"Devletleştirme" ve "Özelleştirme", karşıt kavramlar olmasına rağmen, Anayasada aynı maddede düzenlenmiştir.Devletleştirmede kamu yararı söz konusu iken özelleştirmede şirket ya da bireyin kârı öne çıkar ve amaç para kazanmaktır.Sosyal devlette kamu hizmetini, büyük ölçüde devlet görür ya da gördürür. Özelleştirme istisnadır. Milli Savunma, Yargı, Güvenlik konularında özelleştirme düşünülemeyeceği gibi, sağlık hizmetlerinde ve eğitimde milli politikaya ağırlık verilmelidir.Ekonomi ise amiral gemisidir. Rotayı tutturamazsan, başkaları gelir seni yedeğine alır. Daha kötüsü ise, gemiyi kendi ellerinizle teslim etmenizdir.Bugün ülkeyi yönetemeyenler, topluma hizmeti beceremeyenler çareyi özelleştirmede aramışlardır. Amacın kamu yararı olması gereken alanlarda, kârdan gayrı şey düşünmeyen sermaye sahiplerine, vatandaşın sırtından imkânlar sağlamışlardır. Babalarının malı gibi ülkenin doğal kaynaklarını yabancıların emrine vermişlerdir.AKP Hükümeti, adına "sosyal adaletsiz sosyal devlet" diyebileceğimiz ucube bir sistemin altına imza atmış bulunuyor.Oysa Anayasada belirtilen sosyal devlet, milli gelirin adaletli dağılımını, vatandaşın ulusal gelirden onurlu bir hayat sürebileceği anlamlı bir pay almasını sağlamak durumundadır.Vatandaşının hakkını ellere yediren bu iktidarın bir bakanı da utanmadan, asgari ücret konusunda söz ve belge veren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Sayın Haydar Baş'ı ima ederek, "kimin parasını kime veriyorsun" diyebiliyor. Kendileri açısından haklı olabilir, milletin parasını yabancı şirketlere akıttıkları için, para bu şirketlerin cebinde. İşte Sayın Baş, vatandaşın parasını iç edenlerin ellerindeki imkânları geri alıp gerçek hak sahiplerine verecektir.Nasıl mı?Devletleştirme yoluyla. Bu yetkinin kaynağı Anayasadadır: "Kamu hizmeti niteliği taşıyan özel teşebbüsler kamu yararının zorunlu kıldığı hallerde devletleştirilebilir.Devletleştirme gerçek karşılığı üzerinden yapılır?"(madde:47).AKP tayfası, biz tüccar politikacıyız teranesiyle iş başına geldiklerinden ve de reisleri, devlet şirket gibi yönetilmeli ikrarında bulunduğu için, kamu hizmet ve yararı için değil ticaretle iştigal, siyasetteki varlık sebepleriydi. Bu nedenle özelleştirmedikleri şey, neredeyse, kalmadı gibi.Sözün özü, AKP Hükümeti devletleştirme yerine özelleştirmeyi tercih edince devlet küçülürken, ülkemizin doğal kaynakları başta madenlerimiz olmak üzere çoğunluk yabancı sermayenin kâr hırsına feda edildi? yağma Hasan'ın böreği misali.Dağlar, denizler, göller, akar sular, doğal kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufundadır(Medeni Kanun, madde:715).Devletleştirmeye karşı, işletmeci şirketin Uluslararası Tahkim(Hakem)Kurulu'na başvuru hakkı bulunsa da, verilecek hüküm parasal yaptırım olacaktır. Haydar Baş Hocamız da işletme değerinin iki katını vereceğini açıkladığından, kaybı karşılanan şirket tahkim yoluna gitmeyebilir de.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023