Ekim ayının enflasyon rakamları dün açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, aylık enflasyon yüzde 2,88, yıllık enflasyon 48,58 oldu.
Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'ın verilerine göre ise, aylık enflasyon yüzde 5,57, yıllık enflasyon yüzde 89,77 olarak gerçekleşti.
Enflasyon verilerinde TÜİK ile ENAG arasında yıllık bazda 41 puanlık, aylık bazda ise 2.7 puanlık fark dikkat çekti. Aynı Türkiye'de, aynı piyasada enflasyon hesaplaması yapılıyor ama aralarında yüzde 100'lük fark var.
TÜİK, ENAG'ı, verileri manipüle edip, TÜİK'in güvenirliğini sarstığı gerekçesiyle mahkemeye vermişti ve mahkemeyi kaybetmişti. Yani ENAG'ın hesaplaması mahkeme kararıyla tescillenmiş oldu. DİSK de TÜİK'i, enflasyon sepetindeki maddeleri açıklamıyor diye mahkemeye vermişti, bu mahkemeyi de DİSK kazanmıştı. Ama buna rağmen sepetteki maddeler açıklanmıyor.
Çarşıya, pazara, markete gittiğimizde karşılaştığımız fiyat artışları ENAG'ın verisiyle uyumlu. Karşılaştığımız enflasyon bu miktarda. Ama maaşlar TÜİK'in verilerine göre artırılıyor. Her zaman ifade ediyoruz, bir kez daha altını çizelim; masraflar ENAG'a göre, maaşlar TÜİK'e göre artıyor.
Durum buyken, son dönemlerde 2025 yılının asgari ücreti için oldukça düşük oranlar konuşuluyor. Hükümetin yılsonu enflasyon tahmini, yaklaşık yüzde 40 civarında. Bu oran bile gerçek fiyat artışlarına göre çok düşük kalırken, hükümet yetkilileri yüzde 25-30'luk asgari ücret zammını konuşuyor.
IMF, S&P gibi küresel finansörlerin sözcülüğünü yapan kuruluşların da ülkemize dikte ettikleri oranlar bu seviyelerde. Gerekçe de malum, "Mevcut enflasyona göre değil, gelecek yılın hedeflenen enflasyonuna göre maaşlar belirlenmeli" diyorlar.
Enflasyon verileri belli olunca, 2025 yılının "yeniden değerleme oranı" da belirlenmiş oldu. Yeniden değerleme oranı, pasaport, ehliyet, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) gibi vergilerdeki artışı ifade ediyor ve 12 aylık ortalama Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi'ne (Yİ-ÜFE) göre belirleniyor. 2025 yılında uygulanacak yeniden değerleme oranı, yüzde 43,93 olarak açıklandı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, vergilerdeki fahiş artış ve asgari ücrette düşünülen cılız artışla ilgili tepkisini sosyal medya hesabından şu şekilde ifade etti: "Yeni yılda cezalara vergilere harçlara yüzde 44 zam gelecek ama asgari ücrete yüzde 25 zam bekleniyor. Alırken kepçeyle verirken kaşıkla…"
Evet, Sayın Baş'ın da ifade ettiği gibi hükümet vergi alırken kepçeyle alıyor, vatandaşa verirken kaşıkla veriyor.
"Milleti yaşat ki devlet yaşasın" düşüncesinden hareket ettiğini iddia eden AKP hükümeti, kendilerini yaşatmak için devleti de, milleti de bitiriyor.
Asgari ücretlinin durumu bu da, emeklilerin ve memurların durumu farklı mı?
Ekim ayının enflasyonunun belli olmasıyla memur ve emeklilere verilecek olan 4 aylık enflasyon farkı da belirlenmiş oldu. Aylık enflasyon temmuz ayı için yüzde 3,32, ağustos ayı için 2,47, eylül ayı için 2,97 ve ekim ayı için de yüzde 2,88 olarak açıklandı. Böylece SGK ve Bağ-Kur emeklilere yapılacak olan zam yüzde 12,06 olmuş oldu. Net rakam için elbette kasım ve aralık verileri de beklenecek.
TÜİK'in verilerine bakılırsa, bu zam oranı yılsonu yüzde 17'ler civarında olacak. Emekli maaşları destekle beraber en düşük 12 bin 500 lira. Bu maaşın altında kök aylığı olan milyonlarca emeklimiz var. Ve resmi enflasyon oranındaki bir artış birçok kez olduğu gibi yine en düşük aylığın altında kalacak ve bu emekliler yüzde 0 zam alacak.
Memurlar için, bu 4 aylık süreçte yüzde 1,87 enflasyon farkı oluştu. 7. Dönem Toplu sözleşmesindeki yüzde 6 ilave edilmesi halinde toplam yüzde 7.99 kümülatif zam meydana gelecek.
Bu rakamları, Türk-İş'in verilerine göre, açlık sınırının 20 bin 431 lira, yoksulluk sınırının 66 bin 553 liraya ulaştığı bir ekonomik ortamda konuşuyoruz.
Açlığa, yoksulluğa ve yoksulluğa mahkum edilmiş bir milletten bahsediyoruz.
BTP lideri Hüseyin Baş'ın hafta sonu BTP Karabük İl Kongresi'nde yaptığı şu tespitler oldukça önemli:
"Bu ülkenin gerçek sorunu açlıktır, sefalettir, geçimsizliktir. Bu ülkenin sorunu budur ama iktidarla muhalefet el ele vermiş bizim açlığımızı, sefaletimizi unutturmak için önümüze saçma sapan sorunlar servis ediyor. Kardeşim açız, aç! Dilenci yazar açar ya 'açız' diye, şu an toplumun hepsi bu duruma gelmiş. "Bu ülkede yoksulluk sınırı 66 bin lira olmuş. Şu salonda kaç kişinin evine ayda 66 bin lira geçiyor. Yoksulluk sınırının 66 bin lira olduğu yerde asgari ücret 17 bin lira. Şubat'ta yoksulluk sınırı 80 bin lira olacak, en cömerdi 'Asgari ücret 30 bin lira olsun' diyor. Böyle bir ekonomi, böyle bir anlayış, böyle bir mantık olabilir mi?"
Millet olarak "Bu böyle gitmez" diyorsanız, gelin, Prof. Dr. Hayda Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni uygulayarak, bizlere hakkımız olanı verecek olan Bağımsız Türkiye Partisi'ni ve lideri Hüseyin Baş'ı iktidara taşıyalım.
- Sıkıştıkça laikliğe saldırıyorlar! / 19.11.2024
- Daron Acemoğlu’nun zamanlaması manidar! / 16.11.2024
- Kötü ekonomi, ölümcül sonuçlar doğuruyor / 15.11.2024
- İşsiz, çalışan ve emekli, hepsi mağdur / 13.11.2024
- Beklenen enflasyona göre belirlemek büyük adaletsizlik! / 12.11.2024
- Atatürk, son anlarında çokça 'Allah' demiştir / 09.11.2024
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- Barış süreci dediler yine kavga getirdiler / 06.11.2024
- ‘Alırken kepçeyle verirken kaşıkla’ / 05.11.2024