Çanakkale Savaşı bir Türk destanıdır. İnsanların vatanlarını korumadaki azimlerinin dünyaca ünlü bir simgesi olmuştur. Üstün düşman silahlarına karşı üstün maneviyatın adeta çarpışması olmuştur. Burada maneviyat sonunda galip gelmiştir.
Onun için teknolojik güç ve onu kullanan asker eğer maneviyatsızsa er veya geç mağlubiyete boyun erer. Manevi gücü yüksek olan sonunda galip gelir.
A- Kayıplara gelince
1 - Türkler ???? 251.309 kişi,
2 - İngilizler ??- 20.500 kişi,
3 - Fransızlar ?? 47.000 kişi kaybettiler.
B - İngiliz ve Fransızların en güçlü deniz-hava ve kara güçleri vardı.
Osmanlı'nın ise: maneviyatları vatan ve Allah sevgisi Allah'a olan güçlü inançları vardı.
C - Osmanlı'nın maneviyatları dışında ellerindeki silahları ise:
1 - Denizde - deniz mayınları - karada ise topçu ateşiydi.
2 - Askerlerimizin başlıca silahları ise: mavzer ve süngüydü.
Çanakkale ve Anzaklar'ın durumu
Türk Milletinin birçok iyi huyları yanında büyük tolerans ve adalet duygularına sahiptir. Hatta bu duygularını sadece hak edenlere karşı değil, hak etmeyenlere karşı da göstermekten çekinmemektedir.
Bu değerlendirmede özellikle Türklerdeki bazı hasletlerin bizim dışımızdaki Ülke ve İnsanlarında bulunmayan özellikler dikkat çekektedir.
Mesela Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Bosna'da hatta bütün Rumeli'de Müslümanların bütün tarihi eserlerine saldırılmakta, camiler, türbeler, köprüler ve tüm İslam tarihi eserlerini yıkmakta yerle bir etmekte ve tamamen yok etmektedir.
Rumeli'de Osmanlı 20.000 tarihi eser, vakıf, cami, türbe, imaret, hamam, müze, değerli mezar ve benzeri eser bırakmıştır. Bunların şimdi birkaç bin bile değildir. Çünkü son balkan savaşlarından bu yana Türklerle ilgili her şeyi silmeye gidilmiş ve tüm onlar yok edilmiştir. Hele son karışıklılardan sonra ırkçı ve şoven Sırplar, Bulgarlar ve Yunanlılar tarafından tüm mevcut eserlere toplu saldırılar düzenlenmiş ve son camilerden ancak bazıları ayakta kalabilmiştir.
Buna karşılık bizim ülkemizde ve özellikle Çanakkale'de bize karşı üstün bir gücün İngiltere, Fransa deniz ve kara güçlerinin amasızca savaştan ver 250.000 den fazla evladımızın şehit düşmesine sebep olan Anzak' lara aşı bir kucak açıyor ve onları burada her yıl misafir etmekteyiz.
Onlar vatanımıza binlerce kilometre uzaktan getirilerek vatanımızın bağrına saldırmışlardı. Onlar bizi yok etmeye uğraşmışlardı. Onlar bizi dünya haritasından silmeye uğraşmışlardı. Şimdi ise biz onların sanki üstün misafirlerimiz şeklinde itibar edip ve onları misafir etmekteyiz. Onların iyi vakit geçirmeleri için çırpınıp durmaktayız!
Avustralyalılar yılda bir defa buralara bazen devlet başkanları ile ve ordu komutanlarıyla gelmekte ve Çanakkale şehitliğinde merasim,yapmakta dırlar. Bazen bu törenlerin cereyanları adeta kendi devletleri için bir zafer kutlamalarına kadar ileri gitmekte ve bağımsızlığımızı rencide edebilecek duruma gelebilmekte. Burada ki işin püf noktası oradaki törenlere bizlerden üst düzeydeki devlet başkanlarının veya onun temsilcilerinin hiç katılmamasıdır. Çünkü onlar kendi başkanları ve papazları başta olmak üzere bütün merasim boyunca bizim zaferimizle sonuçlanan bir savaşı anmaktadırlar. Sanki zafer onlarınmış ver sanki bu topraklarımız da onlara aitmiş gibi serbestçe davranmaktadırlar. Eğer kardeşlik ve insanlık namına bir anma veya benzeri tören yapılıyorsa o zaman bizimkiler nerede? Niye katılmıyorlar! Niye şehitliğimizin topraklarını o an dahi olsa terk etmiş gibi görünüyoruz?
