AKP'nin asgari ücreti işsizliği artıracak
AKP hükümetinin, yükünü işverenin sırtına yıkacağı 1300 TL'lik asgari ücret uygulamasına 13 gün kaldı. İş dünyası üzerinde yapılan anketler gösteriyor ki, zaman bu kadar dar olmasına rağmen şirketler, böyle bir maliyet artışını nasıl yönetebilecekleri konusunda herhangi bir planlamaya sahip değil.
Yeni zamla beraber bir işçinin işverene maliyeti 1496 liradan, 1933 liraya çıkıyor. Hükümet cenahı rahat, "Nasıl olsa yük benim sırtımda değil" ve "Benim vatandaşım işini bilir" mantığında? Ama durum hiç de öyle değil. Böyle bir maliyet karşısında işveren kapasitesini düşürmek ve işçi çıkarmak zorunda kalacak. Bu hem işsizliğin artması, hem ekonominin daha da daralması, hem de oluşan maliyet sebebiyle enflasyonun artması demektir.
Türkiye'de üretim koşulları zaten oldukça olumsuzdu şimdi imkansız hale gelecek. Üretici daha az maliyetli üretim yapabileceği ülkelere doğru kaçacak.
Bu, hükümetin tek gelir kaynağı olarak gördüğü vergi gelirlerinin de azalması demektir.
Ama hükümet IMF mantığıyla "vergiyi tabana yayma" adı altında tüketim vergilerini ve cezaları artırmaya devam edecek. Yani işçiye kaşıkla verdiğini topyekun vatandaştan kepçeyle alacak. Böylece zaten daralmış olan iç pazar tamamen duracak.
Kısacası, hükümet bu kafayla aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık? Fatura yine millete kesilecek ama millet de bu faturayı hak ediyor açıkçası?
Gelir olarak zengin madenlerimizi, bağımsızlık hakkımız olan senyoraj gelirini gösteren ve bu gelirlerle asgari ücreti 5000 TL yapacak olan, vatandaşın sırtına bir kuruş yük getirmeyecek olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı görmezden, duymazdan geldiniz; tuttunuz söylediği her vaadi sizin sırtınıza yıkanı Meclis'e soktunuz. "Kendi düşen ağlamaz" derler, doğrudur.
Dev fabrikalar bir bir kapanacak
Prof. Dr. Haydar Baş, bu gerçeği yıllardır ifade ediyor.
Ülkemizde üretim maliyetlerinin arttığını, vatandaşın cebinde para olmadığı için tüketimin sürekli daraldığını, dolayısıyla sanayicilerin artan maliyetlerle azalan talep arasında sıkışıp kaldığını, kazanamadığı halde fiyat artıramadığını bunun sonucunun deflasyon ve ardından da stagflasyon olacağını birçok defa uyardı Sayın Baş?
Bakın, Türkiye'nin en büyük 500 sanayi şirketi arasında 1 milyar liralık cirosu ile ilk 85. sırada olan Nursan Çelik 2 hafta önce üretimini durdurdu ve 900 işçisini evlerine gönderdi.
1983 yılından bu yana faaliyet gösteren yıllık 1,5 milyon ton kapasiteye sahip olan, 144 milyon dolarlık ihracatı ile de ilk 1000 firma içinde 97. olan dev şirket kapısına kepenk vurdu.
40'a yakın taşeronları da bulunduğundan binlerce kişi geçim kapısını kaybetmiş oldu.
Dörtyol Ticaret Odası yönetim kurulu üyesi Mehmet Ertunç, kapanma nedeni olarak fire paylarını, KDV oranlarını, enerji giderlerinı, diğer maliyet unsurlarını ve sektör sorunlarını saydıktan sonra sırada birçok büyük üreticinin de olduğunu belirtti.
Ertunç, Yolublan AŞ'nin 300 işçisini çıkardığını, Tosyalı Holding'in işçi çıkarmaya hazırlandığını, Baştuğ, Yazıcılar, Ekinciler gibi şirketlerin ise tedirgin bir şekilde 50'şer, 100'er işçi çıkardıklarını belirtti.
Eee, Sayın Baş yıllarca, yerli enerji ve hammadde kaynaklarının devreye konulmasından, vergi gelirleri dışında gelirleri de ifade ederek vergilerin azaltılmasından, istihdam vergilerinin tamamen kaldırılmasından, sosyal devlet projeleriyle vatandaşın cebine para konularak iç pazarın canlandırılmasından bahsediyordu ama iş dünyası dinlemedi şimdi fabrikasından ve işinden oldu. Ve göreceksiniz önümüzdeki günlerde daha da kötü olacak.
