Bir süredir gerek internet ortamında gerekse televizyonlarda yayımlanan bazı tartışma/sohbet programlarında Eflatun'un ya da asıl ismi ile Plato'nun meşhur 'Mağara Alegorisi' gündem edilmekte ve alegorideki aydınlanma ve Allah inancı ile birlikte hakikate erme arasında benzerlik kurulmaya çalışılmaktadır.
Yakın bir zamanda da bir haber kanalındaki gazeteci-yazar sohbetinde de konuya İslam/Tasavvuf ekseninde yer verilmiş hatta Resûlullah'ın (s.a.v.) ilk defa Hz. Cebrail ile karşılaşması doğrudan mağara alegorisi ile ilişkilendirilmiştir.
Eflatun'a göre karanlık bir mağara içerisinde elleri/ayakları bağlı vaziyetteki insanlar bulunmaktadır. Bu insanlar mağaranın bir ucundan sızan ışıkla birlikte mağara duvarında birtakım gölgeler görmektedir. Bir gün içlerinden birisi bağlarından kurtulması ile birlikte mağara dışına uzanan yokuşu bulur ve mağaradan çıktığında hayatında ilk defa gözleri kamaşarak güneşi, ağaçları, hayvanları daha doğrusu hayatın tüm renklerini görür ve adeta hayatı koklar. Bir süre sonra mağaraya geri dönüp gördüklerini anlattığında diğer insanlar ona inanmaz ve gölgeler dışındaki her türlü gerçekliği reddederler ve hatta bu inkar sonucunda toplum mağara dışından haber getiren bireyi öldürür.
Eflatun'a göre; mağaradaki insanlar toplumu temsil etmektedir. Mağaradan çıkıp hayatı koklayan birey filozoftur ve mağara dışında hayata dair asıl gerçeklikleri müşahede ederek aydınlanmış ve bu aydınlanma sonucunda toplumu da karanlıktan (cehaletten) kurtarmak istediğinde toplum buna tepki vermiş, var olanı korumayı tercih etmiş ve hatta bu doğrultuda şiddete de başvurmuştur.
Kısaca özetlediğimiz Yunan felsefesinin ünlü mağara alegorisi bir toplumda yer alan bilge insanların toplum nezdinde yaşadığı zorlukları anlatması açısından manidardır, bu noktadan bakıldığında eleştirmek yersizdir ama... Konu Hira Dağı'nda Cebrail (a.s.)'dan vahiy alan Hz. Resûlullah (s.a.v.) ile mağara alegorisindeki mağaradan kurtulan birey arasında benzerlik kurulmaya geldiğinde, içerisinde çok ciddi bir sorun barındırmaktadır.
Mağara alegorisinde yer alan ve mağara dışına çıkabilen birey toplumun içinde bulunduğu karanlıktan/cehaletten yine toplum ile aynı oranda payını almıştır.
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin, tüm peygamberler ve konu nezdinde Hz. Resûlullah (s.a.v.) kendilerine risalet görevi verilmeden önce de İslam itikadına sahip olup ve hayatlarının her döneminde içinde bulundukları toplumların sapmışlıklarından da münezzeh olarak İslam Ahlakı üzerine yaşamışlardır. Başka bir deyimle tüm peygamberler her daim 'peygamber ahlakı' üzerinedir.
Hz. Resûlullah (s.a.v.) veya herhangi bir peygamber ile alegorideki sonradan aydınlanan birey arasında benzerlik kurmak aslında peygamberlerin (haşa) sadece vahiy getiren elçi veya sadece bir postacı olduğunu iddia etmekten farkı yoktur ve başta Vahhabilik olmak üzere pek çok sapık ve sözde mezheplere hizmet etmekten de başka bir şey değildir.
"De ki; Allah'a ve Peygamber'e itaat ediniz. Eğer bu çağrıya sırt çevirirlerse hiç şüphesiz Allah kâfirleri sevmez." (Âl-i İmran, 32).
Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sözleri 'dinleti' değildir ve sadece dinlemekle kalınamaz. Peygamber sözleri emirdir; ya itaat edilir ya itaat edilir...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020