(dünden devam…)
Ahundzade, Arap harflerinin doğru bir şekilde okunmaya müsait olmadığını, bu nedenle de Müslümanlar arasında okur-yazar kimselerin az olduğunu ileri sürmüştür. Ayrıca, teklif ettiği yeni harflerin bu mahzurları ortadan kaldıracağını ve halkın arasında eğitimin yaygınlaşmasına büyük etki yapacağını iddia etmiştir. Kullanılan yazının dinî bir yönünün olmadığını kaydeden Ahundzade, İslâmiyet'ten sonra Arap harflerinin birçok defa değişikliğe maruz kaldığını, bu yüzden yeni tarz yazının kabul edilmesine dinî açıdan bir engel bulunmadığını belirtmiştir. (Mecmua-i Fünûn, Yıl: 2, No: 14, s. 70-71.)
Yani 19'uncu yüzyıl ile beraber yeni bir alfabe düzenlemesi istekleri arttı. Yeni bir alfabe isteyenler 2 öneriyi dile getiriyordu. Bunlar Osmanlı Alfabesi'nin güncellenmesi ve Latin Alfabesi'nin kabulü olarak ikiye ayrılıyordu.
Osmanlı Alfabesi'nin güncellenmesini talep edenler, bu alfabenin Türkçe'deki ünlü sesleri ifade etmede yetersiz kaldığını söylüyordu. Bu sebeple kaynaklanan yazım sorunlarıyla basılan kitapların artmasıyla beraber daha çok karşılaşıldı. 1870'li yıllarda başlayan Türkçe Sözlük çalışmaları da bu konuları daha çok tartışılır hale getirdi.
1922 yılında Azerbaycan'ın Latin Alfabesi'ne geçişi Türkiye'nin dikkatini çekti.
Sovyetler Birliği'ne üye olan Türk devletleri de Latin harflerini kullanıyordu. Türkiye Cumhuriyeti de bunun üzerine ortak bir alfabeyi kullanarak Türk devletleri ile olan iletişimi artırma adına Latin Alfabesi'ne geçme kararı aldı. Sovyetler Birliği ise Stalin döneminde Türk devletlerinin Türkiye ile olan bağını koparmak amacıyla tüm Türk devletlerini Kiril Alfabesi kullanmak zorunda bırakmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Başöğretmen ve Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk alfabe değişikliği ile Suriye'de bulunduğu 1905 ila 1907 yılları arası kafa yormaya başladı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün 1922'de Halide Edib Adıvar ile alfabe değişikliği konusunda konuşmuş ve bu konuda ciddi önlemlerin alınması gerektiğine dikkat çekmiştir.
Hüseyin Cahit, Mustafa Kemal Atatürk'e Eylül 1922'de Neden Latin harflerini kabul etmiyoruz? diye bir soru yöneltmiş, Atatürk de Henüz zamanı değil diye yanıtlamıştır.
1923 yılında İzmir İktisat Kongresi'nde yine Latin harflerine geçme teklifi gündeme getirilmiş fakat kongre başkanı Kazım Karabekir böyle bir değişikliğin İslamiyet'in bütünlüğüne zarar vereceğini gerekçe göstererek bu öneriyi kabul etmemiştir.
28 Mayıs 1928 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi aynı yılın 1 Haziran tarihi itibari ile resmi daire ve kuruluşlarda uluslararası rakamların (1,2,3 gibi) kullanılmasını belirten bir yasayı yürürlüğe sokmuştur. Bu yasa ile beraber Harf Devrimi için de bir komisyon kurulması kararlaştırılmıştı.
Bu komisyon böylesine ciddi bir değişimin 5 ila 15 yıllık bir süreçte hayata geçebileceği ihtimali üzerinde dursa da Mustafa Kemal Atatürk'ün Bu ya üç ayda olur ya da hiç olmaz dediği söylenir.
Komisyon tamamladığı yeni alfabe çalışmaları 9 Ağustos 1928 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından Gülhane'de düzenlenen galaya katılanlara takdim edildi.
Mustafa Kemal Atatürk yeni alfabeyi Ağustos ve Eylül 1928'de birçok ilde halka tanıttı. Bu esnada bazı yeni eklentiler de alfabeye eklendi.
8-25 Ekim 1928 tarihlerinde tüm resmi görevliler yeni Türk Alfabesi sınavına tabi tutuldu.
1 Kasım 1928 tarihinde yeni Türk Alfabesi kabul edildi ve Harf Devrimi gerçekleşmiş oldu.
Harf Devrimi'nden önce yapılan 28 Ekim 1927 tarihli nüfus sayımı da söz konusu iddianın değerlendirilebilmesi için farklı veriler sağlıyor. "28 Teşrinievvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, Fasikül 3, Usuller Kanun ve Talimatnameler Neticelerin Tahlili" isimli çalışmaya TÜİK'in kütüphanesinden de ulaşmak mümkün.
Söz konusu kitap incelendiğinde Harf Devrimi'nden önce Arap harfleri ile okuma yazma oranının erkeklerde yüzde 12.99 kadınlarda ise yüzde 3.67 olduğu, toplamda da okuryazar oranının yüzde 8.61 olduğu görülebiliyor. Ayrıca raporda 7 yaş üstü dikkate alındığında bu oranların erkeklerde yüzde 17.42 kadınlarda ise yüzde 4.63 toplamda da yüzde 10.58 olarak değiştiği de belirtiliyor.
Millet bir gecede okuma yazmadan kesildi lafının da böylece bir anlamı kalmıyor; tersine, Türkçe ve Latin harfleriyle çok daha geniş kesimler okuma yazma öğrendi. 14 yılda 3 kat arttı.
- Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek / 05.02.2022
- Bir gecede cahil kaldık(!)-II / 09.07.2020
- Bir gecede cahil kaldık(!)-I / 08.07.2020
- Türklerin tarihi / 12.05.2020
- Bilime destek olmalıyız / 04.04.2020
- Baharın gelişi / 19.03.2020
- İftira er kişiye zarar vermez / 11.09.2019
- Atatürk ve Hilafet-II / 29.07.2019
- Atatürk ve Hilafet-I / 28.07.2019