Erdoğan Trump'ın Türkiye karşıtı kabinesine ilk yorum
Erdoğan, "Biz yeni dönemde de Türkiye-ABD ilişkilerini ülkemizin menfaatleri çerçevesinde ilerletmek için gayret göstereceğiz. Sayın Trump'ın kabinesinde kimlerin olduğu, yaklaşım tarzlarını tabii ki analiz ediyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Bizim için iktidara gelmeden insanların neleri söylediği, neleri düşündüğü önemsiz değil. Ancak esas olan iktidar sorumluluğunu üstlendikten sonra yaptıklarıdır" dedi.
Anadolu Ajansı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD'nin, Ukrayna'nın Ordu Taktik Füze Sistemi'ni Rusya'da kullanılmasına izin vermesine ilişkin, "Her şeyden önce bu kararı doğru bulmadığımız gibi tasvip de etmiyoruz. Ukrayna-Rusya savaşının, başından bu yana daha fazla silah, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı ile değil, daha fazla barış çabası, daha fazla iyi niyet ve diplomasiyle sona erebileceğini düşünüyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için gittiği Brezilya dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Brezilya'nın ev sahipliğinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere gittikleri Rio de Janeiro ziyaretini tamamladıklarını belirten Erdoğan, zirve sonrası yaptıkları basın toplantısında hem zirveyle hem de diğer konularla ilgili kanaatlerini paylaştıklarını hatırlattı.
G20'nin, dünya ekonomisinin yüzde 85'ini, nüfusunun üçte ikisini temsil eden istişari bir platform olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin, 2015 yılındaki G20 dönem başkanlığı sırasında çok önemli konuları gündeme getirdiklerini anımsattı.
Terörle mücadele, gıda güvenliği, göç krizi, enerji güvenliği gibi konuların bugün de insanlığın ana gündem maddeleri arasında yer aldığına işaret eden Erdoğan, Brezilya'nın "Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etme" temasıyla yürüttüğü dönem başkanlığındaki çalışmalara Türkiye'nin aktif şekilde iştirak ettiğini söyledi.
Erdoğan, Zirvenin ana konularını "Açlık ve Yoksullukla Mücadele" ile "Uluslararası Kuruluşların Reformu"nun oluşturduğuna işaret ederek, iklim değişikliği ve enerji dönüşümü konusunda da görüş alışverişinde bulunduklarını, oturumlarda, bu konularla ilgili girişimleri ve geleceğe yönelik değerlendirmeleri dile getirdiklerini aktardı.
Zirve kapsamında Türkiye'nin dış politikasının vicdani ve girişimci yönünü vurguladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Zirvede, Gazze ve Lübnan'a yönelik İsrail saldırganlığına dikkat çektim. Girişimlerimiz neticesinde G20 Liderler Bildirgesi'nde Gazze'ye dair güçlü cümleler kabul edildi. Lübnan'daki tehlikeli tırmanışın yanı sıra Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması çağrısı da liderler düzeyinde kayda geçirildi. Malumunuz, milli gelire oranla dünyada en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Brezilya Dönem Başkanlığı'nın 'Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak' girişimine kurucu üye olarak destek verdik. G20 üyelerini, İttifak'ın çalışmalarında gıda israfının azaltılması ile 'Sıfır Atık' girişimlerini öncelik haline getirmeye davet ettik. Son 22 yılda hayata geçirdiğimiz politika ve projelerle ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın daima yanında olduk. Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemlerinden birini kurarak, sosyal devlet vasfımızın gereğini yerine getirdik. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar ne olursa olsun, mazluma, fakire, garip gurebaya kucak açan sosyal politikamızdan asla taviz vermiyoruz."
"Şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya ihtiyaç var"
Zirvenin ikinci oturumunun konusunun "uluslararası kuruluşların reformu" olduğunu anımsatan Erdoğan, "Dünya beşten büyüktür" yaklaşımlarının günden güne daha fazla makes bulduğunu gördüklerini söyledi.
Güce ve güçlüye hizmet eden mevcut sistemin, kendinden bekleneni artık veremediğine dikkati çeken Erdoğan, bunun için daha demokratik, daha geniş temsile dayanan, şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Türkiye olarak her platformda bunun önemini ifade ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"IMF ve Dünya Bankası dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finansal kuruluşlarda daha güçlü bir temsile ihtiyacı olduğunu vurguladık. G20 platformu, küresel ekonomik krizden bugüne kadar pek çok meselede etkinliğini kanıtladı. Küresel ölçekte yaşadığımız sorunların üstesinden de yine G20'nin kararlı, etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimiz inancındayım. Toplantılarımızın ve görüşmelerimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum."