"Para basma enflasyon olur" iddiasını ABD yalanladı
Ekonomist Emin Çapa, Marka Konferansı'nda yaptığı konuşmada, ABD'nin ekonomik krize girdiği 2008 yılından Ağustos 2014'e kadar 3,9 trilyon dolar para basarak dünya piyasalarına sürdüğünü belirtti. ABD'nin 6 yıllık dönemde 3 kez parasal genişleme yaptığına işaret ederek, "ABD adeta para saçtı. Türkiye gibi ülkeler uyuşturucu almış hale geldi" dedi.
ABD, kağıdını boyayıp dünyaya pompalayarak aslında yaşadığı krizi dünyaya ihraç etmiş oluyor. Uyguladığı kapitalizmin yıkıcı etkilerini kendi dolarını kabul eden ülkelere transfer etmiş oluyor. ABD'den gelen ekonomi tetikçileri ve yerli taşeronları köşe bucak milletimize "para basma enflasyon olur" diye yuttururken, aslında bu yalanın, dolar üzerinden sömürülmenin bir örtüsü olduğunu görüyoruz. Esasen bu, Çapa'nın da ifade ettiği gibi Türkiye'nin ve de Türk milletinin uyuşturucu almasından başka bir şey değil.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, her ülkenin milli emek ve üretimi karşılığı kendi yerli parasını devreye koyması gerektiğini yıllardır vurgulamaktadır.
Ülkelerin "ABD doları" morfininden kurtulmasının tek yolu da Sayın Baş'ın ortaya koyduğu gibi milli paraların devreye konulmasıdır; üretimin de, tüketimin de, ihracatın da bu milli parayla yapılmasıdır. 9. Uluslararası MEM Kongresi'ne katılan BRICS ticaret yetkilisi Gorbanovski'nin de ifade ettiği gibi ABD'nin kağıttan imparatorluğu ancak böyle yıkılır.
AKP hükümetinin, yükünü işverenin sırtına yıkacağı 1300 TL'lik asgari ücret uygulamasına 13 gün kaldı. İş dünyası üzerinde yapılan anketler gösteriyor ki, zaman bu kadar dar olmasına rağmen şirketler, böyle bir maliyet artışını nasıl yönetebilecekleri konusunda herhangi bir planlamaya sahip değil.
Yeni zamla beraber bir işçinin işverene maliyeti 1496 liradan, 1933 liraya çıkıyor. Hükümet cenahı rahat, "Nasıl olsa yük benim sırtımda değil" ve "Benim vatandaşım işini bilir" mantığında? Ama durum hiç de öyle değil. Böyle bir maliyet karşısında işveren kapasitesini düşürmek ve işçi çıkarmak zorunda kalacak. Bu hem işsizliğin artması, hem ekonominin daha da daralması, hem de oluşan maliyet sebebiyle enflasyonun artması demektir.
Türkiye'de üretim koşulları zaten oldukça olumsuzdu şimdi imkansız hale gelecek. Üretici daha az maliyetli üretim yapabileceği ülkelere doğru kaçacak.
Bu, hükümetin tek gelir kaynağı olarak gördüğü vergi gelirlerinin de azalması demektir.
Ama hükümet IMF mantığıyla "vergiyi tabana yayma" adı altında tüketim vergilerini ve cezaları artırmaya devam edecek. Yani işçiye kaşıkla verdiğini topyekun vatandaştan kepçeyle alacak. Böylece zaten daralmış olan iç pazar tamamen duracak.
Kısacası, hükümet bu kafayla aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık? Fatura yine millete kesilecek ama millet de bu faturayı hak ediyor açıkçası?
Gelir olarak zengin madenlerimizi, bağımsızlık hakkımız olan senyoraj gelirini gösteren ve bu gelirlerle asgari ücreti 5000 TL yapacak olan, vatandaşın sırtına bir kuruş yük getirmeyecek olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı görmezden, duymazdan geldiniz; tuttunuz söylediği her vaadi sizin sırtınıza yıkanı Meclis'e soktunuz. "Kendi düşen ağlamaz" derler, doğrudur.
Dev fabrikalar bir bir kapanacak
Prof. Dr. Haydar Baş, bu gerçeği yıllardır ifade ediyor.
Ülkemizde üretim maliyetlerinin arttığını, vatandaşın cebinde para olmadığı için tüketimin sürekli daraldığını, dolayısıyla sanayicilerin artan maliyetlerle azalan talep arasında sıkışıp kaldığını, kazanamadığı halde fiyat artıramadığını bunun sonucunun deflasyon ve ardından da stagflasyon olacağını birçok defa uyardı Sayın Baş?
