Yapılan anketler Prof. Dr. Haydar Baş'ı haklı çıkarıyor.
Son zamanlarda yapılan bir ankette bakın dikkatimizi çeken neler?
Bir ticaret odası tarafından yapılan anketin sonucuna göre, tüccarların yüzde 70'i 2004 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 9.9 büyüdüğüne inanmıyor.
Deneklerin yüzde 57.8'i 2004 yılında bir önceki yıla göre cirolarının azaldığını ifade ediyor.
"Geçen yıl tasarruf yapabildiniz mi?" sorusuna denekler yüzde 92.1'i "hayır" cevabını vermiş.
"Büyüme işlerinize ne yönde yansıdı?" sorusuna ise deneklerin yüzde 57.1'i "vergiler arttı" cevabını vermiş.
"Geçen yıl faizlerdeki düşüş işlerinize yansıdı mı?" sorusuna ankete katılanların yüzde 55.1'i "hayır" demiş.
"2004 yılında enflasyondaki düşüş işlerinize yansıdı mı?" sorusunu da denekler, yüzde 67.5 "hayır" demişler.
"İşlerinizi yürütürken hangi engellerle karşılaşıyorsunuz" sorusunu deneklerin yüzde 51.7'si "finansman" sorunu cevabını vermiş.
Tüccarlarımız bu ankete göre büyüme ve enflasyon rakamlarına inanmadıklarını, finansman problemlerinin olduğunu, vergilerin arttığını, satış yapamadıklarını, yani cirolarının azaldığını, tüketimin daraldığını ifade etmişler.
Bu anket çalışması Türkiye'nin başkenti Ankara'nın merkezinde yapılmış, yani biraz daha muhitlere kayarsanız bu sonuçların çok daha vahim olacağı kesin.
Örneğin, tarımla uğraşan bir ilimizde bu anket yapılsa büyümenin olduğuna inanmayanlar, tasarruf yapamayanlar, enflasyon rakamlarına inanmayanlar, vergiler arttı diyenler, faizin düşüşünün işlerine yansımadığını söyleyenler, finansman sorunu olduğunu söyleyenler? eminim ki yüzde 100 olacaktır.
Peki Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi, ülkenin gerçeklerini ve bu noktaya geleceğini yıllarca ifade etmeye çalışan Prof. Dr. Haydar Baş Bey ne diyordu, çözüm olarak neler öneriyordu?
Sayın Baş, IMF politikalarıyla bu ülkenin ekonomisi düzelmez diyordu.
Sayın Baş, hazırladığı 1 kentrilyon liralık kaynak paketiyle borçları kapatıp, IMF ve diğer yabancı kan emicilere geriye dön marş marş diyeceğiz diyordu.
Sayın Baş, 1,5-2 yıldır deflasyon sürecindeyiz diyordu.
Sayın Baş, gerçek enflasyon her gün kullandığımız tüketim mallarında yüzde 40'lar seviyesinde diyordu.
Sayın Baş, senyoraj hakkımızı kullanmamız gerek, emisyonu GSMH/3 oranında arttırmamız gerek, piyasayı, maliyetleri arttıran ve bizleri dışarı daha bağımlı hale getiren faizli döviz ve kredilerden kurtarmamız gerek diyordu.
Sayın Baş, tüketiciden vergi almamak, üreticiden de makul seviyede vergi almak gerek diyordu.
Sayın Baş, tarım, sanayi, kısaca topyekün üretimimiz devlet tarafından desteklenmeli, tahditler kaldırılmalı, bütün üreticilere yurt içinde ve dış piyasada pazar imkanı sağlanmalıdır diyordu.
Sayın Baş, Sosyal Devlet Projeleri ile vatandaşın eli güçlendirilmeli ve daha rahat tüketim yapması sağlanmalı, böylece üretim de canlandırılmalı diyordu.
Sayın Baş projesi olan bütün vatandaşlarımızın önü açılmalı ve de devlet tarafından desteklenmeli diyordu.
Sayın Baş, devletin kurumları, özel kurumlarımız, madenlerimiz, topraklarımız yabancılara satılmamalı diyordu.
Sayın Baş, iktisadi bağımsızlık olmadan milli egemenliğimizi de kaybederiz, her şeyin başı iktisadi bağımsızlık diyordu.
Evet, zaman gösterdi ki Sayın Baş haklıymış. AB, ABD ve de IMF politikalarıyla işçimizin, memurumuzun, çiftçimizin, emeklimizin, tüccarımızın? geldiği durum ortada.
Bu arada şunu da ifade etmek gerek. Dün AB, IMF diyenler bugün Sayın Baş'ın projelerini çalma girişimlerindeler. Artık millet olarak bu oyunlara da gelmemeliyiz. Dün farklı bugün farklı diyenlere dikkat edelim ki tekrar tekrar yanılmayalım.
Projenin sahibi bellidir, bırakalım ve fırsat verelim ki, ülke ekonomisini şaha kaldıracak, bizi dışa bağımlılıktan kurtaracak bu orijinal çözümleri sahibi uygulasın. Artık ülkemizin oyunla, oyalanmayla kaybedeceği zaman yok.
Son zamanlarda yapılan bir ankette bakın dikkatimizi çeken neler?
Bir ticaret odası tarafından yapılan anketin sonucuna göre, tüccarların yüzde 70'i 2004 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 9.9 büyüdüğüne inanmıyor.
Deneklerin yüzde 57.8'i 2004 yılında bir önceki yıla göre cirolarının azaldığını ifade ediyor.
