Gâvurun indiremediği bayrağı maalesef siyasi iradenin meşruiyet kazandırdığı terör örgütü indirdi. Sonuç: Koskoca bir hiç! Sebep: Aman süreç zarar görmesin.Bu utanç verici olay AKP'nin çoklu yüzünü bir kez daha gösterdi. Başta Erdoğan, "çocuk, süreç, müreç? indireceksin" dedi. Kendine geldiğinde sözü nasıl çevirdiğini tahmin edersiniz... Hükümetin sözcüsü ise "ne demek indireceksin! Bu tip şeyler beşinci, onuncu dünya ülkelerinde olur" diye, tanımlanamayan bir mantık ortaya koydu. Dört yılı aşkın bir süre geçti. Bir albay ve binbaşı, Arınç'a suikast düzenleyeceklermiş. Mahkeme delil yetersizliğinden serbest bıraktı. Ama polis tatmin olmadı ve bu askerleri bir daha aradı. Ceplerinden Arınç'ın adresi çıkmış. Ayrıca askerin kozmik odasında da günlerce arama yapıldı. Suç arandı, suçlu arandı. Ama aradan geçen bunca süreye rağmen suçlu bulunamadığı gibi ne dava açıldı, ne de takipsizlik kararı verildi. Bu tip sorular sorulduğunda Arınç; (mağdur edasıyla) "Bende sizin gibi merakla bekliyorum" cevaplarını verirdi. Aynı mantığı hükümetin başında da görüyoruz. Bakanları, vekilleri, medyası, "Başbakan'a suikast düzenleyeceklerdi, tam 27 suikast girişimi oldu" vs. gibi söylemlerle ortalığı ayağa kaldırırlar, sanal kahraman yaratırlardı. Ama ne hikmetse ortada bir tane gözaltı ve tutuklu yok. Haliyle soruyorum; Bayrağa uzanan kelleyi almak, onuncu dünya mantığı. İyi, tamam, kabul. Peki, ortaya konan bu mantık! Sahi bu mantığın sahipleri hangi galaksiden? Hükümetin ortaya çıkardığı bir başka tanım ise "terörist çocuk ile çocuk terörist". AKP'ye göre Berkin, terörist çocuk. Bayrağı indiren şrfsz ise çocuk terörist. Ateş düştüğü yeri yaktıEvet, Soma'da millet olarak üzüldük, kahrolduk. Zaman geçti unuttuk. Ateş düştüğü yerde kaldı. Soma'da ne oluyor, ne bitiyor bilen var mı? Maalesef çok çabuk unutuyoruz veya birileri hafızamızı çok iyi temizliyor. Soma'da, hükümetin ve maden sahiplerinin tedbirsizlik ve bananeciliğinden ötürü bir katliam yaşadık. Ama iktidar, adım "ak" diye leke kabul etmiyor. Hemen topu başkalarına atıyor. Yine öyle oldu. Attı şirkete topu. Şirket topun altında eziliyor. Bakalım sesi çıkacak mı? Bu şirketin madeni nasıl aldığını? Hangi kalitede kömür çıkardığını? Çıkardığı kömürü kimlere ve hangi fiyattan verdiğini? Bu kömürlerin hangi amaçlarla dağıtıldığını? Neden iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığını? İşçilerin neden çocuksuz gösterildiklerini? anlatacak mı? Hükümet ise tedbiri elden bırakmıyor. Şahsen "siyasi rüşvet" olarak adlandırdığım bir dizi kanuni düzenlemelerden bahsediyor. Nedir onlar? Madenlerde çalışanların mesai saatleri, 8'den 6'ya indirilecekmiş. Emeklilik yaşı ise 55'ten 50'ye? Artı, 2 bin 500 TL civarında bir asgari ücret düşünülüyormuş. Ne iyi, diyenler olabilir. Kardeşim! 12 yıllık iktidar. Hak almak için ölmek mi lazım?İktidar bu söylediklerini yapar mı? Zannetmiyorum. Çünkü söz konusu vatandaş. Ne demek mi istiyorum? Bakın, Meclis'te, Soma görüşülürken toplam 78 milletvekili vardı. Ama vekillerin maaşları görüşülürken tamı tamına 539 vekil. Milletin iradesi kime yansıyor!.. İş adamının yaramaz kızı(Bu yazının gerçek hayat ve olaylarla ilgisi yoktur. Tamamen uydurmadır) Zengin bir iş adamının yaramaz bir kızı varmış. Tabi her yaramazlığın illaki bir bedeli olur. Ortalıkta bin bir dedikodu dolaşmaya başlamış. Zamanın şart ve toplum yapısı bu dedikoduları kaldıracak gibi değilmiş. Haliyle bu dedikodular iş ve sosyal hayattaki saygınlığına zarar veriyormuş.Karar vermiş bu dedikodulardan "ak" lanmaya. Hem de bilimsel olarak. Tutmuş, bir hastane satın almış. Ardından personeli tasfiye edip, kendi ekibini kurmuş. Ve kızını hastaneye götürmüş. Hastanenin yeminli doktorları incelemişler, incelemişler ve bu saygın iş adamının kızının, annesinden doğduğu günkü kadar masum ve temiz olduğuna karar vermişler. Hastanenin adı mı? Eski personelin tasfiyesi, yeni personel, rapor filan deyince TÜBİTAK aklınıza geldi ama hastanenin adı TÜBİTAK değil. TÜBİTAK zaten hastane değil. Ülkemizin bilimsel ve teknolojik araştırma kurumu. Yani sağlıkla direk alakası yok. Gerçi bu bilimsel kurumda Şubat ayından sonra bir şeyler olmaya başladı. Son üç, beş ayda yüzlerce personel, 300'den fazla mühendis, hukukçu ve yönetici sebep gösterilmeksizin görevden alındılar. Tabi yerlerine yeni atamalar yapıldı. Başlarına ise Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü getirildi. Yine de TÜBİTAK bilimsel bir kurumdur ve bilimsel kararlar veriyor. Özellikle "montaj" lama, he-ce-le-me sektöründe?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025