"Daha adil bir dünyanın mümkünlüğünü anlatmaya devam edeceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"G20 'Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifakı Küresel Yönetişim Kurumlarının Reformu'nu tartışıyor. Türkiye, milli gelirine göre dünyada en fazla bağış ve yardım yapan ülke konumunda. Zaten yıllardır 'Daha adil bir dünya mümkün' diyorsunuz. Dünya yavaş yavaş dediğiniz noktaya mı geliyor' Gelişmeler kaotik küresel düzene işaret ediyor. Karamsar olmak için çok neden var. Siz daha adil bir dünya umudunuzu koruyor musunuz' Bunun ayak seslerini duyuyor musunuz'" sorusu üzerine Erdoğan, "Daha adil bir dünya mümkün, biliyorsunuz bizim tezimizdir. Bunu dünyaya kitap haline getirerek de duyurduk. Bu, adaletsizliklerle mücadele noktasında attığımız bir adımdır." yanıtını verdi.
Türkiye'nin milli gelirine göre en fazla yardım yapan ülkelerden biri olmasının, bu konudaki hassasiyetini ve uluslararası dayanışma konusunda üstlendiği sorumluluğu da gösterdiğini anlatan Erdoğan, Türkiye'nin bugüne kadar dünyada insani yardım konusunda kendini ispatladığının altını çizdi.
Erdoğan, bugün küresel yönetişimdeki sorunlar, uluslararası işbirliklerindeki zayıflıklar ve iktidar ilişkilerinin "Daha adil bir dünya mümkün" vizyonunun gerçekleşmesini zorlaştırdığını belirterek, şunları kaydetti:
"Küresel sistemdeki sorunlar, artık telafisi mümkün olmayan hasarları ortaya çıkartıyor. Biz, bu zirvedeki konuşmalarımızda da bunu çok açık ve net ortaya koyduk. 'Daha adil bir dünya mümkün' tezimizin kabul gördüğü ülkeler tarafından açık ve net ifade edildi. Bu bozuk sistem dünyamızı büyük felaketlere sürüklemeden kolları sıvayıp işe koyulmak şarttır. Dünyamızı açık denizde yol alan dev bir gemiye benzetirsek biz güverteden çıplak gözlerimizle görebildiğimiz buz dağını işaret ediyoruz. Bir an önce iyiye, doğruya, adalete, hakkaniyete dümen kırılmazsa, o buz dağına çarpacağımızı anlatıyoruz. Yönetişim reformu konusu bu nedenle hayatidir. Bu reformu gerçekleştirmek ve daha adil bir dünyayı inşa etmek devletler olarak hepimizin önceliği olmalıdır. 'İmtiyazlarım kaybolur mu' Konforumdan ödün verir miyim'' diye düşünen ve bu konuda bu tip kaygılarla ayak direten ülkeler sadece kendilerinin değil, gezegenimizin geleceğini de karartıyor. Biz dünyanın beşten büyük olduğunu, daha adil bir dünyanın mümkünlüğünü anlatmaya devam edeceğiz."
