"Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile, bugün elinizdeki fidanı dikin."
-Hz. Muhammed (s.a.a.)-
"Dindâr nesil" yetiştirmek idealiyle kendilerinden olmayanları öteleyen ve isteklerine karşı çıkanlarla mücadeleyi, "Cihad"dan sayan dincilere dilimin gücünün yettiğince seslenmeğe çalışacağım!
Artvinlilerin Cerattepe'yi; "Milletin a..na koyacağız" diyen esfelden korumak için gösterdikleri direnişi; "Yavru Geziciler" diyerek küçümseyen Uzun Adam'a da lisânı münasiple seslenmeye çalışacağım; "Mağrûr olma Padişahım! Senden büyük Allah var." Osmanlı uygulamasına sığınarak...
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Müslüman, insanlığın elinden ve dilinden emîn olduğu kimsedir" tarifini de hatırlatarak, 'Dindar nesil' yetiştirmek iddiasındaki dindar(!)lara sesleneceğim!
Sayın Erdoğan!
İki kişiden birinin fazlasının oyu ile seçilmiş, meşrû Cumhurbaşkanısınız.
Size oy vermeyenlerden ve asla vermeyeceklerdenim ama Devlete-Millete ve Vatana sadık vatandaşlığımdan hareketle benim de Cumhurbaşkanımsınız! Zaten Siz de; "Bizden olmayanlara bile hizmet verdik, hizmet veriyoruz." demiyor musunuz? Söylediklerinizi inanarak söylüyorsanız Allah razı olsun da, Türkiye'de sizden olmayanları dövenler kim o zaman Allah aşkına?
İnsanlığın elinden ve dilinden emîn olması gereken kimseden, Müslümanlar olarak, çekincelerimizi nereye koyacağız?
Eşiniz olmaktan başka hiç bir özelliği ve siyasi sorumluluğu olmayan Emine Erdoğan'ın; "Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz" sözlerini ne yapacağız?
Kavramlarda bile birliğimiz yok farkında mısınız?
Biz de yani Türkçede kavşak; yolların birleştiği, kesiştiği yerken, Hanımefendi'nin lisanında, yolların ayrıştığı yer!
Renklerin, kavramların, yasaların-yasakların ve lisanın benzeşmediği kafalar olarak, nasıl anlaşacağız?
Siyâseten sahiplendiğiniz Demokrat Parti'nin 10 yıllık süresini; 8 yıllık ANAP iktidarı süresini; DYP ve ANAP'lı koalisyon yıllarını; Mücahid Erbakan'ın 1 yıllık Başbakanlık süresini ve AKP'nin 14 yıllık iktidar süresini, yani toplam olarak yaklaşık 40 yıllık -size göre dindarların- hükumet ettikleri süreyi enkazın hangi kovuğuna sokacağız?
Biliyor musunuz?
Size oy vermeyen ve vermeyecek vatandaşlar olarak, Eşinizin enkaz dediği o devirlerde Vallahi ben de dâhil, iki kişiden biri olan ötekiler, bugünden mutluyduk!
O günlerde; Devlete, Hukuka, Yasalara inanç ve saygı vardı! Saymayanı da saydırırlardı zaten! Ama sizin gibi köşeye sıkıştırıp isyan ettirmezlerdi!
Önce; kandırıp dağdan indirmiyor, tanınan imtiyazlarla şımartılmıyor ve sonra da 3 ilimizde, 12 ilçemizde Kürtlerimizi, Kürt komşularımızı, kirvelerimizi öldürmüyorlardı!
Sizin çok güvendiğiniz Dindarlar, dinsizlikle itham etseler de; Sizin gibi Haçlı ile bir olup Müslüman komşularımıza saldırmıyorlardı!
Hayrettir ama lânet edilen Netekim Generali bile özlettiniz, biliyor musunuz?
Sayın Cumhurbaşkanı!
Devlete-Millete-Yasalara saygılı bir vatandaş olarak bizi, o kadar incitmişsiniz ki sizi tenkide başladığımda, kontrolümü kaybediyorum! Çünkü işaret parmağı kırık Temel gibiyim ve "Nereme dokunsam, canım yanayi!"
Artvin-Cerattepe'den bahsedeceğim ama sayenizde edindiğimiz dertler dertleri, sıkıntılar sıkıntıları çağrıştırıyor ve "Dertli söyleğen olur" darb-ı meselini yaşıyorum!
Cerattepe'de; "Lozan'da madenlerimizi işlemek hakkımız elimizden alındı" yalanına rağmen, ruhsatını; "Milletin a..na koyacağız" diyen yandaşa verdirerek maden çıkartsın dediniz!
Yeşil Artvin'in ahâlisi çevrelerini korumak içgüdüsüyle itiraz ettiler!
Eş-Başbakan Kısa Adam, Artvinlileri kabul ederek güya dinledi ama tam da o görüşme ânında Orman Bakanı; "Milletin a..na koyacağız" diyen esfele, yer tahsîs etti!
Ertesi gün de Siz; "Yavru Geziciler" dediniz! İyi polis-kötü polisi oynadınız tamam da, kötü polislik size kaldı, farkında mısınız?