Bakın, Türkiye'nin en büyük 500 sanayi şirketi arasında 1 milyar liralık cirosu ile ilk 85. sırada olan Nursan Çelik 2 hafta önce üretimini durdurdu ve 900 işçisini evlerine gönderdi.
1983 yılından bu yana faaliyet gösteren yıllık 1,5 milyon ton kapasiteye sahip olan, 144 milyon dolarlık ihracatı ile de ilk 1000 firma içinde 97. olan dev şirket kapısına kepenk vurdu.
40'a yakın taşeronları da bulunduğundan binlerce kişi geçim kapısını kaybetmiş oldu.
Dörtyol Ticaret Odası yönetim kurulu üyesi Mehmet Ertunç, kapanma nedeni olarak fire paylarını, KDV oranlarını, enerji giderlerinı, diğer maliyet unsurlarını ve sektör sorunlarını saydıktan sonra sırada birçok büyük üreticinin de olduğunu belirtti.
Ertunç, Yolublan AŞ'nin 300 işçisini çıkardığını, Tosyalı Holding'in işçi çıkarmaya hazırlandığını, Baştuğ, Yazıcılar, Ekinciler gibi şirketlerin ise tedirgin bir şekilde 50'şer, 100'er işçi çıkardıklarını belirtti.
Eee, Sayın Baş yıllarca, yerli enerji ve hammadde kaynaklarının devreye konulmasından, vergi gelirleri dışında gelirleri de ifade ederek vergilerin azaltılmasından, istihdam vergilerinin tamamen kaldırılmasından, sosyal devlet projeleriyle vatandaşın cebine para konularak iç pazarın canlandırılmasından bahsediyordu ama iş dünyası dinlemedi şimdi fabrikasından ve işinden oldu. Ve göreceksiniz önümüzdeki günlerde daha da kötü olacak.
"Para basma enflasyon olur" iddiasını ABD yalanladı
Ekonomist Emin Çapa, Marka Konferansı'nda yaptığı konuşmada, ABD'nin ekonomik krize girdiği 2008 yılından Ağustos 2014'e kadar 3,9 trilyon dolar para basarak dünya piyasalarına sürdüğünü belirtti. ABD'nin 6 yıllık dönemde 3 kez parasal genişleme yaptığına işaret ederek, "ABD adeta para saçtı. Türkiye gibi ülkeler uyuşturucu almış hale geldi" dedi.
ABD, kağıdını boyayıp dünyaya pompalayarak aslında yaşadığı krizi dünyaya ihraç etmiş oluyor. Uyguladığı kapitalizmin yıkıcı etkilerini kendi dolarını kabul eden ülkelere transfer etmiş oluyor. ABD'den gelen ekonomi tetikçileri ve yerli taşeronları köşe bucak milletimize "para basma enflasyon olur" diye yuttururken, aslında bu yalanın, dolar üzerinden sömürülmenin bir örtüsü olduğunu görüyoruz. Esasen bu, Çapa'nın da ifade ettiği gibi Türkiye'nin ve de Türk milletinin uyuşturucu almasından başka bir şey değil.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, her ülkenin milli emek ve üretimi karşılığı kendi yerli parasını devreye koyması gerektiğini yıllardır vurgulamaktadır.
Ülkelerin "ABD doları" morfininden kurtulmasının tek yolu da Sayın Baş'ın ortaya koyduğu gibi milli paraların devreye konulmasıdır; üretimin de, tüketimin de, ihracatın da bu milli parayla yapılmasıdır. 9. Uluslararası MEM Kongresi'ne katılan BRICS ticaret yetkilisi Gorbanovski'nin de ifade ettiği gibi ABD'nin kağıttan imparatorluğu ancak böyle yıkılır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ahmed Şara’nın Türkiye ziyareti ne anlama geliyor? / 05.02.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Yatırımcılar, ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ arar / 04.02.2025
- Türkiye’de tarım BTP ile zirveye ulaşır / 01.02.2025
- İsrail, işgallerini kalıcı hale getirmeye çalışıyor / 31.01.2025
- Trump hızlı başladı; ne değişecek? / 29.01.2025
- İnsan bozulunca, her şey bozuluyor / 28.01.2025
- Gazze’deki ateşkes ABD’ye mi emanet? / 25.01.2025
- Kartalkaya’da yüreğimiz yandı / 24.01.2025
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025