Zikirden gaflet kalbi katılaştırır -1-
Allah’ı zikirden gâfil olmak kalbin katılaşmasına sebeptir. Yüce Allah şöyle buyurur
20.11.2024 08:14:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Allah'ı zikirden gâfil olmak kalbin katılaşmasına sebeptir. Yüce Allah şöyle buyurur:
"İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'ân-ı Kerim sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar.
Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir."
Yine Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Geylani Tefsiri" adlı eserinde, bu âyetin tefsirinde şöyle der:
"Hakk'ın vahdetine, isimlerinin ve sıfatlarının kâmil olduğuna, iman edenler için, iman korkusu demek olan kalplerin ürpermesi ve titremesi zamanı daha gelmedi mi? Bütün isim ve sıfatları kendinde toplayan, bâtıl yaklaştırmaları kabul etmeyen Allah'ı zikretme zamanı daha gelmedi mi?
O'nun Tevhid yolunu açıklasın diye indirdiği kitabında bildirdiklerini hatırlama zamanı daha gelmedi mi? Emir ve yasaklarına uymayı hak eden Hakk'ın kitabında yer alan, dünya ve âhireti yola koymak için indirilmiş olup Hakk'tan başkasına yaklaşılmaması gerektiğini anlatan işaret ve sembolleri düşünme vakti daha gelmedi mi?
Ey mü'minler, siz Allah'ın Kitabından yüz çevirme ve O'nun getirdiği hükümlere uymama gibi işler yaparak, daha önceleri kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlar gibi olmayınız.
Onlarla aralarında uzun zaman geçmiştir ve kalpleri iman etmeyecek kadar katılaşmıştır. Kitaplar ellerinde olduğu hâlde onların çoğu dinlerinin dışına çıkmışlardır. Kendi kitaplarında olan hükümleri terk etmişlerdir.
Bunu kalplerindeki katılık ve gafletleri sebebiyle yapmışlardır. Siz Peygamberinizle, dininizle ve kitabınızla ilgili işlerinizde onlar gibi olmamalısınız." Peygamberimiz buyuruyor ki:
İbn-i Ömer rivâyet etmiştir: "Allah'ın zikrinden başka çok söz söylemeyin; çünkü Allah'ın zikrinden başka çok söz, kalbi katılaştırır. Şüphesiz ki Allah'ın rahmetinden en uzak olanlar, katı kalplilerdir."
Kalbi katılaşanların kalplerine ise Allah-u Teâlâ tarafından mühür vurulur:
"Sabah-akşam Rab'lerine, O'nun rızâsını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme."
Abdulkadir Geylani Hazretlerinin "Geylani Tefsiri" adlı eserinde, bu âyetin tefsirinde beyan buyurduğu gibi Allah'ı zikirden gâfil olma hâli, insanın haddi aşması, hevâ ve hevesine, Şeytan'a uyması, aslında insana verilen en büyük cezadır:
"Kalbini zikrimizden gâfil kıldığımız kimseye uyma. Sakın bu zengin fakat Allah'ın rahmet ve merhametinden uzaklaşmış olan zenginlerin iman etmelerini arzulayarak, onların fakirleri etrafından kovma isteklerini yerine getirme.
O, kalplerini zikrimizden yüz çevirme mührüyle mühürlediğimiz kimselere boş yere candan iltifat etme. Biz onların kalplerine öyle bir mühür vurduk ki, bir daha o mühür oradan asla kazınmaz. Ve işte o kimse bu yüzden inatçı olmuş, haddi aşmış, hevâ ve hevesine uymuştur. Mevla'sından yüz çevirmiş, O'na sırtını dönmüş ve hevâsını ilâh edinmiştir."
Gavsu'l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Gunyetü't-Tâlibîn" adlı eserinde, Süfyan-ı Sevrî'den rivâyetle şunu nakleder:
"Her şeyin bir cezası vardır. İrfan sahibinin cezası ise Allah'ın zikrinden kesilip bırakmasıdır."
Aslında bu çok büyük bir cezadır. Çünkü o Rabb'inin onu zikretmesinden mahrum kalmıştır. Cenâb-ı Hakk'ın kulunu zikretmesi ise kul için en büyük nimettir.
Nitekim Cenâb-ı Hakk; "Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!" buyuruyor. (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)
"İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'ân-ı Kerim sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi? Onlar daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar.