Sayın Cumhurbaşkanı!
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in Asr-ı Saadet'inde, yeşil bir çevre oluşturulmaya gayret ve teşvik vardır. Medine'nin etrafını, her yönden 36 km. mesafeye kadar; "Haram" ilan ederek yani Yasak Bölge oluşturarak avlanmayı, ağaç kesilmesini, ot yolunmasını yasaklamışlardı, biliyorsunuz değil mi?
Enes (r.a.)'den rivayet edilen bir hadiste; Hz. Peygamber (s.a.a.), Hayber'den dönüşte Medine'ye yaklaştığında şehri işaret ederek; "Ya Rabbi! Hz. İbrahim Mekke'yi haram kıldığı gibi Ben de Medine'yi haram kıldım. Onun iki kayalığı arası haramdır. Ağaçları kesilemez, hayvanları avlanamaz, otu yolunamaz, ağaçlarının yaprağı silkelenemez" buyurmuşlardı!
Hz. Peygamber (s.a.a.) bu uygulamasında, Hz. İbrahim'i örnek aldığına da işâret eder. Çünkü Hz. İbrahim de Mekke'yi haram ilan etmişti.
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in bu yasağa uymayanlara uyguladığı yaptırımları da biliyoruz; yasağı ihlal eden olursa, elinde orak, balta, ip vs. nesi varsa el konulur, elbisesi soyulur ve dayak atılırdı...
Bu yasağı vicdanen de pekiştirmek için Hz. Peygamber (s.a.a.); "Medine, Air ve Sevr Dağları arasında kalan kısımlarıyla haramdır. Orada kim bir yasak işlerse veya işleyeni himaye ederse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Allah, Kıyâmet Günü'nde onun ne tevbesini ve ne de fidyesini kabul eder." Buyurmuşlardır.
Sayın Cumhurbaşkanı!
Önümüz bahar, şükürler olsun! Biz; vatanperver ve milliyetperver Müslüman Türkler olarak, bulunduğumuz her yerde, önümüze gelen her boşluğa bir fidan dikerek Şühedâ emaneti Cennet Vatanı yeşillendireceğiz!
Dikeceğimiz fidanlar büyüyünceye kadar yaşarsanız, onları da kestirirsiniz yetiştireceğiniz "Dindar Nesil"e!
Meşrû olarak oturduğunuz ama temsilde sıkıntı yaşattığınız Makam'a sonsuz saygılarımla...
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK"
Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
-Hz. Muhammed (s.a.a.)-
"Dindâr nesil" yetiştirmek idealiyle kendilerinden olmayanları öteleyen ve isteklerine karşı çıkanlarla mücadeleyi, "Cihad"dan sayan dincilere dilimin gücünün yettiğince seslenmeğe çalışacağım!
Artvinlilerin Cerattepe'yi; "Milletin a..na koyacağız" diyen esfelden korumak için gösterdikleri direnişi; "Yavru Geziciler" diyerek küçümseyen Uzun Adam'a da lisânı münasiple seslenmeye çalışacağım; "Mağrûr olma Padişahım! Senden büyük Allah var." Osmanlı uygulamasına sığınarak...
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in; "Müslüman, insanlığın elinden ve dilinden emîn olduğu kimsedir" tarifini de hatırlatarak, 'Dindar nesil' yetiştirmek iddiasındaki dindar(!)lara sesleneceğim!
Sayın Erdoğan!
İki kişiden birinin fazlasının oyu ile seçilmiş, meşrû Cumhurbaşkanısınız.
Size oy vermeyenlerden ve asla vermeyeceklerdenim ama Devlete-Millete ve Vatana sadık vatandaşlığımdan hareketle benim de Cumhurbaşkanımsınız! Zaten Siz de; "Bizden olmayanlara bile hizmet verdik, hizmet veriyoruz." demiyor musunuz? Söylediklerinizi inanarak söylüyorsanız Allah razı olsun da, Türkiye'de sizden olmayanları dövenler kim o zaman Allah aşkına?
İnsanlığın elinden ve dilinden emîn olması gereken kimseden, Müslümanlar olarak, çekincelerimizi nereye koyacağız?
Eşiniz olmaktan başka hiç bir özelliği ve siyasi sorumluluğu olmayan Emine Erdoğan'ın; "Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz" sözlerini ne yapacağız?
Kavramlarda bile birliğimiz yok farkında mısınız?
Biz de yani Türkçede kavşak; yolların birleştiği, kesiştiği yerken, Hanımefendi'nin lisanında, yolların ayrıştığı yer!
Renklerin, kavramların, yasaların-yasakların ve lisanın benzeşmediği kafalar olarak, nasıl anlaşacağız?
Siyâseten sahiplendiğiniz Demokrat Parti'nin 10 yıllık süresini; 8 yıllık ANAP iktidarı süresini; DYP ve ANAP'lı koalisyon yıllarını; Mücahid Erbakan'ın 1 yıllık Başbakanlık süresini ve AKP'nin 14 yıllık iktidar süresini, yani toplam olarak yaklaşık 40 yıllık -size göre dindarların- hükumet ettikleri süreyi enkazın hangi kovuğuna sokacağız?
