Geçen gün traktörüne gelen hacze dayanamayıp kalp krizi geçirerek vefat eden çiftçimiz hepimizin yüreğini burktu. Yozgat Yerköy'de çiftçilik yapan Osman Yılmaz, pancar üretimi için tefeciden 25 bin lira borç almak zorunda kalmış, borca karşılık pancar söküm makinesini vermiş ama senedini almadığı için traktörüne de haciz konulmuş.
Milyonların karnını doyurmak için gecesini gündüzünü katan çiftçimizin düştüğü duruma, maruz kaldığı sahipsizliğe bakın. Çiftçimizi bu noktaya düşürenler utansın!
Bu sadece bir örnek; Osman Yılmaz gibi mağdur durumda yüz binlerce çiftçimiz var.
Osman Yılmaz, büyük ihtimalle bankalardan ya da Tarım Kredi Kooperatifi'nden borç alamadığı için tefecinin eline düştü. Bu şekilde tefecilerin eline düşen çiftçilerimizin toplam borçlarının ne kadar olduğunu bilmek mevcut şartlarda mümkün değil. Bu sebeple çiftçilerin gerçek borçları tam anlamıyla belirsiz.
Bizler sadece bankalara ve Tarım Kredi Kooperatiflerindeki borçları öğrenebiliyoruz.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Ocak ayında yaptığı açıklamada, yılbaşı itibarıyla çiftçilerin bankalara olan kredi borçlarının 128,7 milyar liraya çıktığını, ödenemeyen batık kredi borçlarının ise 5 milyar liraya dayandığını belirtmişti.
Suiçmez, bankalara olan borçların dışında kooperatifler ve özel sektöre olan borçlar da dahil edildiğinde çiftçilerin toplam borçlarının 180 milyar liraya ulaştığını ifade etti.
Suiçmez, "Çiftçilerimizin 128 milyar TL krediye karşılık 200-225 milyar TL civarında teminat göstermesi sonucu traktörü, hayvanı, evi, arsası üzerine ipotek konuldu. Amasya'da traktörüne, Kars'ta hayvanına icra gelen çiftçilerimiz var" dedi.
Gördüğünüz gibi bankalara olan 128 milyar liralık borç, gerçekte 200-225 milyar liraya çıkıyor. Çiftçinin kazancı ne ki, yüzde 70'lere varan böyle bir finans maliyetini ödeyebilsin.
İşte "milletin efendisi" olan çiftçilerimizin bankaların, kooperatiflerin, tefecilerin nasıl kölesi haline geldiğinin ispatı. Çiftçi bu finansal maliyetten daha fazla kazanacak ki, üretime devam edebilsin, geçimini temin edebilsin. Bu mümkün mü?
Bu finans maliyetinin yanında diğer tüm maliyet unsurlarında da çiftçi büyük bir darbe yedi. Son 10 yılda mazottaki fiyat artışı yüzde 216, gübrelerden ürede yüzde 292, DAP'ta yüzde 262 olurken, ürün fiyatlarındaki artış çok daha düşük düzeyde kaldı.
Destekler ise oldukça yetersiz. Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, desteklerin yetersizliği konusunda şunları ifade ediyor:
"2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanuna göre milli gelirin her yıl en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilmesi gerekiyor. Fakat ne yazık ki bu destek kanunda belirtildiği oranda hiçbir zaman verilmedi. 2006 yılından bu yana verilmesi gereken destek hesaplandığında çiftçinin 210 milyar TL AKP iktidarından alacağı olduğu görülüyor. Ne tezattır ki devletten alacağı olan çiftçilerimiz aynı zamanda bankalara borçlu veya icralıktır."
Çiftçilerin toplam borcu 180 milyar lira, AKP iktidarından hukukî alacağı ise 210 milyar lira. Demek ki çiftçi, desteğini olması gerektiği şekilde alsa 30 milyar lira kâra geçecek.
Bence çiftçilerden alacaklı olanlar, bu alacaklarını Hükümetten tahsil etmeli.
ZMO Başkanı Suiçmez, "2006'da AKP'nin kendi çıkardığı Tarım Kanunu'na göre, çiftçiye verilmesi gereken destek 2019 ve 2020'de en az 43 milyar TL olmalıyken, 2019'da 16,1 milyar TL, 2020'de 22 milyar TL ödendi" diyerek bu hesabı yıllık bazda da önümüze koyuyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar Ocak'ta yaptığı açıklamada çiftçiye kurulan başka bir finans tuzağından da bahsediyor:
"Bankalar ve Tarım Kredi Kooperatifleri'nin takipteki borçlu sayısı az gösteriliyor, çiftçinin önemli bir kısmının borcunu ödediği söyleniyor. Gerçek şu ki çiftçimiz kredi verilen kuruluşa çağrılmakta, borcunun faizi alınarak borcu devam ettirilmektedir."
Kredi kuruluşlarının kendi bünyelerinde bu borçları yüksek faizlerle yapılandırdığına dikkat çeken Bayraktar, "Takipten çıkan bu borçlar ödenmiş gibi görünüyor. Halbuki borç ödenmemiştir. Çiftçimizin üretimden elde ettiği geliri dikkate aldığımızda, yüksek faizlerle yapılandırılan bu borçların geri ödenmesi mümkün de değildir" diye konuştu.
Bayraktar'ın ifadesiyle, "Çiftçinin yüksek faizle borçlanmadığı özel banka kalmadı. Çiftçi borçları, 2019 Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla değerinin yüzde 50'sine yaklaştı."
2021 Gıda Sistemi Zirvesi'nden sorumlu Birleşmiş Milletler (BM) Özel Elçisi Agnes Kalibata'nın, dünyanın koronavirüs salgınının neden olduğu yüksek gıda fiyatları nedeniyle gıda kriziyle karşı karşıya kalma riskinin geçen yıla göre daha yüksek olduğunu belirttiği bir atmosferde Türkiye olarak tarıma ve çiftçimize uyguladığımız bu muamele hiç de kabul edilebilir bir politika değildir.
Kendimize bir çekidüzen vermeliyiz ve potansiyelimizi doğru olarak kullanmalıyız.
Ülkemizde tarım arazisi de var, iklim şartları da iyi, insanımız da imkan verildiği takdirde üretmeye hazır. Ama mevcut siyaset anlayışı, uyguladığımız kapitalist sistem, AB hayali ve ABD müttefikliği bu mükemmel potansiyeli kullanmamıza müsaade etmiyor.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi sistem değişmelidir.
Sistemden kasıt, Anayasa ya da parlamenter sistem değildir, bizi Batıya köle yapan bağımlı ekonomi politikaları ve buna bağlı diğer politikalardır.
Bizleri buna mahkûm eden siyaset anlayışıdır.
"Ne AB ne ABD tek çözüm bağımsız Türkiye" demedikçe, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni ve Modelin tarım projelerini hayata geçirmedikçe, bu politikaları uygulayacak Bağımsız Türkiye Partisi Lideri Hüseyin Baş'ı ve kadrosunu iktidara taşımadıkça, hiç kimse kusura bakmasın, bu bozuk düzen asla düzelmez.
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- Barış süreci dediler yine kavga getirdiler / 06.11.2024
- ‘Alırken kepçeyle verirken kaşıkla’ / 05.11.2024