Başbakan Erdoğan'ın, Mersin'de bir çiftçi ile yaptığı talihsiz tartışma, tarım sektöründeki sorunları tekrar gündeme taşıdı. Gerçekten, tarım sektörü felç, çiftçi perişan olmuş durumda. IMF ve Dünya Bankası'nın 2000 yılından beri dayattığı ve AKP hükümetinin de üç yıldır uyguladığı tarım politikaları, daha doğrusu politikasızlığı, çiftçiyi ekemez, dikemez hale getirdi. Çiftçi, zarar ettiği için yıllardır ürettiği ürünlerden vazgeçmek zorunda kaldı. Farklı ürünleri denedi, yine zarardan kurtulamadı. Hükümet, çiftçiye "zarar ediyorsan ekme" diyor. İyi de, ekmeyen, dikmeyen çiftçi ne yapacak? Bu soruyu cevaplandırma makamında olan Başbakan, çiftçiye "tarıma ne kadar para veriliyor, biliyor musun?" diye soruyor.Dünya gazetesinden Ali Ekber Yıldırım, "Başbakan çiftçiye sorduğu sorunun cevabını biliyor mu?" başlıklı yazısında şöyle diyor: "Çiftçiye 2004 yılının doğrudan gelir desteği ödeniyor. Yani tam 2 yıl gecikmeyle. Üstelik iki taksitte ödeniyor. 2005'in doğrudan gelir desteğinin ne kadar ve ne zaman ödeneceğini Başbakan ve Tarım Bakanı Mehdi Eker dahil, kimse bilmiyor. 2006'da yani bu yıl için doğrudan gelir desteğinin uygulanıp uygulanmayacağını Başbakan ve Tarım Bakanı bir yana bu sistemi Türkiye'ye dayatarak tarımı felakete sürükleyen Dünya Bankası bile bilmiyor". (15 Şubat 2006). İşte, bu bilinmezlik ve bu dayatmalar sonucu, Atatürk'ün "milletin efendisi" dediği köylüyü köleleştirdirler. Milletin efendisi köleleşirse, haliyle millet de köleleşir.Aslında köyler, dolayısıyla tarım sektörü, sosyal patlamanın önünde en büyük supaptır. Bundan dolayıdır ki, tarım sektörünün sosyal boyutu göz ardı edilemez. Ülkemiz tarımda kendi kendine yeten yedi ülkeden biri idi. Artık bu yeterlilik tarihte kaldı. Tarım ürünleri ithal eden bir ülke konumuna düştük. Halbuki, devletlerde aslolan kendi kendine yeterliliktir. Bunun ilk şartı, vatanı kendi gücüyle düşman istilasından korumak ve halkı doyuracak kadar gıda üretimi gerçekleştirmektir. Bu sebepten Prof. Dr. Haydar Baş, 'Milli Ekonomi Modeli' kitabında şöyle demiştir: "Hiç şüphesiz tarım, bir milletin besin ihtiyacını karşılayabilmesi için en stratejik sektördür" (s.287). ABD Dışişleri eski bakanı Henry Kissinger, petrol ambargosunun söz konusu olduğu 1970'li yıllarda, Arap ülkelerini gıda ambargosuyla tehdit etti: "Arapların petrolü varsa, bizim de tarım ürünlerimiz var. Bizim tarım ürünlerimiz, petrolden daha değerlidir. Zor da olsa petrolsüz yaşanır, ama aç yaşanmaz" dedi.Kırsal kesimin lideri, Köylü Federasyonu sözcüsü Fransız Jove Bove, Türkiye'ye şu baba nasihatında bulunuyor: "Tarımı destekleyin, yoksa Batıya mahkum olursunuz". Bu nasihatı kulağına küpe etmesi gereken Başbakan Erdoğan, Erzurum'da, çiftçiyi "Bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak?" diyerek azarlıyor. Başbakan, bu sözüyle tarıma ne kadar yanlış, ne kadar ters baktığını ortaya koyuyor. Bir ülkenin başbakanı ilkönce şu gerçeği bilmelidir: Tarım sadece tarımdan geçinenleri değil, bütün ülkeyi ilgilendirir. Tarım ürünlerinin diğer ürünlerden üstünlüğü ve ayrıcalığı vardır. Bu gerçeği çok iyi bilen Atatürk, 18 Mart 1923 günü Tarsus'ta çiftçilere şöyle seslenmişti: "... Hepinizin malumudur ki, milletin ekseriyeti sizlersiniz ve yine malumunuzdur ki, memleketimiz şu iki şeyin memleketidir biri çiftçi, diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve çok iyi asker yetiştiren bir milletiz. İyi çiftçi yetiştir ki, çünkü topraklarımız çoktur, iyi asker yetiştirdik, çünkü o topraklara kasteden düşmanlar fazladır. O toprakları sürenler, o toprakları koruyan hep sizlersiniz. Bundan sonra daha iyi çiftçi ve daha iyi asker olacağız". İşte, bu anlayış olmazsa, yani çiftçilikle askerlik aynı değerde görülmezse, bağımsızlık hayal olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018