seçmişti O'nu...
Bunlar bilinen şeyler...
Ben bir bilinmeyen özel bir olayı paylaşmak istiyorum.
Kendilerinden izin almadığım için adını vermeyeceğim, 21. Dönem MHP Milletvekillerinden, kadim bir dostumun kulaklarını çınlatarak...
Bir seyahat sırasında uçakta Alparslan Türkeş'le münakaşa eden ve korumasının boğazına sarılarak tartaklayan Kamer Genç'e çok kızgındık. Yokluğu paylaşarak büyüdüğümüz bir arkadaşımızı milletvekili olarak Meclis'e göndermeyi Allah nasip edince; "Şu adamı bir yerde kıstır ve ağzını-gözünü düzle, senin heykelini dikelim" diye şaka yollu bir isteğimiz olmuştu!
Arkadaşımız, eski şampiyon bir boksördü. Eğer bir yerde kıstırabilirse, mutlaka isteğimizi yapardı çünkü o da en az bizim kadar kızgındı.
Bir gün, Meclis berberhanesinde, Kamer Genç'i görür. Ortam çok müsaittir ve tam isteğimizi yapacakken, MHP'den bir milletvekili, arkadaşımızı kolundan tutarak; "Seni acilen Genel Başkan istiyor" der.
Teşebbüs, başlayamadan akîm kalır, biter!
Genel Başkana gittiğinde; "Sen ne yapıyorsun? Kamer Beğ, Mecliste devletin en sâdık elemanlarından biridir" diye arkadaşımızı uyarır!
Sonra AKP'li ve Kamer Genç'in tek başına muhalefet günler...
AKP'ye karşı tek kişilik muhalefetinden dolayı Kamer Genç'i en az 10 kere arayarak teşekkür ve tebrik ettim, hakkında iki kere methiye yazdım, helâl olsun...
Her vilayetten bir Kamer Genç karakterli milletvekili çıkıncaya kadar; genel başkanların vekillerine milletvekilliği oynatmaya, biz de demokrat gibi yapmaya devam ederiz!
Bu seçme-seçilme oyunlarından da mevcut panoramadan başka bir manzara asla çıkmaz ve buna; "Demokratik İstikrar" demeğe mecbur ediliriz!..
"Dersimliler Kürt, mürt değildir, Türkoğlu Türk'tür" diyen; "Bana bir şey olursa, Türk Bayrağına sarın ve Tunceli'ye götürün" diye vasiyet eden Kamer Genç'e rahmetten başka ne dilenir? Rahman ve Rahîm Allah, taksiratından geçsin. Ailesinin, Tunceli'nin ve Türk Milletinin başı sağ olsun...
AKP'lilerin de gözü aydın olsun! Tek kişilik bir muhalefet ordusundan kurtuldular!
Rahmetliyi sevmeyenler, kızanlar da; sevmemeğe, kızmağa devam etsinler ama lütfen kendilerinin de ölülerinin olduğunu, hep hatırlarında tutarak, ölünün arkasından hakaret etmesinler!
Merâmımı arz edebildim mi?
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017