Neler gördük bu dünyada neler!
Bakalım neler daha göreceğiz…
Dindarız diyenlerin Türkiye'yi en son demirledikleri limanın adı; domuz çiftliği oldu.
"Dik dur eğilme bu millet seninle" diye slogan atanlara, yıllardır bu ülkede afiyetle domuz eti yedirmişler.
Bunlar iftira değil, yedik diyenlerin itirafıdır!
Aynı şekilde dindar nesil yetiştirme iddiasında olan aynı zihniyetin ülkeyi getirdiği son nokta, deizm ve ateizm limanı olmuştur.
Sözde sıfır sorun anlayışından yola çıkılmış ancak, sıfırı tüketmiş bir ülke haline getirildiğimiz gerçeği ile karşı karşıya kaldığımız aşikar hale gelmiştir.
İçeride dışarıda tam bir fiyasko siyaset anlayışı ile hareket edilmiş, ülkemizin sınır komşularında yanan ateşin adeta faili durumuna gelmişiz.
Ekonomik açıdan bakıldığında ise, savaş yıllarından çok daha beter bir fakirlik ve çöküş söz konusudur.
Milletimizin temiz dini duyguları ile sistematik ve stratejik bir akılla oynanarak, sürekli desteği alınmıştır.
Tüm bu gelişmelerin yaşanması, Türkiye üzerinde ezeli hesabı olanların işini kolaylaştırmış ve finale doğru yaklaştırmıştır.
"BOP" adı verilen ve nihai hedefi Türkiye'nin parçalanması olan bu büyük planda rol alanlar ya dindar, ya da milliyetçilik iddiasında olanlar olmuştur.
Her şey "BOP" için planlanmıştı ancak, bu gerçeğin farkında olması gereken Türk milleti maalesef 'dindarlık' ve 'milliyetçilik' gibi kavramlarla etki altına alınarak, bu projeye vagon yapılmıştır.
Şimdi bugün Sn. Bahçeli'nin bugün çıkıp, "Öcalan gelsin TBMM'de konuşsun ve örgütün silah bırakması çağrısında bulunsun" şeklindeki açıklamalarını gelişmelerin bütününden ayrı değerlendirdiğiniz zaman, hakikati ıskalarsınız.
Bu açıklama ile PKK silahı bırakır mı sanıyorsunuz?
Bunu Bahçeli'nin bilmediğini mi zannediyorsunuz?
Türkiye aleyhine olan bütün hesaplar ve alınan kararlar, NATO karargahında şekillenir.
MHP neden NATO'ya karşı değildir?
Kuruluş yıllarına doğru gidildiği ve iyice bir tetkik edildiğinde, konuya dair aranan tüm yanıtları bulabilirsiniz.
Bahçeli'nin bu açıklamasını tek başına ele aldığınızda çok bir anlam ifade etmeyebilir belki. Oysa bugün bu çağrılara kulak vereceğini düşündükleri PKK yapılanması, tarihinin de en güçlü olduğu bir dönemini yaşamaktadır.
Kimin sayesinde diye bir düşünün!
Bir kere şunu çok iyi anlamış olmalıydın ey Türk milleti!
Atatürk'ten sonra hiçbir iktidar, gerçekten de yerli ve milli olmamıştır.
Çünkü "BOP" tasarımcıları Atatürk'ten sonra, istedikleri iktidarları işbaşına getirecekleri bir iklim oluşturdular.
Bu hususta en büyük vebal, CHP'ye aittir!
Tekrar MHP ve Bahçeli'ye gelirsek, şöyle bir geçmişe uzanalım.
Bugün PKK ve Öcalan neyi istiyor ve olması için mücadele ediyorsa, 2001 tarihinde siyaseten bu isteklere adeta hukuki zemin hazırlanmıştır. Bakınız o tarihte MHP nelerin altına imza atmıştır:
2001 yılında AB'nin ev ödevi olarak Katılım Ortaklığı Belgesi yayınlanmıştı hatırlarsanız.