"Biz, yardımlarımızı yapmaya gayret edeceğiz"
"Brezilya'da düzenlenen G20 Zirvesi'nde açlık ve yoksulluk, zatıalinizin belirttiği gibi ana tema olarak işlendi. İngiltere merkezli saygın bir araştırma kuruluşunun raporuna göre son 3 yılda Türkiye, Gayri Safi Milli Hasılası'na oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi seçildi. Bu rapordaki insani yardım yapan ülke sıralamasında Türkiye birinci sırada. Dünya kaynaklarının yüzde 70'ini tüketen Batılı ülkeler ise açlıkla ve yoksullukla mücadelede Türkiye'nin gerisinde yer alıyorlar. Bu durumu nasıl değerlendirmek lazım, nasıl okuyorsunuz'" sorusuna Erdoğan, "Biz öncelikle üzerimize düşeni yapmakla görevliyiz ve bunu da yaptık, yapıyoruz. Bundan sonra da tereddütsüz buna devam edeceğiz." cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gücümüz nispetinde insani yardım hep önceliklerimiz arasında olmuştur ve bu değişmeyecektir. Türkiye'nin milli gelire oranla en çok insani yardım yapan ülke olarak zirvede bulunması, uluslararası alanda dikkat çekici bir başarıdır. Bundan dolayı da mutluyuz. Bu durum Türkiye'nin insani değerlere ve küresel dayanışmaya verdiği önemi göstermektedir. Ülkemizin insani yardımları çoğunlukla coğrafi yakınlık ve tarihsel bağlarla şekillenen bir stratejiye değil, insan odaklı bir yaklaşıma dayanmaktadır. Buna özellikle dikkat ediyoruz. Aynı zamanda insanların yardıma muhtaç hale gelmesine sebep olan çarpıklıkların, adaletsizliklerin ortadan kaldırılması için de bir mücadele veriyoruz. Çatışmalar, savaşlar, terör, iklim krizleri ve göçleri doğuran çeşitli nedenler ortadan kalkmadan nihai çözüm mümkün değildir. 'Açlık ve yoksullukla küresel çapta mücadele edelim. Ancak bununla yetinmeyip, bunları oluşturan zeminleri de ortadan kaldıralım' diyoruz."
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin imkanları nispetinde insani yardım yapmamalarının bir sorun olduğuna işaret eden Erdoğan, "Batılı ülkelerin yoksulluk ve açlıkla mücadelesi Türkiye'nin gerisinde kalıyor. Dünya kaynaklarının büyük bir kısmını elinde bulunduran Batılı ülkelerin, yoksulluk ve açlıkla mücadelede daha aktif olmamaları, küresel eşitsizliğin ve adaletsizliğin bir yansımasıdır. Onlar böyle yapıyor diye biz de bunları seyredemeyiz. Biz yine yardımlarımızı yapmaya gayret edeceğiz." dedi.
"Brezilya ile ilişkilerimiz her alanda gelişiyor"
"Pazar günü Rio'ya indikten hemen sonra Brezilya Cumhurbaşkanı Sayın Lula da Silva ile bir görüşme yaptınız. Bu görüşmeye önem verdiğinize dair öncesinde de açıklamalarınız olmuştu. Pek çok uluslararası konuda Türkiye ve Brezilya ortak hareket ediyor. Gazze'deki mezalim konusunda örneğin iki ülke benzer bir yaklaşım içerisinde. Hem bu konuda hem de ikili ilişkiler anlamında bu görüşme nasıl geçti, içeriğine dair bazı bilgiler vermeniz mümkün mü'" sorusuna Erdoğan, "Sayın Lula ile bildiğiniz gibi bizim bir samimi dostluğumuz bulunuyor. Birçok konuda özellikle Gazze'deki İsrail mezalimi ile ilgili benzer düşüncelere sahibiz. Brezilya ile ilişkilerimiz, bu tesis ettiğimiz dostluğun etkisiyle her alanda gelişiyor." cevabını verdi.
Bu zirvede toplantı öncesi bir görüşme yaptıklarını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Heyetler arası toplantımızı gerçekleştirdik. Coğrafi olarak ülkelerimiz arasında uzak mesafe bulunsa da dostluğumuz ve ilişkilerimiz tam tersine son derece yakındır. Ülkelerimiz arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili konuları değerlendirme fırsatı bulduk. Enerji, tarım ve teknoloji alanlarında işbirliği yaparak her iki taraf içinde kazan-kazan ilişkisi oluşturma imkanını aramızda konuştuk. Brezilya'nın 'Küresel Yönetişim Reformu'nu G20'nin öncelikleri arasına dahil etmesinin önemini değerlendirdik ve bundan duyduğumuz memnuniyeti ifade ettik. Birleşmiş Milletlerin asli görevini yerine getiremez hale gelmiş olması Brezilya'yı da bizim gibi endişelendiriyor. Dünyadaki krizleri ve çatışmaları önlemede yetersiz kalan Birleşmiş Milletlerin bu durumu, birçok riski de kuvvetlendiriyor. Özellikle İsrail saldırganlığının durdurulması için yapılması gerekenleri bizim Birleşmiş Milletler zemininde İsrail'e yönelik silah ambargosu girişimimizi de bu görüşmede ele aldık."
