'Allah'ı, Allah ile tanıyın'
Allah'ı, Allah ile Resul'ü, risaletiyle emir sahiplerini (ulü'l-emri) de iyiliği emretmesi, adaletli davranması ve iyilikte bulunmasıyla tanıyın
28.04.2025 17:38:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Fazl bin Seken'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam şöyle buyurdular: Emirü'l- Müminin (İmam Ali bin Ebu Talib) aleyhisselam şöyle buyurmuşlardır:
"Allah'ı, Allah ile Resul'ü, risaletiyle emir sahiplerini (ulü'l-emri) de iyiliği emretmesi, adaletli davranması ve iyilikte bulunmasıyla tanıyın."
İmam aleyhisselam'ın "Allah'ı, Allah ile tanıyın." sözünün anlamı şudur ki: Allah şahısları, nurları, cevherleri ve zatları yaratmıştır. Zatlar bedenlerdir, cevherler ise ruhlardır.
Yüce ve aziz Allah ise, ne cisme benzer, ne de ruha. Duyarlı ve idrak edici olan ruhun yaratılmasında da kimsenin bir emri ve sebebiyeti söz konusu değildir.
Ruhları ve cisimleri, O tek başına yaratmıştır. Dolayısıyla iki benzerliği, bedenlere benzerlik ile ruhları benzerliği O'ndan nefyeden kimse, Allah'ı Allah ile tanımış olur. O'nu ruha veya bedene ya da nura benzeten kimse ise, Allah'ı Allah ile tanımamış olur."
Resulullah sallallahu aleyhi ve âlih'in azatlısı Ali bin Ukbe bin Kays bin Sem'an bin Ebî Rubeyha'dan, dedi ki:
Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali) aleyhisselam'a; "Rabbini ne ile tanıdın?" diye soruldu. "Kendini bana tanıttığıyla…." dediler.
"O, kendisini sana nasıl tanıttı?" denince de buyurdular ki: "Hiçbir suret (şekil, biçim) O'na benzemez, duyularla algılanmaz, insanlara kıyas edilmez. Uzaklığında yakın, yakınlığında uzaktır. Her şeyin üstündedir, bir şey O'nun üstündedir, denemez.
Her şeyin önündedir, O'nun önü vardır denemez. Şeylerin içindedir, bir şeyin içinde olan bir şey gibi değil. Şeylerin dışındadır, bir şeyin dışında olan bir şey gibi değil. Böyle olan O Zat (her türlü eksiklikten) münezzehtir; O'ndan başka kimse böyle değildir; (O'ndan başka) her şeyin bir başlangıcı vardır."
Mansur bin Hazim'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a dedim ki: "Ben bir toplulukla tartışıyorken onlara: "Yüceler yücesi Allah, yaratıkları aracılığıyla tanınmaktan çok daha yüce, çok daha üstün ve çok daha uludur. Bilakis, kullar Allah ile tanınırlar." dedim. "İmam: "(Doğru söylemişsin) Allah'ın rahmeti üzerine olsun." buyurdular.
Feth bin Yezid'den, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan (İmam Rıza) aleyhisselam'a marifetin (Allah'ı tanımanın) en aşağı mertebesini sordum.
Buyurdular ki: "O'ndan başka ilâh olmadığını, benzeri bulunmadığını, O'nun gibisi olmadığını, kadim, sabit, mevcut ve yitirilmez olduğunu ve hiçbir şeyin O'nun gibi olmadığını ikrar etmektir."
Ali bin Muhammed, Sehl bin Ziyad'dan, o da Tahir bin Hatem'den, -akidesi doğru olduğu sıralarda- adama şöyle yazdı:
"Yaratan'ı tanımada, aşağısıyla yetinilemeyecek olan marifet nedir?"
Cevapta şöyle yazdılar: "O, ezeli olarak, bilendir, işitendir, görendir ve O, dilediğini yapandır."
Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'a da, yaratanı tanımada, aşağısıyla yetinilemeyecek marifetten sorulunca şöyle buyurdular: "O'nun gibi bir şey yoktur. Hiçbir şey O'na benzemez O, ezeli olarak, bilendir, işitendir, görendir."
İbrahim bin Ömer'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselâm'dan duydum; şöyle diyorlardı: "Allah'ın bütün işleri tuhaftır. Fakat O, kendisini size tanıttığı ölçüde sizi sorumlu tutmuştur."
