Dünün başbakanı, bugünün cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam Birliği teşkilatında ve ardından gerçekleştirdiği Afrika ziyaretlerinde "İslam dünyasında yaşanan vahşetin sebebinin içimizdeki yabancılar olduğu, İslam dünyasının, BM'de hiçbir söz hakkının olmadığı, 5 daimi ülkenin kabul edilemez olduğu, dünyanın beşten büyük olduğu, kendi sorunlarımızı kendimizin çözmesi gerektiği, modern Lawrencelara karşı uyanık olunmasının şart olduğu, gibi cümleler kurdu.Tabi şaşırdım! 'Erdoğan, kendini mi yalanlıyor, kendini mi kandırıyor yoksa İslam dünyasını mı?' diye sorular geldi aklıma. Çünkü Irak tezkeresinde, "tezkereye hayır demek bana hayır demektir" diyen kendisiydi. Erdoğan, "Küresel sorunlarla mücadelede dünyanın ABD'ye ihtiyacı olduğunu; Türkiye ile ABD'nin temel hedeflerinin örtüştüğünü" diyen, Kadim dost, müttefik sözlerini ise her cümlenin başında kullanan da kendileriydi. ABD Savunma Bakan yardımcısı Paul Wolfowitz: "Biz Irak'a müdahale konusunda tereddüt ediyorduk, Tayyip Erdoğan bize cesaret vermiştir" diyordu."Irak'ta savaşan kahraman bay ve bayan ABD'li askerlerin ülkelerine sağlıklı bir biçimde dönmeleri için dua ediyoruz" diye, Müslüman katledenlere dua eden de kendisiydi. Mısır'ın iç işlerine karışan da kendileriydi. Tunus ha keza? Libya'nın işgali ve talan edilme sürecinde ülkemizi, Haçlı kuvvetlerine üst yapan da, onların arzu ve isteklerine uyan da yine Erdoğan ve partisiydi. Ortak bakanlar kurulu toplantısı yaptıkları, sınırların bile dostluktan ötürü prosedüre dönüştüğü, ailece görüştükleri Suriye'yi bir anda düşman yapan da kendileriydi. Suriye'ye askeri harekâta karşı olan, ABD'ye gittikten sonra hadi biran önce girelim, diyen de kendisiydi. ABD ile bölgedeki hedeflerinin örtüştüğünü, Papa ile aynı fikirde olduklarını açıklayan da yine kendisiydi. Onun için bir daha soruyorum; Cumhurbaşkanı Erdoğan ne yapmaya çalışıyor? Bir soru da vatandaşlarımıza: "Aramızdaki Lawrenceların kim olduğunu hala göremiyor musunuz?"Filistinli çocuklarBaşbakanlık koltuğundan cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Erdoğan diyor ki; "Filistin'de masum çocuklar öldürülürken sadece acı çekmek bizi sorumluluktan kurtarır mı?"Vallahi doğru. Sorumluluktan asla kurtulamayacaksınız. Çünkü yarın o Filistinli çocuklar sizlere soracak; Yahudi Hizmet Madalyasını hangi hizmetinize binaen size verdiler? Nasrallah önderliğindeki Hizbullah, İsrail'i bitirirken neden Lübnan'a asker göndererek İsrail'e kalkan oldunuz? İsrail bize bomba yağdırırken, babalarımızı, annelerimizi katlederken sizler laf dışında neden hiçbir şey yapmadınız? En basitinden elçinizi neden geri çağırmadınız? Hadi bizi geçtik! Sizin vatandaşlarınızı katleden İsrail komutanları için verilen "kırmızı bülten" kararını neden uygulamaya koymadınız?Bırakın artık bizi kaderimizle baş başa. Bizim lafa ihtiyacımız yok. Adam olan icraat yapar? diyecekler. Dışımızdaki yabancıları nasıl övmüştü?Haçlı seferleriyle tarihin en vahşi katliamları gerçekleştirilmişti. Katledilenler, ırzına geçilenler, süngülere takılanlar, canlı canlı kazanlarda pişirilenler, Müslümanlardı, Müslüman çocuklarıydı. Bunları gerçekleştirenler ise Hıristiyanlardı ve bu katliam, vahşet sürecine bizzat kendileri Haçlı Seferleri, demişlerdi.Bugün AB ve ABD'ye göndermelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanken o haçlı seferlerini nasıl yorumluyordu, biliyor musunuz? Akıl erdirmek güç ama aynen şöyle diyordu:"Haçlı Seferleri, iki kültürün, iki medeniyetin, iki dinin karşı karşıya gelmesinden ziyade, birbirini tanıması, birbirini anlaması ve birbirinden etkilenmesi sonucunu da doğurmuştur. Bilimde, sanatta, mimaride, dilde, musikide, günlük yaşam alışkanlıklarında, hatta yeme-içme kültürlerinin transferinde Haçlı Seferleri son derece etkili olmuştur. Bugün, Batı medeniyetinin temellerinde de Doğu medeniyetinin temellerinde de bu karşılaşmanın etkisini hiç kimse inkâr edemez.Haçlı Seferleri tarihi, sadece savaşlar, çatışmalar tarihi değil, aynı zamanda bir kültürel etkileşim, yakınlaşma, birbirini doğrudan tanıma tarihidir? Tarihi, artık savaşlar, çatışmalar, kamplaşma ve kutuplaşmalar üzerinden okuyamayız. Tarihi, savaşlar üzerinden okuyanlar, geleceği barış üzerine inşa edemezler. Haçlı Seferlerini derin hafızasından silemeyenler, kendi toplumlarına da bölgelerine de dünyaya da barış ve hoşgörü vaat edemezler" diyordu.O vahşeti ve vahşileri ben hiç unutmadım ve unutturmayacağım?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025