Hükümet yetkilileri, yaptıkları her açıklamada enflasyonu tek haneye düşüreceklerini söyleyip duruyorlar. Bizler de ısrarla, "Ekonomi matematiktir, sebepler oluşmadan sonuçlar değişmez" diyoruz.
Ülkemizdeki enflasyonun maliyetlerden kaynaklandığını artık bilmeyen ve ifade etmeyen yok. 1990'lı yıllarda Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, "Ülkemizde talep enflasyonu yok, maliyet enflasyonu var, buna göre tedbirler alınması lazım" dediğinde herkes kulaklarını tıkamıştı, duymazdan geliyordu.
Şimdi aradan 30 yıl geçti, bugüne kadar gerçekleri gizleyen resmi kurumlar bile maliyet enflasyonundan bahsediyor. Merkez Bankası açıkladığı raporlarda oluşan enflasyonun maliyet baskısından kaynaklandığı itiraf ediyor.
Etmese ne olacak, dağdaki çobanın bile bildiği bir gerçeği artık gizleyecek değiller ya...
Prof. Dr. Baş'ı Türk milleti ve Türkiye siyaseti olarak ancak 30 yıl sonra anlayabiliyoruz.
Böyle bir tabloda, Prof. Dr. Baş'ın özenle yetiştirdiği BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın "Bugünkü siyaseti gördüğümde kendimi gelecekten gelmiş gibi hissediyorum" demesi sizce de normal değil mi?
Maliyet enflasyonu nedir; üreticinin finans, hammadde, enerji, istihdam, vergi, nakliye vs. giderlerindeki artıştır. Üretici bu maliyet artışlarını, üretimle devam edebilmek için maliyetlerine yansıtmak zorundadır. Yansıtmazsa batar, kepenk kapatır.
AKP Hükümetinin yıllardır uyguladığı, borca, dolara ve ithalata bağımlı kapitalist ekonomi anlayışı sebebiyle üreticinin yukarıda ifade ettiğimiz tüm maliyetlerinde astronomik yükselmeler yaşandı. Dikkat ederseniz, bütün rakamları gizlemeye çalışan TÜİK bile tüketici enflasyonunu yüzde 36 olarak açıklarken, üretici enflasyonunu yüzde 80 olarak belirtmişti.
Yüzde 80 maliyet enflasyonunun olduğu bir ekonomide yüzde 36 bir tüketici enflasyonunun olmasının matematiksel olarak asla mümkün olmayacağını tekrar hatırlatalım.
Bu maliyet artışı gerçeğine rağmen siyasilerin enflasyonu tek haneye düşüreceklerini söylemesi, bilimsel olarak hayalden, hatta seraptan öteye geçmiyor
Eğer maliyetler artmaya devam ediyorsa, tüketici enflasyonunun düşmesi mümkün değildir. Peki, maliyetler artıyor mu? Güncel bir örnekle cevap verelim.
İran'ın 10 günlük gaz kesintisinin ardından kısıtlamaya giden BOTAŞ, sanayi tarifesinde ay ortasında değişikliğe gitti. Bu tarife değişikliği ile sanayide kullanılan gazda yıllık zam oranı yüzde 435'e yükseldi.
BOTAŞ'ın ocak ayı için yayınladığı tarifelerin açıklamasında yapılan değişiklikle, yılda 300 bin metreküpün üzerinde gaz tüketen ve gazı elektrik üretimi haricinde kullanan tüketici grubuna uygulanan kademeli tarifenin uygulanma biçimi değiştirildi.
Yapılan değişiklikle, sanayi kuruluşunun bu ay sonunda gerçekleşecek fiili tüketimi baz alınacak ve bu tüketimin yüzde 60'ı için bin metreküp başına 6 bin 300 lira, yüzde 40'ı için ise bin metreküpte 9 bin 450 lira ödenecek. Yani sanayicinin faturası her halükarda bu iki değerin ağırlıklı ortalaması olan 7 bin 560 TL üzerinden hesaplanacak. Bu da ay başında açıklanan zammın yüzde 50'den yüzde 80'e çıkması anlamına gelecek.
Yapılan son zamla birlikte sanayi tarifesinde son bir yıldaki artış yüzde 435 oldu. Geçen yılın Ocak ayında sanayiciler her bin metreküp gaz için 1414 lira ödüyorlardı. Yapılan peş peşe zamlarla birlikte bu rakam yüzde 435 artışla 7 bin 560 liraya yükselmiş oldu.
BOTAŞ'ın sanayiciye verdiği doğalgazda önce kısıtlama sonra tarife değişikliğine gitmesinin faturası, bu durumun sürmesi halinde vatandaşa da kesilecek.
Bu durumun tüm imalat sanayini olumsuz etkileyeceğini ancak en çok cam, seramik, demir çelik ve otomotiv sektörlerini etkileyeceğini belirten sanayiciler, doğalgaz kesintisinin sadece 10 gün sürmesi durumunda olumsuz etkilerin bertaraf edilebileceğini ancak daha uzun bir süreye yayılması halinde maliyetleri ciddi bir şekilde artırarak tüketiciye de yeni zamlar yansıtmak zorunda kalacaklarına dikkat çekti.
Üretimde diğer önemli bir maliyet unsuru elektrik... İşyerlerine yapılan elektrik zammı 2018'den bu yana yüzde 774.6'ya ulaştı.
Üreticinin finansa yüzde 35-40 faizle ulaşabilmesi, ücretlerdeki artışın yükünün sadece işverenin üstünde olması, vergilerdeki artış, mazot artışı sebebiyle nakliyedeki artışlar ve daha niceleri... Maliyet unsurları fahiş bir şekilde artmaya devam ederken, enflasyonu hangi matematikle düşürmeyi planlıyorlar?
Bütün bu maliyet artışları sebebiyle tüm üreticiler, sanayiciler, tüccarlar şu sıralar yeni zamlara hazırlanıyor. Artık masa başında, raptiye, tel süpürge, soba borusu ile, hatta internetten satış fiyatları baz alınacak olsa dahi enflasyonu düşürmek mümkün olmayacak.
Kağıt üstünde gösterseniz bile bu kimseyi ika etmeyecek.
Enflasyonu düşürmenin elbette ki yolu var: Gerçek Milli Para, sıfır faizli kredilerle üreticinin desteklenmesi, yerli hammadde, yerli enerji, yerli petrol ve mazot, vergilerin hafifletilmesi, dolaylı vergilerin kaldırılması vs.
Ama bunların yapılabilmesi için BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi "Sistem değişmesi lazım, Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanması lazım."
Bu iki kere iki eşittir dört kadar kesindir.
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025