"Allah'ı, Allah ile Resul'ü, risaletiyle emir sahiplerini (ulü'l-emri) de iyiliği emretmesi, adaletli davranması ve iyilikte bulunmasıyla tanıyın."
İmam aleyhisselam'ın "Allah'ı, Allah ile tanıyın." sözünün anlamı şudur ki: Allah şahısları, nurları, cevherleri ve zatları yaratmıştır. Zatlar bedenlerdir, cevherler ise ruhlardır.
Yüce ve aziz Allah ise, ne cisme benzer, ne de ruha. Duyarlı ve idrak edici olan ruhun yaratılmasında da kimsenin bir emri ve sebebiyeti söz konusu değildir.
Ruhları ve cisimleri, O tek başına yaratmıştır. Dolayısıyla iki benzerliği, bedenlere benzerlik ile ruhları benzerliği O'ndan nefyeden kimse, Allah'ı Allah ile tanımış olur. O'nu ruha veya bedene ya da nura benzeten kimse ise, Allah'ı Allah ile tanımamış olur."
Resulullah sallallahu aleyhi ve âlih'in azatlısı Ali bin Ukbe bin Kays bin Sem'an bin Ebî Rubeyha'dan, dedi ki:
Hz. Emirü'l-Müminin (İmam Ali) aleyhisselam'a; "Rabbini ne ile tanıdın?" diye soruldu. "Kendini bana tanıttığıyla…." dediler.
"O, kendisini sana nasıl tanıttı?" denince de buyurdular ki: "Hiçbir suret (şekil, biçim) O'na benzemez, duyularla algılanmaz, insanlara kıyas edilmez. Uzaklığında yakın, yakınlığında uzaktır. Her şeyin üstündedir, bir şey O'nun üstündedir, denemez.
Her şeyin önündedir, O'nun önü vardır denemez. Şeylerin içindedir, bir şeyin içinde olan bir şey gibi değil. Şeylerin dışındadır, bir şeyin dışında olan bir şey gibi değil. Böyle olan O Zat (her türlü eksiklikten) münezzehtir; O'ndan başka kimse böyle değildir; (O'ndan başka) her şeyin bir başlangıcı vardır."
Mansur bin Hazim'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselam'a dedim ki: "Ben bir toplulukla tartışıyorken onlara: "Yüceler yücesi Allah, yaratıkları aracılığıyla tanınmaktan çok daha yüce, çok daha üstün ve çok daha uludur. Bilakis, kullar Allah ile tanınırlar." dedim. "İmam: "(Doğru söylemişsin) Allah'ın rahmeti üzerine olsun." buyurdular.
Feth bin Yezid'den, dedi ki: Hz. Ebu'l-Hasan (İmam Rıza) aleyhisselam'a marifetin (Allah'ı tanımanın) en aşağı mertebesini sordum.
Buyurdular ki: "O'ndan başka ilâh olmadığını, benzeri bulunmadığını, O'nun gibisi olmadığını, kadim, sabit, mevcut ve yitirilmez olduğunu ve hiçbir şeyin O'nun gibi olmadığını ikrar etmektir."
Ali bin Muhammed, Sehl bin Ziyad'dan, o da Tahir bin Hatem'den, -akidesi doğru olduğu sıralarda- adama şöyle yazdı:
"Yaratan'ı tanımada, aşağısıyla yetinilemeyecek olan marifet nedir?"
Cevapta şöyle yazdılar: "O, ezeli olarak, bilendir, işitendir, görendir ve O, dilediğini yapandır."
Hz. Ebu Cafer (İmam Muhammed Bâkır) aleyhisselam'a da, yaratanı tanımada, aşağısıyla yetinilemeyecek marifetten sorulunca şöyle buyurdular: "O'nun gibi bir şey yoktur. Hiçbir şey O'na benzemez O, ezeli olarak, bilendir, işitendir, görendir."
İbrahim bin Ömer'den, dedi ki: Hz. Ebu Abdullah (İmam Cafer Sadık) aleyhisselâm'dan duydum; şöyle diyorlardı: "Allah'ın bütün işleri tuhaftır. Fakat O, kendisini size tanıttığı ölçüde sizi sorumlu tutmuştur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.