İnsanoğlu istikbali için, saadeti için, çalışır ömrünü harcar. Ama gel gör ki günün sonunda saadeti mutluluğu da yakalayamaz. Varlıkta da mutsuz olur insan, yoklukta da mutsuz olur insan. Bir doyumsuzluk içindedir insanoğlu.
Neden insanoğlu mutlu değil, huzursuz? Özellikle günümüz dünyasında zengin de mutsuz, yoksul da mutsuz.
Neden?
Çünkü insanlık bencilleşti ve ihtirasları için her yolu mubah kabul etti, ilkesizleşti, kişiliksizleşti, değersizleşti.
Bencilleşen insan kendi hesabına çalışır. Kendi hesabına çalışana da saadet yok, çünkü ilkesi yok. Tabiri caizse bu insanlar deryalar içinde susuzluktan kırılır.
Neden?
Çünkü malın, mülkün sahibi Allah'tır. İnsan, Allah adıyla, Allah için çalışırsa, dağıtırsa huzur, mutluluk, saadet ona gelir.
Bu gün insanlığın özelde Müslümanların çıkmazı bu. Hayatı Allahsız, aşksız yaşamaya çalışıyoruz. Oysaki O bize şah damarımızdan daha yakın.
Hayatın içinde sanki Allah yokmuş gibi yaşanılıyor. Allah sanki sadece özel gün ve bazı ritüellerde hatırlanıyor. O da dostlar alış verişte görsün diye. Şekilciliğe, gösterişçiliğe, süse, püse Müslümanlık deniliyor, maalesef.
Dinin mahremiyeti, manası, anlamı, ruhu, ahlakı yok sayılarak iş sadece gösterişe, kostüm ve ritüele indirgetiliyor.
Oysaki lisanımız malın, mülkün sahibi Allah derken, uygulamalar da mülkün sahibinin insan kendisi olduğunu iddia ediyor, öyle de yaşıyor. Her şeye BENİMDİR diyor.
Kendi egosunu öne çıkaranlar insanlığa huzur verebilir mi?
Ama O'nun yani Âlemlerin Rabbinin namı hesabına çalış, sana huzuru da, mutluluğu da O verir.
Yeter ki sen malın, mülkün, varlığın, zenginliğin, afiyetin sahibinin Allah olduğunun bilincinde ol ve yaşa.
Bu bilinç te olmayanlar bu gün en büyük kasası da olsa, en büyük masası da olsa mutsuz.
Küçücük bir tezgâhı olan da mutsuz.
Varı olan da mutsuz, olmayan da mutsuz. İnsanlık acayip bir labirente sokuldu, bu labirent insanlığı maddeye, tüketime esir etti, insanı bir meta gibi gördü ve değersizleştirdi.
Değeri olmayan insanı neyle beslersen besle doymaz ve olmaz. Değersiz insana hangi tohumu ekersen ek çürütür.
Bu gün yapılan bu, ilkesiz, değersiz, manasız, kişiliksiz, bukalemun tipli, bencil insanlar var etmek.
Bu tiplere gökten Cebrail (a.s) inse bu NATO mermer, NATO kafaları ayıktırır mı?
Evet, insan olarak, Müslüman olarak bir öz eleştiri yapmalıyız.
Neden? Bir Müslüman Allah'ın murat ettiği adımları atarken bitkinlik, yorgunluk, isteksizlik gösterir de dünyalık için adımlarını iştiyakla, sevinçle atar?
Oysaki madde âleminde yorgunluk olur ama mana âleminde yürürken yorgunluk olmaz. Mana âleminin adımlarını atarken yoruluyorsa bir insan İhlas'ta bir sorun var demektir. Bir gün, beş gün, beş yıl, on yıl mana yolculuğun da zevk ile yürürken artık insan yoruluyorsan ihlasta sorun var demektir. O güzelim tertemiz süte necaset karıştı demektir. Artık o sütü içerken zorlanırsın. İşte insanın ihlasının necaseti, düşmanı, benlik, haset, ego, günah hastalığıdır.
İhlas bazen varlıkla, bazen yoklukla, bazen belayla sınanır, bu işin kuralı bu. Fırıldaklaşmadan, ihlasımızı bozmadan yolumuzda ihlasla yürüyeceğiz. Manaya gönül verenin kafası çorba kâsesi olmaz.
Mülkün sahibi Allah'tır diyenler insanlığa, adalet, huzur, mutluluk, kardeşlik, birlik, beraberlik içinde bir hayat inşa eder.
Fakirliği suç sayar. Çünkü şunu bilir;
Allah'ın verdiği nimetleri tek tek saymak isteseniz, imkânı yok, onları toplu halde bile sayamazsınız. Fakat Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Nahl 18) Gerçek buyken, yukarıdaki soruyu tekrarlayarak noktalayalım;
Evet, insan olarak, Müslüman olarak bir öz eleştiri yapmalıyız.
Neden? Bir Müslüman Allah'ın murat ettiği adımları atarken bitkinlik, yorgunluk, isteksizlik gösterir de dünyalık için adımlarını iştiyakla, sevinçle, fırıldakça, ilkesizce atar?
- Mustafa Kemal Atatürk bir Osmanlı paşasıydı / 01.04.2025
- Bayram, şeker ve ruhsuzluk / 29.03.2025
- Akıl mı aşk mı? İnsanı insan yapan nedir? / 25.03.2025
- Akıl ve inanç: Haritasız yolculuk olur mu? / 22.03.2025
- Ehlibeyt ve Ramazan: Oruç, sadece bir açlık mıdır? / 21.03.2025
- Boğaz kanla dolu, ama geçilmez! / 18.03.2025
- Unutulan hakikat, kaybolan insanlık / 16.03.2025
- İnsanın, insan-ı kâmil olduğu ay: Ramazan / 14.03.2025
- İstiklal’in sesi: Bir milletin ruhuna kazınan marş / 12.03.2025