Paylaşımı öğrenerek büyüdük. Babalarımız; komşuluk tarifiyle, arkadaşlık-dostluk tarifiyle, akrabalık tarifiyle paylaşırlarken biz izliyor, izlerken de öğreniyorduk. Komşuluk ve komşu hakkı çok özeldi. Komşu hakkı yedi yerde sorulacaktı. Komşu ve komşu hakkı mutlaka gözetilmeliydi. Ve komşu, komşunun külüne muhtaçtı!Paylaşımı yaşayarak yaşlandık!...Varı paylaşmanın can incittiğini, "Mal canın yongasıdır!" gibi komşuluğu inciten sözleri duymazdan gelerek "Yok" u paylaştık; canlar, kanlar verip acıları paylaştık hafiflesin diye...Sahte güçlere inat, hürriyetlerimizi paylaştık cezaevlerini erkekleştirebilmek için... Tesâdüfen düşüp birer suç makinesi olarak çıkan kader kurbanlarına, -cezaevi teamüllerini alt üst ederek- cezaevlerini erlik öğreten mektepler ettik!Bazı dostlarımız, cezaevlerine "Yusûfiye" falan dedi demesine ama - sohbetlerimizde yaptığımız itirazımızı ilk kez sayfalara şerh düşerek- cezaevlerini, erlikten nasipsizlere inat erkekleştirerek yaşadık...Yatağımızı paylaştık...Kumanyamızı paylaştık...Zamanımızı, ömrümüzü paylaştık geçmeyen zamana inat... Mahkemeden mahkemeye selamlaşarak, diyarlar arası mektuplaşarak geçmez zamanları özelleştirip güzelleştirdik. Çünkü biz, milletin makûs talihini değiştirmek için geri kalmışlığa kafa tutarak, kapı kulluğuna isyan ederek, şahsi istikbalimizden vazgeçip karakterimizden taviz vermeyerek pişme yolundaydık... Paylaşıyorduk. Paylaştıkça paylaşacağımız çoğalıyor, paylaşımımız çoğaldıkça yok edilmek için koyulduğumuz cezaevlerinden taşıyorduk...Önceleri çok azdık!Ama kaya duruşluyduk! Bize çarpan kafa yarılıyor, tosladığımız duvarları yıkıyorduk! Komşulukla, dostlukla, arkadaşlıkla başlayan paylaşımcılığımız, candaşlıkla şereflenmişti ceza evlerini paylaşmaya başladığımızda... Yokluk umurumuzda değildi... Şehâdete varan her Delikanlımızın haberi, inadına acıları paylaşarak çoğalmamızı sağlıyordu... İkbal kaybedenin üzüntüsünün yerini, Mefkûrecilik rütbesinin gururu alıyordu...Ezmek istiyorlardı ezilmiyorduk!Yok etmek istiyorlardı; öldükçe çoğalıyor, çoğaldıkça şerefleniyorduk! İnancımız, ölümü güzelleştirmişti. Mükafatı Allah Rızası'ydı ölümlerimizin. Şüheda kervanına katılıyordu ölerek dirilenlerimiz. İkballerin en kutlusuna, en mukaddesine kavuşuyordu... Hâlâ yıllardır bu kutsal ikbale, şehadet mertebesine kavuşamamanın hasretini, üzüntüsünü paylaşırız!...Birden bir şeyler oldu!..."Mahi derya içredür deryayı bilmez!" gerçeği ile kendimizin farkımıza varamayan bizi birileri fark etti!... Bir kısmımızı, cezaevlerine "Yusûfiye" diyen uyutucular aldılar! Bir kısım zayıf çaresiz; erleşerek çıktıkları cezaevinden sonra, cezaevlerinin yumuşattığı "Baba"cıkların yanına kapılandılar!..."YOK"u paylaşarak devleşen bazı arkadaşlarımız; "VAR"ın cazibesine kapılarak, paylaşmayı unutup küçüldüler! Halbuki bunlara tahammülü de öğrenmiştik paylaşarak!... Bunlara hazırlıklıydık, hazırdık...Emr-i Hakk ile ölümler, ölenlerin yerini alanlarımız oldu!...Şimdi siyâsetin her kademesinde, ticaretin her yerinde; hayatın gecesinde gündüzünde, argonun meşrûsunda gayr-ı meşrûsunda arkadaşlarımız var! Ve artık paylaşmıyoruz! Paylaşamıyoruz!...Her biri bulunduğu ortamda var olan arkadaşlarımız, artık sevgilerini de paylaşmıyorlar! Paylaşmayınca da sevgisisiz! Sevgiyi tatile çıkardığımız için saygısısız!Ve artık ucuz ikbal hesaplarına yoldaşlarını satanların peşinden gidenler kendilerini dava adamı zannediyorlar!Ya Rabbi!...Sana sığınıyoruz! Bu mübârek günlerde, mü'minin mü'mine duâsının makbûl dualardan olduğuna iman ederek Sana yalvarıyoruz! Gidenlere, terk edenlere, küsenlere, öfkelenenlere; küstürenlere, vaz geçenlere, feraset; bize de onlara bir kere daha muhabbetle bakabilmeyi nasibet!... Bizim önce Sen'den sonra da Milletimizden gayrı kimsemiz yok!...Bütün Gönüldaşlarımızın tek çatı altında, Teşkilatçılığımızın muhteşem düzeninde, büyük birlik heyecanıyla bir araya gelmemize sebepler halket Ya Rabbi!... Sen bizi bağışla! Sen bizi bağışlarsan, biz de birbirimize muhabbetle bakarız!... Azalmışsak yeniden çoğalırız! Sen'i reddedenlerin yine birinci hasımları oluruz. İ'lâyı kelimetullah için yeniden sefere koyuluruz!..."Kâinat Türk Devleti" ne doğru sefere kaldığımız yerden devam ederiz... Bize birlik-beraberlik, Devlet ve milletimize dirlik nasip et Ya Rabbi!Hidayet de Sen'den, merhamet de..."OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, dua...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017