MHP'nin de yer aldığı koalisyon hükümeti, 2001 yılında Katılım Ortaklığı Belgesi'nin aynısını hükümet programı olarak ilan etmişti.
Ulusal programda şu başlıklar vardı:
1) Milli dava Kıbrıs'ta BM Genel Sekreteri'nin önerdiği çözüm desteklenecek.
2) DGM'ler kaldırılacak.
3) TV'de anadil yayınına izin verilecek.
4) Tarım ve hayvancılık destekleri azaltılıp zamanla kaldırılacak.
5) Özelleştirmelere hız verilecek; TÜPRAŞ, PETKİM, POAŞ, THY, ERDEMİR, SEKA özelleştirme kapsamına alınacak.
6) Elektrik ve gazda üst kurullar kurulup bunların özelleştirilmesi sağlanacak.
7) Telekomünikasyonda üst kurul kurulup Telekom satılacak.
8) Sosyal güvenlik harcamaları kısılacak.
9) Vergi tabana yayılacak.
10) Petrol ve maden yatırımlarında yabancıların önündeki engeller kalkacak.
11) Yabancıların emlak edinmesi önündeki engeller kalkacak.
Bağımsızlık yanlısı bir liderin, başkentini, bayrağını, parasını değiştirmesine imkân olabilir mi?
Avrupa başkenti, Avrupa bayrağı, Avrupa parasını kabul eden milliyetçi olabilir mi?
Bunun yanında idam cezasının kaldırılmasına katkı sunarak, APO'nun affını sağlayanlardan biri olabilir mi?
Hem "teröre karşıyız" deyip Apo'nun asılması için ip atacaksın; hem de "BOP" icraatlarına dolaylı gibi gözükse de katkı sunacaksınız.
İkiz Yasalar olarak bilinen self determinasyona imza atarak ülkenin federasyona gitmesinin önünü açanlardan birisi de, MHP değil miydi?
Bu yasalarla Türkiye'nin bölünmesine 'evet' denilmiş olmadı mı?
Tütün Kurulu, Şeker Kurulu oluşturularak tarım ürünlerine tahditler, kısıtlamalar getirilmesine izin veren; Telekomünikasyon Kurulu ile Telekom'un satışına ses çıkarmayan kimdi?
Tahdit Kanunları ile şeker pancarı, pamuk, tütün ekimini bitiren ve Türk tarımını dışa bağımlı hale getirilmesinde pay sahibi olan kimdi?
BOP tıkır tıkır işliyor haberin olsun Türk milleti!
Güvenilecek tek kurum kaldı o da Türk ordusudur.
Atatürk'ün izinden bir milim sapmayan ve "Tam bağımsız Türkiye" diyen tek bir siyasi hareket kalmıştır.
Türk milletinin geleceği ve ülkemizin bekası, bu yüksek ideali temel ilke edinen Hüseyin Baş gibi siyasetçilerle teminat altına alınabilir.
Artık ideolojiler dönemi sona ermiştir.
Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne yönelik içeriden yürütülen sistematik operasyonları önleyecek olan irade; Türk milletinin azim ve kararlığıdır.
Atatürk'ün fabrika ayarlarına dönüş, Türk milletinin bekası için tek reçetedir.
- Anayasa 42-66-101 çarpmasın! / 09.01.2025
- Anayasa değil, kafalar değişmeli! / 07.01.2025
- 23 yıldır milleti silkeliyorlar! / 02.01.2025
- ‘Kürtçe’ diye bir dil yoktur / 01.01.2025
- Lanet olsun Emevilere! / 31.12.2024
- Atatürk’e kılıç çekeni Allah affetmez! / 30.12.2024
- Asgari ücretlinin ruhuna el Fatiha / 26.12.2024
- Atatürk’ün kurduğu fabrikalar nerede? / 24.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024