"Herkese dikkatli davranmayı tavsiye ediyorum"
"ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna'nın Amerikan yapımı 'Ordu Taktik Füze Sistemi'nin Rusya topraklarında kullanılmasına izin verdiğini açıkladı. Bu karara Ocak ayında göreve başlaması beklenen Donald Trump yönetimine, Ukrayna'ya yapılan Amerikan yardımlarını azaltacağı beklenirken bu iddialara karşı yanıt mı' Bu kararın hemen ardından Fransa ve İngiltere de bu füze işini desteklediklerini açıkladılar. Hatta Ukrayna füze ile vurdu. Dolayısıyla Biden giderayak sizce dünyayı bir felakete mi sürüklüyor'" sorusu üzerine Erdoğan, şunları ifade etti:
"Her şeyden önce bu kararı doğru bulmadığımız gibi tasvip de etmiyoruz. Ukrayna-Rusya savaşının başından bu yana daha fazla silah, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı ile değil, daha fazla barış çabası, daha fazla iyi niyet ve diplomasiyle sona erebileceğini düşünüyoruz. Şimdi savaşı körüklemek, hiç bitmemesini hatta yayılmasını sağlamak için yapılmış bir hamle olarak yorumlanacak bir adım Sayın Biden'dan geldi. Biden'ın bu adımı, çatışmayı tırmandırmasının ötesinde Rusya'nın daha büyük bir tepki vermesine yol açacaktır. Sayın Putin de ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde buna nükleer silahla cevap verilmesine imkan tanıyan doktrini onayladı. Tüm bunlar bölgeyi ve dünyayı yeni ve büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. 'Benden sonrası tufan' anlayışıyla hiçbir yere varılmaz. Ukrayna ve Rusya tarafının kışkırtmalara kapılmadan, sükuneti muhafaza ederek barışa odaklanmaları beklentimiz ve temennimizdir. Bu büyük hatanın oluşturduğu zeminde yapılacak en ufak yanlış, provokasyonlara kapılmak, barut fıçısına ateş atmaktan farksız olacaktır. Dolayısıyla herkese dikkatli davranmayı tavsiye ediyorum."
"Tüm ihtimallere göre tasarruflarımızı yaparız"
"ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump tarafından şu anda isimleri açıklanan kabineye baktığımızda Türkiye'nin politikalarıyla ters düşen isimler olarak öne çıkıyor. Sayın Trump örneğin Türkiye karşıtı bir Dışişleri Bakanı tavsiye etti. O ismin Filistinliler için, Hamas için söylemleri dehşet verici. NATO için, Türkiye için ya da dünya için endişelenmeli miyiz'" sorusuna Erdoğan, "İlişkilerimizi ön yargılar üzerine inşa edemeyiz. Burada çok dikkatli, çok hassas olmamız lazım. Seçilmiş Başkan Donald Trump her ne kadar savaşları bitireceğini söylese de yeni döneme ilişkin şimdiden yorum yapmak için çok erken." yanıtını verdi.
Trump döneminde Amerika Birleşik Devletleri'nin Orta Doğu'ya ilişkin tavrı ve tutumunun nasıl olacağının yeni başkan göreve başladığında görüleceğini belirten Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
"Biz yeni dönemde de Türkiye-ABD ilişkilerini ülkemizin menfaatleri çerçevesinde ilerletmek için gayret göstereceğiz. Sayın Trump'ın kabinesinde kimlerin olduğu, yaklaşım tarzlarını tabii ki analiz ediyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Bizim için iktidara gelmeden insanların neleri söylediği, neleri düşündüğü önemsiz değil. Ancak esas olan iktidar sorumluluğunu üstlendikten sonra yaptıklarıdır. Somut adımlara göre adımlarımızı atar, tüm ihtimallere göre tasarruflarımızı yaparız. Biz Sayın Trump'ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, bu yönde adımlar atmasını bekliyoruz. Savaşları bitirme yaklaşımıyla hareket eden Amerika, bölgemizdeki çatışmaların barışçıl şekilde sona ermesi için yeni bir iklim oluşturabilir. Bu da bizim en tabii hakkımızdır. Umarız pozitif beklentilerimiz doğrultusunda gelişmelere şahitlik eder ve sorunlarımızı bir bir ortadan kaldırırız. Bizim Gazze'de yaşanan insanlık krizi, İsrail sorunu ve genel olarak Orta Doğu'ya ilişkin tavrımız ortada. Bölgede savaşın sona erdirilmesine dair fikrimizi ve kararlılığımızı kendileriyle telefon diplomasisinde paylaştık, bundan sonraki süreçte de paylaşırız."