Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 02.12.2014 tarihli yayımlanan yazısıdır
Hz. Peygamber'in (saa) İslam'a davetinde dönem dönem farklı metotlar izlediği görülmektedir.
Üç yıl süren gizli davet dönemi, Hicret'e kadar devam eden açıktan davet, Hudeybiye Barışı'na kadar müşriklerle savaşarak yapılan aleni davet ve inkârcılarla savaşmak suretiyle geçen dönem.
Çeşitli yöntemler denense de İslam'a davet aşamalarının hiç birinde İslam'ın getirdiği tevhid esasından ve nübüvvet hakikatinden zerre taviz verilmemiştir.
Hz. Peygamber, Hicret'in 6. senesinde Arap Yarımadası'nda yer alan devletlere elçiler göndermiştir.
Hudeybiye Barışı'ndan sonraki dönem, İslam dininin yayılması adına siyasi diplomasinin yoğun olduğu bir zaman kesitidir.
Resulullah'ın devlet başkanlarına yaptığı İslam davetlerinde veya siyasi misyonu olan kişilerle kurduğu ilişkilerde tevhid ölçüsü asla değişmemiştir.
Elçileri aracılığıyla yolladığı davet mektuplarında kendi konumunu belirtmiş; hitap ettiği devlet adamına da halkı nasıl hitap ediyorsa öyle seslenmiştir.
Hatta tebliğe başlarken öyle büyük bir ölçü koymaktadır ki, her mektuba "Allah'ın selamına sadece hidayet yoluna giren kimse layıktır" ilahi mesajıyla başlanılmıştır.
Bunun dışında bir kutsiyet yükleyen sıfatlarda bulunulmamıştır.
Mesela Bizans İmparatoru Heraklius'a gönderdiği mektup; "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla; Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den Rumların Başbuğu Heraklius'a" diye başlar.
"Allah'ın selamı hidayet yoluna girmiş bulunan kimseye olsun. Buna göre ben seni tam bir İslam davetiyle İslam'a çağırıyorum" şeklinde devam eder.
Mısır Mukavkıs'ına ise, "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla; Allah'ın kulu, kölesi ve resulü Muhammed'den Kıptilerin büyük başkanı El-Mukavkıs'a, Ben seni tam bir İslam daveti ile İslam'a çağırıyorum" buyurmuştur.
Yine bir piskoposa yazdığı tebliğ çağrısında, "Ey Piskopos, Allah'ın selamı iman eden kimseye olsun. Bu sözün devamı olarak bil ki, Meryem'in oğlu İsa, saf ve temiz Meryem'e nasip edip verdiği Allah'ın ruhu ve kelimesidir. Bana gelince ben Allah'a iman eder; İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Esbat'a vahyolunana ve bize indirilene inanırım. Allah'ın selamı hidayet yolu üzerinde bulunana olsun" diye tebliğde bulunmuştur.
Kısaca, diğer din temsilcileriyle ve devlet adamlarıyla kurulan ilişkilerde sadece tevhide ve İslam dairesine davet vardır.
Yoksa Hz. Resul'ün tebliğinde, derinliği olmayan sığ siyasilerin hak ile batılı birbirine karıştırıp, kişileri kendi ülkelerindeki hitaplarla taltif edip onlara Allah'ın vermediği bir kutsiyetle hitap etmeleri gibi bir batıl yaklaşım söz konusu olmamıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
- Hz. Peygamber'in davet mektupları / 21.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Partiler BTP'nin projeleriyle seçimlere hazırlanıyorlar / 12.11.2024
- İslam tarihinde ilk fitne / 20.11.2024
- Önce insan denmedikçe... / 19.11.2024
- İnsan hakları konusu / 18.11.2024
- Unutulan kadın / 17.11.2024
- Dünya MEM diyor ya Türkiye? / 16.11.2024
- BTP'nin hayvancılık projeleri / 15.11.2024
- Bedava elektrik hayal değil / 14.11.2024
- Kadına hak ettiği değer ancak BTP iktidarında verilebilir / 13.11.2024
- Partiler BTP'nin projeleriyle seçimlere hazırlanıyorlar / 12.11.2024