Biliyor musunuz?
Size oy vermeyen ve vermeyecek vatandaşlar olarak, Eşinizin enkaz dediği o devirlerde Vallahi ben de dâhil, iki kişiden biri olan ötekiler, bugünden mutluyduk!
O günlerde; Devlete, Hukuka, Yasalara inanç ve saygı vardı! Saymayanı da saydırırlardı zaten! Ama sizin gibi köşeye sıkıştırıp isyan ettirmezlerdi!
Önce; kandırıp dağdan indirmiyor, tanınan imtiyazlarla şımartılmıyor ve sonra da 3 ilimizde, 12 ilçemizde Kürtlerimizi, Kürt komşularımızı, kirvelerimizi öldürmüyorlardı!
Sizin çok güvendiğiniz Dindarlar, dinsizlikle itham etseler de; Sizin gibi Haçlı ile bir olup Müslüman komşularımıza saldırmıyorlardı!
Hayrettir ama lânet edilen Netekim Generali bile özlettiniz, biliyor musunuz?
Sayın Cumhurbaşkanı!
Devlete-Millete-Yasalara saygılı bir vatandaş olarak bizi, o kadar incitmişsiniz ki sizi tenkide başladığımda, kontrolümü kaybediyorum! Çünkü işaret parmağı kırık Temel gibiyim ve "Nereme dokunsam, canım yanayi!"
Artvin-Cerattepe'den bahsedeceğim ama sayenizde edindiğimiz dertler dertleri, sıkıntılar sıkıntıları çağrıştırıyor ve "Dertli söyleğen olur" darb-ı meselini yaşıyorum!
Cerattepe'de; "Lozan'da madenlerimizi işlemek hakkımız elimizden alındı" yalanına rağmen, ruhsatını; "Milletin a..na koyacağız" diyen yandaşa verdirerek maden çıkartsın dediniz!
Yeşil Artvin'in ahâlisi çevrelerini korumak içgüdüsüyle itiraz ettiler!
Eş-Başbakan Kısa Adam, Artvinlileri kabul ederek güya dinledi ama tam da o görüşme ânında Orman Bakanı; "Milletin a..na koyacağız" diyen esfele, yer tahsîs etti!
Ertesi gün de Siz; "Yavru Geziciler" dediniz! İyi polis-kötü polisi oynadınız tamam da, kötü polislik size kaldı, farkında mısınız?
Sayın Cumhurbaşkanı!
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in Asr-ı Saadet'inde, yeşil bir çevre oluşturulmaya gayret ve teşvik vardır. Medine'nin etrafını, her yönden 36 km. mesafeye kadar; "Haram" ilan ederek yani Yasak Bölge oluşturarak avlanmayı, ağaç kesilmesini, ot yolunmasını yasaklamışlardı, biliyorsunuz değil mi?
Enes (r.a.)'den rivayet edilen bir hadiste; Hz. Peygamber (s.a.a.), Hayber'den dönüşte Medine'ye yaklaştığında şehri işaret ederek; "Ya Rabbi! Hz. İbrahim Mekke'yi haram kıldığı gibi Ben de Medine'yi haram kıldım. Onun iki kayalığı arası haramdır. Ağaçları kesilemez, hayvanları avlanamaz, otu yolunamaz, ağaçlarının yaprağı silkelenemez" buyurmuşlardı!
Hz. Peygamber (s.a.a.) bu uygulamasında, Hz. İbrahim'i örnek aldığına da işâret eder. Çünkü Hz. İbrahim de Mekke'yi haram ilan etmişti.
Hz. Peygamber (s.a.a.)'in bu yasağa uymayanlara uyguladığı yaptırımları da biliyoruz; yasağı ihlal eden olursa, elinde orak, balta, ip vs. nesi varsa el konulur, elbisesi soyulur ve dayak atılırdı...
Bu yasağı vicdanen de pekiştirmek için Hz. Peygamber (s.a.a.); "Medine, Air ve Sevr Dağları arasında kalan kısımlarıyla haramdır. Orada kim bir yasak işlerse veya işleyeni himaye ederse Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lâneti onun üzerine olsun. Allah, Kıyâmet Günü'nde onun ne tevbesini ve ne de fidyesini kabul eder." Buyurmuşlardır.
Sayın Cumhurbaşkanı!
Önümüz bahar, şükürler olsun! Biz; vatanperver ve milliyetperver Müslüman Türkler olarak, bulunduğumuz her yerde, önümüze gelen her boşluğa bir fidan dikerek Şühedâ emaneti Cennet Vatanı yeşillendireceğiz!
Dikeceğimiz fidanlar büyüyünceye kadar yaşarsanız, onları da kestirirsiniz yetiştireceğiniz "Dindar Nesil"e!
Meşrû olarak oturduğunuz ama temsilde sıkıntı yaşattığınız Makam'a sonsuz saygılarımla...
"BU VATAN BİZİMDİR, BİZİM KALACAK"
Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017