Sivil anayasa da diyebilirsiniz ama hükümetin eylem planında yer alan "yeni anayasa", bir aldatmacadır. Sırf omuzunda apolet olmadığı için "sivil" denilen kişilerce yapılan anayasalar halkla bütünleşmedikçe demokratik olamaz. Hele hele "yeni" diye öne sürülen şey anayasa olmayıp, Tayyip Erdoğan'ın dayattığı farklı bir rejim olursa. Sormak gerekiyor: Erdoğan, AKP üzerindeki tek seçiciliğini ve mutlak otoritesini bırakmak ister mi?
Bir başka soru da, "Türkiye'nin yeni bir sisteme gereksinmesi var mı?"
24 Temmuz 1908, 2. Meşrutiyet'in ilânıdır. Yapılan seçimler sonucu 1908 Aralık ayında toplanan Meclis, o günden bugüne 107 yıldır faaliyetini sürdürmektedir. Bu, Türkiye için parlamenter demokrasi açısından çok önemli bir gelişmedir.
107 yıldır iyi-kötü sürdürdüğümüz parlamenter sistemden neden ayrılıyoruz? Bir kişinin "Başkanlık" sevdası uğruna heba edilecek asırlık birikim karşısında bir düşünelim;
Başkanlık hükümeti sistemi Türkiye'de kişi diktatörlüğüne ve Latin Amerika'da olduğu gibi "Başkancı" sistemlere götürür.
Başkanlık hükümeti modeli, bugünkü sistemin ortadan kaldırılmasını ve siyasal modelin parça parça yeniden düzenlenmesini gerekli kılar.
Hukuk devletinin sağlanması yönünde, kuvvetler ayrılığı ilkesi ve parlamenter sistem titizlikle korunmalıdır.
Yeniden "yeni anayasa" tartışmaları gündeme gelmişken kamuoyundaki ortak bir eğilime dikkat ettiğimizde; "Anayasa'yı değiştirelim" anlayışı öne çıkmaktadır.
Aslında çeyrek yüzyıldır 1982 Anayasa'sını değiştirme çabaları sürmektedir. Gelinen nokta "yeni bir anayasa" yapmak ise, bunu nasıl yapacağız? Mevcut anayasa bunun yolunu Meclis aritmetiği açısından göstermektedir. AKP anayasası istemiyorsak, yeni anayasa yürürlüktekinin gerisinde kalacaksa, oturun oturduğunuz yerde!
Daha önceki girişimlere baktığımızda sonuç: başarısızlık!
Hatırlardadır, 10 yıl önce AKP'nin hazırlattırdığı metin ve 2011'de Meclis'te kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun uzlaşmazlığı?
Bu parlamento da anayasa hazırlayamaz. Biz seçilmişler olarak hazırlarız, diyorsanız baraj nedeniyle Meclis'te temsil edilemeyen ahali açığı nasıl kapatılacak?
O halde halkın anayasası, baraj olmadan seçilecek bir "Kurucu Meclis" ya da "Danışma Meclisi" tarafından hazırlanmalıdır. Anayasa koyucu, anayasayı yazarken sahaya inmeli, halkın tüm kesimleriyle görüşmeli, AKP'nin "âkil"leri gibi vitrin süsü olmamalıdır.
Yeni anayasada en alengirli kavram "vatandaşlık"tır. Coğrafi tanımla "Türkiye ahalisi" gibi zorlama ve kurnaz yaklaşım yerine Atatürk'ün koyduğu "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" ilkesini sakın ha görmezden gelmeyin!
Bir başka soru da, "Türkiye'nin yeni bir sisteme gereksinmesi var mı?"
24 Temmuz 1908, 2. Meşrutiyet'in ilânıdır. Yapılan seçimler sonucu 1908 Aralık ayında toplanan Meclis, o günden bugüne 107 yıldır faaliyetini sürdürmektedir. Bu, Türkiye için parlamenter demokrasi açısından çok önemli bir gelişmedir.
107 yıldır iyi-kötü sürdürdüğümüz parlamenter sistemden neden ayrılıyoruz? Bir kişinin "Başkanlık" sevdası uğruna heba edilecek asırlık birikim karşısında bir düşünelim;
Başkanlık hükümeti sistemi Türkiye'de kişi diktatörlüğüne ve Latin Amerika'da olduğu gibi "Başkancı" sistemlere götürür.
Başkanlık hükümeti modeli, bugünkü sistemin ortadan kaldırılmasını ve siyasal modelin parça parça yeniden düzenlenmesini gerekli kılar.
Hukuk devletinin sağlanması yönünde, kuvvetler ayrılığı ilkesi ve parlamenter sistem titizlikle korunmalıdır.
Yeniden "yeni anayasa" tartışmaları gündeme gelmişken kamuoyundaki ortak bir eğilime dikkat ettiğimizde; "Anayasa'yı değiştirelim" anlayışı öne çıkmaktadır.
Aslında çeyrek yüzyıldır 1982 Anayasa'sını değiştirme çabaları sürmektedir. Gelinen nokta "yeni bir anayasa" yapmak ise, bunu nasıl yapacağız? Mevcut anayasa bunun yolunu Meclis aritmetiği açısından göstermektedir. AKP anayasası istemiyorsak, yeni anayasa yürürlüktekinin gerisinde kalacaksa, oturun oturduğunuz yerde!
Daha önceki girişimlere baktığımızda sonuç: başarısızlık!
Hatırlardadır, 10 yıl önce AKP'nin hazırlattırdığı metin ve 2011'de Meclis'te kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun uzlaşmazlığı?
Bu parlamento da anayasa hazırlayamaz. Biz seçilmişler olarak hazırlarız, diyorsanız baraj nedeniyle Meclis'te temsil edilemeyen ahali açığı nasıl kapatılacak?
O halde halkın anayasası, baraj olmadan seçilecek bir "Kurucu Meclis" ya da "Danışma Meclisi" tarafından hazırlanmalıdır. Anayasa koyucu, anayasayı yazarken sahaya inmeli, halkın tüm kesimleriyle görüşmeli, AKP'nin "âkil"leri gibi vitrin süsü olmamalıdır.
Yeni anayasada en alengirli kavram "vatandaşlık"tır. Coğrafi tanımla "Türkiye ahalisi" gibi zorlama ve kurnaz yaklaşım yerine Atatürk'ün koyduğu "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir" ilkesini sakın ha görmezden gelmeyin!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023