Bu aralar peş peşe 'vizyon' açıklamaları yapılıyor. Önce AKP, 'Türkiye Yüzyılı' diye bir vizyon açıkladı. Ardından CHP, 'İkinci Yüzyıla Çağrı' vizyonunu açıkladı.
Vizyon kelimesi 'görüş, görme' anlamına geliyor. Emin olun bu iki partide, hem dünyadaki hem de ülkemizdeki gerçekleri görmüyor.
AKP ve CHP'nin vizyona giden yollarını bir hatırlayalım!
Sayın Erdoğan ilk önce Saray'da, dünyanın bir çok ülkesindeki Hahambaşı'ları ağırladı. Bu Hahambaşılar, Yahudiler'e özgü Arvit duası ile Seferad Yahudileri'nin, Osmanlı'ya okuduğu kutsama duası Erdoğan için okundu.
Ardından İsrail ile kucaklaştı ve ABD'ye gitti. ABD'de Yahudi lobileriyle basına kapalı görüşmeler yaptı.
Peşinden Maliye Bakanı Sayın Nebati, ABD'ye gitti, finans ve iş çevreleriyle görüştü, geldi.
Ama durmadı. Hemen İngiltere'ye gitti. Orda da gitti, finans ve iş çevreleriyle görüştü, geldi.
Yine durmadı. Arap ülkelerine gitti. Süleyman Soylu ise Birleşik Arap Emirliklerine.
Bu görüşmelerin ardından AKP, 'Türkiye yüzyılı' vizyonunu açıkladı.
CHP
Kemal Bey'de ilk ABD'ye gitti. O da finans ve iş çevreleriyle görüştü. Hatta AKP '8 saat kayboldu, kiminle görüştü' başlığı açtı.
Kemal Bey, Türkiye'ye döndü. Ama o da durmadı. Hemen İngiltere'ye gitti, finans ve iş çevreleriyle görüştü, geldi ve CHP'nin, 'İkinci Yüzyıla Çağrı' vizyonunu açıkladı.
Siyaset dünyası, medya ve ekonomistler açıklanan bu vizyonların maddelerini, başlıklarını karşılaştırıyor, tartışıyor, kıyaslamalar yapıyor, birbirlerine laf atıyorlar.
Gerçek şu ki ortada bir vizyon, Türkçe ifadeyle görme yetisini kaybetmiş liderler, partiler, anlayışlar var.
Devlet ve milletin gerçeklerini görmüyorlar. Bu hale nasıl düştüğümüzü de anlamıyorlar. Tarihten de ders almıyorlar.
AKP'de, CHP'de, diğerleri de ne diyor? Serbest piyasa, diyor. Döviz ve faize endeksli güçlü finans sistemi, diyor. Borçlanarak büyüme, diyor. Daha çok yabancı sermayeyi ülkemize getireceğiz, diyorlar.
İşte bu tam bağımsızlık sorunudur. Ekonomik çöküştür. Ülkemiz kaynaklarının açıkça sömürülmesidir. Paramızın pul olmasıdır. İnsanımız emeği yağmalanmasıdır.
Sömürgeciliğe hayır diyen tek lider
Sömürgeciliğe hayır, diyen tek lider BTP lideri Hüseyin Baş'tır. Hüseyin Baş 'vizyon' açıklayanlara aynen babası Merhum Prof. Dr. Haydar Baş gibi yaşadığımız gerçekleri tek tek göstermeye çalıştı, çözümü ortaya koydu.
Ama ülkemizde siyasetin gözünü yabancı para bürümüş olacak ki görmediler, görmek istemediler.
Bakın! Hüseyin Baş ne diyordu: "Serbest piyasa dedikleri esasında milleti, tekellerin eline mahkum etme politikasıdır. Bu bütün dünyada böyledir. Serbest piyasa kapitalistlerin, liberallerin ortaya attığı bir fikirdir.
Herkes mevcut sistemi kabullenmiş ve bu mevcut sistemle birlikte bir ekonomi idaresini benimsemiş durumda.
Ne yapacak, gelecek borç arayacak. Borçlan borçlan 20 yılımızı sattın. 2022 yılında yaşadığımız ortada. 20 yıl daha satacaksın. Benim oğlanın, kızın 20 yılını satacaksın".
Kapitülasyonların kabul edilmediği gibi özelleştirmeler de kabul edilemez!
Atatürk kapitülasyonların hiçbiri kabul edilemez. Bugünkü özelleştirmeler o günkü kapitülasyonlardır. O zaman biz de kabul etmeyelim.
Ancak bu noktada birleşirsek Atatürkçü olabiliriz, aksi halde siz, tiyatro oynuyorsunuz demektir.
Siyasilerde 'her şeyi özelleştirelim, uyum yasası altında tahdit uygulayalım, ithalat yapalım ki o mutlu olsun, çiftçiyi bitirelim, hayvancıyı bitirelim, sanayiciyi bitirelim, özelleştirmeler yapalım' mantığı var.
Nerede kaldı senin milliyetçiliğin, Atatürkçülüğün, devletçiliğin, nerede bunlar? Hani biz, Türk milletiydik, her şeyi yapardık?"
Evet, 'aynı zamanda çok iyi bir ekonomist' olan Sayın Erdoğan, 100 milyar dolar müjdesi veren Sayın Kemal ve bu aralar 'üç harflilerle' uğraşan Sayın Bahçeli bu sorulara cevap verebilir mi?
Bize lazım olan nedir?
Bize lazım olan ne ABD'nin dolarıdır. Ne de AB'nin Euro'sudur. Bize lazım olan Türk Lirasıdır.
Paranın esaretini kabul eden ve paranın esiri olanların, bu devlete millete vereceği hiç bir şey yoktur.
BTP ile Milli Ekonomi Modeli ile paramız özgürlüğüne kavuşacaktır. Tam bağımsızlığımız gerçekleşecek, herkes emeğinin karşılığını alacaktır.
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025