Onların üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katılaştı. Onlardan birçoğu yoldan çıkmış kimselerdir."
Yine Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Geylani Tefsiri" adlı eserinde, bu âyetin tefsirinde şöyle der:
"Hakk'ın vahdetine, isimlerinin ve sıfatlarının kâmil olduğuna, iman edenler için, iman korkusu demek olan kalplerin ürpermesi ve titremesi zamanı daha gelmedi mi? Bütün isim ve sıfatları kendinde toplayan, bâtıl yaklaştırmaları kabul etmeyen Allah'ı zikretme zamanı daha gelmedi mi?
O'nun Tevhid yolunu açıklasın diye indirdiği kitabında bildirdiklerini hatırlama zamanı daha gelmedi mi? Emir ve yasaklarına uymayı hak eden Hakk'ın kitabında yer alan, dünya ve âhireti yola koymak için indirilmiş olup Hakk'tan başkasına yaklaşılmaması gerektiğini anlatan işaret ve sembolleri düşünme vakti daha gelmedi mi?
Ey mü'minler, siz Allah'ın Kitabından yüz çevirme ve O'nun getirdiği hükümlere uymama gibi işler yaparak, daha önceleri kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanlar gibi olmayınız.
Onlarla aralarında uzun zaman geçmiştir ve kalpleri iman etmeyecek kadar katılaşmıştır. Kitaplar ellerinde olduğu hâlde onların çoğu dinlerinin dışına çıkmışlardır. Kendi kitaplarında olan hükümleri terk etmişlerdir.
Bunu kalplerindeki katılık ve gafletleri sebebiyle yapmışlardır. Siz Peygamberinizle, dininizle ve kitabınızla ilgili işlerinizde onlar gibi olmamalısınız." Peygamberimiz buyuruyor ki:
İbn-i Ömer rivâyet etmiştir: "Allah'ın zikrinden başka çok söz söylemeyin; çünkü Allah'ın zikrinden başka çok söz, kalbi katılaştırır. Şüphesiz ki Allah'ın rahmetinden en uzak olanlar, katı kalplilerdir."
Kalbi katılaşanların kalplerine ise Allah-u Teâlâ tarafından mühür vurulur:
"Sabah-akşam Rab'lerine, O'nun rızâsını dileyerek dua edenlerle birlikte candan sebat et. Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme. Kalbini bizi anmaktan gâfil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme."
Abdulkadir Geylani Hazretlerinin "Geylani Tefsiri" adlı eserinde, bu âyetin tefsirinde beyan buyurduğu gibi Allah'ı zikirden gâfil olma hâli, insanın haddi aşması, hevâ ve hevesine, Şeytan'a uyması, aslında insana verilen en büyük cezadır:
"Kalbini zikrimizden gâfil kıldığımız kimseye uyma. Sakın bu zengin fakat Allah'ın rahmet ve merhametinden uzaklaşmış olan zenginlerin iman etmelerini arzulayarak, onların fakirleri etrafından kovma isteklerini yerine getirme.
O, kalplerini zikrimizden yüz çevirme mührüyle mühürlediğimiz kimselere boş yere candan iltifat etme. Biz onların kalplerine öyle bir mühür vurduk ki, bir daha o mühür oradan asla kazınmaz. Ve işte o kimse bu yüzden inatçı olmuş, haddi aşmış, hevâ ve hevesine uymuştur. Mevla'sından yüz çevirmiş, O'na sırtını dönmüş ve hevâsını ilâh edinmiştir."
Gavsu'l-Âzam Abdulkadir Geylani Hazretleri, "Gunyetü't-Tâlibîn" adlı eserinde, Süfyan-ı Sevrî'den rivâyetle şunu nakleder:
"Her şeyin bir cezası vardır. İrfan sahibinin cezası ise Allah'ın zikrinden kesilip bırakmasıdır."
Aslında bu çok büyük bir cezadır. Çünkü o Rabb'inin onu zikretmesinden mahrum kalmıştır. Cenâb-ı Hakk'ın kulunu zikretmesi ise kul için en büyük nimettir.
Nitekim Cenâb-ı Hakk; "Öyle ise siz Beni (ibâdetle) anın ki Ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın Bana nankörlük etmeyin!" buyuruyor. (Prof. Dr. Haydar Baş Dua ve Zikir eserinden)