Onun için teknolojik güç ve onu kullanan asker eğer maneviyatsızsa er veya geç mağlubiyete boyun erer. Manevi gücü yüksek olan sonunda galip gelir.
A- Kayıplara gelince
1 - Türkler ???? 251.309 kişi,
2 - İngilizler ??- 20.500 kişi,
3 - Fransızlar ?? 47.000 kişi kaybettiler.
B - İngiliz ve Fransızların en güçlü deniz-hava ve kara güçleri vardı.
Osmanlı'nın ise: maneviyatları vatan ve Allah sevgisi Allah'a olan güçlü inançları vardı.
C - Osmanlı'nın maneviyatları dışında ellerindeki silahları ise:
1 - Denizde - deniz mayınları - karada ise topçu ateşiydi.
2 - Askerlerimizin başlıca silahları ise: mavzer ve süngüydü.
Çanakkale ve Anzaklar'ın durumu
Türk Milletinin birçok iyi huyları yanında büyük tolerans ve adalet duygularına sahiptir. Hatta bu duygularını sadece hak edenlere karşı değil, hak etmeyenlere karşı da göstermekten çekinmemektedir.
Bu değerlendirmede özellikle Türklerdeki bazı hasletlerin bizim dışımızdaki Ülke ve İnsanlarında bulunmayan özellikler dikkat çekektedir.
Mesela Bulgaristan'da, Yunanistan'da, Bosna'da hatta bütün Rumeli'de Müslümanların bütün tarihi eserlerine saldırılmakta, camiler, türbeler, köprüler ve tüm İslam tarihi eserlerini yıkmakta yerle bir etmekte ve tamamen yok etmektedir.
Rumeli'de Osmanlı 20.000 tarihi eser, vakıf, cami, türbe, imaret, hamam, müze, değerli mezar ve benzeri eser bırakmıştır. Bunların şimdi birkaç bin bile değildir. Çünkü son balkan savaşlarından bu yana Türklerle ilgili her şeyi silmeye gidilmiş ve tüm onlar yok edilmiştir. Hele son karışıklılardan sonra ırkçı ve şoven Sırplar, Bulgarlar ve Yunanlılar tarafından tüm mevcut eserlere toplu saldırılar düzenlenmiş ve son camilerden ancak bazıları ayakta kalabilmiştir.
Buna karşılık bizim ülkemizde ve özellikle Çanakkale'de bize karşı üstün bir gücün İngiltere, Fransa deniz ve kara güçlerinin amasızca savaştan ver 250.000 den fazla evladımızın şehit düşmesine sebep olan Anzak' lara aşı bir kucak açıyor ve onları burada her yıl misafir etmekteyiz.
Onlar vatanımıza binlerce kilometre uzaktan getirilerek vatanımızın bağrına saldırmışlardı. Onlar bizi yok etmeye uğraşmışlardı. Onlar bizi dünya haritasından silmeye uğraşmışlardı. Şimdi ise biz onların sanki üstün misafirlerimiz şeklinde itibar edip ve onları misafir etmekteyiz. Onların iyi vakit geçirmeleri için çırpınıp durmaktayız!
Avustralyalılar yılda bir defa buralara bazen devlet başkanları ile ve ordu komutanlarıyla gelmekte ve Çanakkale şehitliğinde merasim,yapmakta dırlar. Bazen bu törenlerin cereyanları adeta kendi devletleri için bir zafer kutlamalarına kadar ileri gitmekte ve bağımsızlığımızı rencide edebilecek duruma gelebilmekte. Burada ki işin püf noktası oradaki törenlere bizlerden üst düzeydeki devlet başkanlarının veya onun temsilcilerinin hiç katılmamasıdır. Çünkü onlar kendi başkanları ve papazları başta olmak üzere bütün merasim boyunca bizim zaferimizle sonuçlanan bir savaşı anmaktadırlar. Sanki zafer onlarınmış ver sanki bu topraklarımız da onlara aitmiş gibi serbestçe davranmaktadırlar. Eğer kardeşlik ve insanlık namına bir anma veya benzeri tören yapılıyorsa o zaman bizimkiler nerede? Niye katılmıyorlar! Niye şehitliğimizin topraklarını o an dahi olsa terk etmiş gibi görünüyoruz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006