MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim'de Dem partililerle el sıkışmasıyla başlayan ve teröristbaşı Öcalan'a TBMM'de konuşmaya davet etmesiyle devam eden süreç, Dem Partili belediyelere peş peşe kayyum atanması noktasına geldi.
Önce Esenyurt'un Dem Parti kökenli CHP'li belediye başkanı Ahmet Özer, görevden uzaklaştırılıp, hatta tutuklanıp yerine kayyum atandı, sonra da Mardin, Batman ve Halfeti'nin Dem Partili belediye başkanlarının yerine kayyum atandı.
Malum, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Şanlıurfa Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan idi.
Görevden alınma gerekçeleri; terör örgütü propagandası yapmak ve terör örgütüne üye olmak suçları…
Tabi, şu temel soruları bu tür kayyum atamalarında hep soruyoruz:
Gerekçe olarak sunulan bu suçlar belediye başkanı olmadan önce mi işlendi, yoksa belediye başkanı olduktan sonra mı?
Eğer Belediye başkanı olmadan önceyse, belediye başkanı adayı olmak için adli sicil kaydı belgesi "sicil kaydı yoktur" şeklinde nasıl verildi?
Bu tür durumlarda bazı belediyelerde halkın seçmiş olduğu belediye meclisi üyelerinden biri başkan olarak seçilirken, neden kayyum atama uygulamasına gidildi?
İşin garip tarafı da şu: Dem Partililere el uzatan ve Öcalan'ı Meclis'e konuşmaya davet eden Cumhur İttifakı'yla, Dem Partili belediyelere kayyum atayan Cumhur İttifakı aynı. Burada bir çözüm süreci gerçekten başlatılıyor mu, yoksa başlatılıyor gibi yapılıp ters köşeye mi yatırılıyor?
Bu tür hamleler ülkede terörü bitirir mi, yoksa daha da palazlandırır mı?
Neticede Sayın Bahçeli'nin "Öcalan" çıkışından bir gün sonra savunmanın kalbi olan TUSAŞ'a terör saldırısı gerçekleşti, saldırıyı PKK üstlendi ve 5 sivil vatandaşımız bu saldırıda şehit oldu.
Bugünlerde de kayyum atanan belediyelerde ortalık karışmış vaziyette, sokak olayları, polise saldırmalar ve büyük bir toplumsal güvensizlik hakim.
Önce "seçilebilir" onayı vererek seçtiriyorsun, sonra, terörle iltisaklı diyerek görevden alıp, yerine kayyum atıyorsun.
İşin diğer ilginç tarafı, terörün başını Meclis'e davet edip, umut hakkından bahsediyorsun, ama terörle değil de siyasi süreçle yürüyenleri görevden uzaklaştırıp kayyum atıyorsun. Çelişki üstüne çelişki.
Peş peşe kayyum atamalarından sonra Dem Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, "Seyit Rıza ne yaptıysa, Şeyh Sait ne yaptıysa, Sakineler ne yaptıysa Kürt halkı da onların yaptığını yapacaktır" diyerek adeta topyekûn silahlı bir isyan sinyali veriyor.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın bu noktadaki şu tespiti çok önemli: "Barış getireceğiz diye başlatılan sürecin barışı değil terörü getireceğini söylemiştik. İsyan tehditleri başladı. Sanmayın kavga var, herkes halinden memnun. Bunlar maalesef iyi günlerimiz."
Evet, maalesef iktidarıyla muhalefetiyle siyasiler ülkemizi büyük bir kaos ve çatışma ortamının içine doğru sürüklüyorlar. Ve BTP liderinin de altını çizdiği gibi bu konuda ittifak halindeler.
MHP lideri Bahçeli, dün grup toplantısında yaptığı konuşmada da kafa karışıklığına neden olan garip açıklamalarına devam etti:
* (Öcalan'a çağrısını yineledi) "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan terörist başı, terörün bittiğini, PKK'nın lağvettiğini söyleyecekse haydi Dem Grubu'na gelsin, teker teker söylesin, umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım, teklifimde ısrarlıyım. Terörist ele başı gelsin terörün bittiğini açıklasın.
* "Öcalan İmralı'da yatıyor, fakat Dem Parti'de 57 Öcalan gölgesinin Meclis'te olduğunu niye görmüyorsunuz? İmralı Türkiye'de değil mi? Teröristbaşının Dem Parti grubuna gelmesine karşı çıkıyorlar da İmralı'da kalmasına niye itiraz etmiyorlar?"
* "Kayyum atanan belediyeler söz konusu belediye başkanlarının terörle iltisakları nedeniyledir. Türkiye'de hukukun üstünlüğü hakimdir. Belediye başkanları hukuki süreçlerin sonuçlanmasını sabırla beklemelidir."
Dem Partili 57 vekili, "hepsi Öcalan" diye suçluyor ama Öcalan'ı Meclis'e davet ediyor. Ayrıca birileri Bahçeli'ye İmralı'nın bir hapishane olduğunu hatırlatmalı, İmralı ile Meclis nasıl aynı kefeye konulabilir? Yaşına veriyoruz!
Ve Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde ağzından baklayı da çıkartıyor: "Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılı'nın güvencesi için Sayın Recep Tayyip Erdoğan bize göre tek seçenektir. Erdoğan yeniden seçilmeli. Bu kapsamda anayasal değişiklik açıklığa kavuşsun."
Evet, her şey Erdoğan'ın yeniden aday olabilmesi ve buna anayasal engelin kaldırılması için. Ama Suriye'nin kuzeyindeki YPG devletinin tanınması hedefini de mutlaka bir yerlere not almak gerekiyor.
Daha önce ifade ettik, tekrar ifade ediyoruz; ülkemizde Kürt sorunu yoktur, Laz'ıyla, Kürt'üyle, Çerkez'iyle 86 milyon nüfusa sahip Türk milletinin açlık, yoksulluk, işsizlik sorunları vardır, tarımda, sanayide, eğitimde, sağlıkta, sosyal hayatta yaşanan problemler vardır. Ülkemize çözüm sahibi bir iktidar geldiğinde, bu sorunlar çözüldüğünde her şey kendiliğinden düzelecektir.
Bu sebeple, ülkemizde tek çözüm modeli Milli Ekonomi Modeli'ne sahip olan Bağımsız Türkiye Partisi'nin iktidara taşınması ve BTP lideri Hüseyin Baş'a fırsat verilmesi gerekmektedir.
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- Barış süreci dediler yine kavga getirdiler / 06.11.2024
- ‘Alırken kepçeyle verirken kaşıkla’ / 05.11.2024