Batan gemide ucuz politikalar

3 yıllık iktidar mühletinin dolması üzerine hem AKP hükümeti ve hem de AKP'nin marjinal kalmış Müslüman kılıklı papaz sevdalısı "yapıştırma tabanı" ucuz politikaya sarıldılar. İktidar koltuğunda görüp görecekleri son rahmet bu olduğu için, koltuğu kaybetmemek için her "türlü ucuzluğu" âdet edindiler.Şemdinli provokasyonunun yaşandığı sıcak saatleri hatırlayın... Kimi ekranlarda ve zamane mevkutelerinde köşe kapmış mandacı aydın müsveddeleri ve kubur fareleri, Susurluk nümayişleri yapmaya başladılar. Ortada fol yok yumurta yok iken, daha ilgili Savcı dahi olay mahalline intikal edememiş iken; Şemdinli'nin faturası askere kesildi. Bu tarz, çok "ucuz" ve fakat bir o kadar da "önemli bir psikolojik hal"dir.Maalesef Başbakan Tayyip Erdoğan da, Fransa'daki olayları "başörtüsü"ne bağlayan mantık işletmesiyle, Şemdinli'de "işin ucu nereye varırsa varsın, sonuna kadar gideceklerini" vurgulayıp ima yollu adres göstererek "ucuz politika"ya sarıldı. Aynı Erdoğan, 15 gün sonra vardığı bölgede "Türk Milleti" tanımını, "tarihten bu yana yaşaya geldiğimiz bölünmez bütünlüğümüz, kardeşliğimiz ve asaletimize uygun" olarak ortaya koymadı. Bilakis etnik parselasyoncular ve AB mandacıları tarafından seslendirilen "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" ekseninde öne çıkarttı. Erdoğan adeta, "Devlet otoritesi ve asaleti" yerine "PKK yandaşlığı ve etnik parselasyoncu duruş"un hâkim olduğu "protestolu meydanlar"da, vaziyeti kurtarmak adına "ucuz mozaik tarifleri"yle ve "şuur altındaki Kürtçülük imajını sesli mesaj"a dönüştürmek suretiyle güya gerginliği yatıştırma yolunu seçti. AB mandacısı diyalogcu muhafazakârlar ve etnik parselasyoncu aydın müsveddeleri, Şemdinli'deki ayak oyunları ve tezgâhın arkasındakiler ortaya çıktıkça, "Askere tuzak kurdular, bu işin arkasında PKK var, yabancı istihbarat örgütleri var" demeye başladılar. Var tabii... Öğleden sonra günaydın, sizi gidi güneşten mahrum kubur ve AB fareleri sizi! Duymadınız mı; TBMM'ye ve İngiltere Büyükelçiliğine "Federal devlet talebi ve Kürdistan federasyonuna katılma isteği" içeren dilekçelerin verilmeye başlandığını, duymadınız mı? Bu niyet ve plan bugünün değil ki, 20 hatta 30 sene öncesinin planı; bu konuşuluyor, bu yazılıyor, bu plan etrafında terör estiriliyor. Sağır sultanlar dahi bu "bölücü plan"ı duymuş iken, siz nerdesiniz, nerede yaşıyorsunuz? Kimin ekmeğine yağ sürüyorsunuz?AB, ABD ve içerideki yandaşları, bugüne kadar yaptıkları icraatlar ile maalesef "devlete etek giydirmiş"ler. İster Güneydoğu'da, ister bir başka yerde olsun, AB ve ABD'ye sırtını dayamış omuzların üzerindeki kafalarda "devlet ve erkânı etekli" olarak algılanmaktadır.Dolayısıyla, yabancı katalizörlerin katkılarıyla 20 yıldan beri terör, kan ve gözyaşı ile yoğrulan Güneydoğu'muzdaki "kronikleşmiş problemler" ucuz politikalarla halledilemez.Güneydoğu'daki problemlerin bir ucunun AB'ye, bir ucunun ABD'ye dayandığını görmeyen veya görmezlikten gelen siyaset erbabı, "ucuz mozaikçi" çıkışlarla sadece kangrenleşmeyi hızlandırır.AKP, maalesef sadece "sıkıntılı ve riskli süreç"lerde ellerinin ve ayaklarının birbirlerine dolanması yüzünden "acemice ucuz politika"lar yapmıyor; hükümet, 3 yılın akabinde "profesyonel ucuz politika"yı benimsemiş vaziyettedir. AB mandacılığı inadına sürdürülürken güya Roj TV kabadayılığı bu ucuz politikalardandır. AİHM'ye "yasağın devamından yana savunma" verilirken milletin huzurunda güya "başörtüsü efelenmesi" bu ucuz politikalardandır. Helal standart, ulemaya danışma, içkili yerlere AKP'li belediyelerin müdahalesi, kırmızı çizgili sarhoş yerleşkeleri oluşturma... şeklindeki işler ve çıkışlar, toplumun sıkışan gazını almaya ve AKP'nin muhafazakar tabana bakan yüzüne dindarlık cilası çekmeye yönelik "profesyonel ucuz politikalar"dır.Battıkça batmaya devam eden bir "devlet gemisi"nde, güya kamaralardaki sandalyelerin örtülerinin renginin yeşil olması gerektiğini yahut vitrindeki bardaklara ebru işlenmesi lazım geldiğini talep etmek veya karşı çıkmak kadar "ucuz yollu" politikalardır bunlar.AKP henüz sadede gelmiş değildir. Sadede gelmemek için de "profesyonel ucuz politikalar"ı benimsemiştir.Ancak mahkeme kadıya mülk olmaz.