"Geçen yıl tasarruf yapabildiniz mi?" sorusuna denekler yüzde 92.1'i "hayır" cevabını vermiş.
"Büyüme işlerinize ne yönde yansıdı?" sorusuna ise deneklerin yüzde 57.1'i "vergiler arttı" cevabını vermiş.
"Geçen yıl faizlerdeki düşüş işlerinize yansıdı mı?" sorusuna ankete katılanların yüzde 55.1'i "hayır" demiş.
"2004 yılında enflasyondaki düşüş işlerinize yansıdı mı?" sorusunu da denekler, yüzde 67.5 "hayır" demişler.
"İşlerinizi yürütürken hangi engellerle karşılaşıyorsunuz" sorusunu deneklerin yüzde 51.7'si "finansman" sorunu cevabını vermiş.
Tüccarlarımız bu ankete göre büyüme ve enflasyon rakamlarına inanmadıklarını, finansman problemlerinin olduğunu, vergilerin arttığını, satış yapamadıklarını, yani cirolarının azaldığını, tüketimin daraldığını ifade etmişler.
Bu anket çalışması Türkiye'nin başkenti Ankara'nın merkezinde yapılmış, yani biraz daha muhitlere kayarsanız bu sonuçların çok daha vahim olacağı kesin.
Örneğin, tarımla uğraşan bir ilimizde bu anket yapılsa büyümenin olduğuna inanmayanlar, tasarruf yapamayanlar, enflasyon rakamlarına inanmayanlar, vergiler arttı diyenler, faizin düşüşünün işlerine yansımadığını söyleyenler, finansman sorunu olduğunu söyleyenler? eminim ki yüzde 100 olacaktır.
Peki Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi, ülkenin gerçeklerini ve bu noktaya geleceğini yıllarca ifade etmeye çalışan Prof. Dr. Haydar Baş Bey ne diyordu, çözüm olarak neler öneriyordu?
Sayın Baş, IMF politikalarıyla bu ülkenin ekonomisi düzelmez diyordu.
Sayın Baş, hazırladığı 1 kentrilyon liralık kaynak paketiyle borçları kapatıp, IMF ve diğer yabancı kan emicilere geriye dön marş marş diyeceğiz diyordu.
Sayın Baş, 1,5-2 yıldır deflasyon sürecindeyiz diyordu.
Sayın Baş, gerçek enflasyon her gün kullandığımız tüketim mallarında yüzde 40'lar seviyesinde diyordu.
Sayın Baş, senyoraj hakkımızı kullanmamız gerek, emisyonu GSMH/3 oranında arttırmamız gerek, piyasayı, maliyetleri arttıran ve bizleri dışarı daha bağımlı hale getiren faizli döviz ve kredilerden kurtarmamız gerek diyordu.
Sayın Baş, tüketiciden vergi almamak, üreticiden de makul seviyede vergi almak gerek diyordu.
Sayın Baş, tarım, sanayi, kısaca topyekün üretimimiz devlet tarafından desteklenmeli, tahditler kaldırılmalı, bütün üreticilere yurt içinde ve dış piyasada pazar imkanı sağlanmalıdır diyordu.
Sayın Baş, Sosyal Devlet Projeleri ile vatandaşın eli güçlendirilmeli ve daha rahat tüketim yapması sağlanmalı, böylece üretim de canlandırılmalı diyordu.
Sayın Baş projesi olan bütün vatandaşlarımızın önü açılmalı ve de devlet tarafından desteklenmeli diyordu.
Sayın Baş, devletin kurumları, özel kurumlarımız, madenlerimiz, topraklarımız yabancılara satılmamalı diyordu.
Sayın Baş, iktisadi bağımsızlık olmadan milli egemenliğimizi de kaybederiz, her şeyin başı iktisadi bağımsızlık diyordu.
Evet, zaman gösterdi ki Sayın Baş haklıymış. AB, ABD ve de IMF politikalarıyla işçimizin, memurumuzun, çiftçimizin, emeklimizin, tüccarımızın? geldiği durum ortada.
Bu arada şunu da ifade etmek gerek. Dün AB, IMF diyenler bugün Sayın Baş'ın projelerini çalma girişimlerindeler. Artık millet olarak bu oyunlara da gelmemeliyiz. Dün farklı bugün farklı diyenlere dikkat edelim ki tekrar tekrar yanılmayalım.
Projenin sahibi bellidir, bırakalım ve fırsat verelim ki, ülke ekonomisini şaha kaldıracak, bizi dışa bağımlılıktan kurtaracak bu orijinal çözümleri sahibi uygulasın. Artık ülkemizin oyunla, oyalanmayla kaybedeceği zaman yok.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- İsrail Gazze’de ateşkese kapıları kapattı / 20.03.2025
- Kıbrıs sürecinde düşmanlık ve müzakere aynı anda! / 04.04.2025
- Orta Doğu’da Trump’ın planı işliyor / 03.04.2025
- Tepki, demokrasinin zarar görmesinedir / 28.03.2025
- Din Allah’ın Kur’an’da anlattığı, Ehl-i Beyt’in yaşadığıdır / 27.03.2025
- Hakaret ve küfür, siyasetin dili olamaz / 26.03.2025
- İmamoğlu’nun tutuklanması ve demokrasi sınavı / 25.03.2025
- ‘Onlar Kur'an'ın müşahhas halidir’ / 22.03.2025
- Direnç kalktıkça, İsrail pervasızlaştı / 21.03.2025
- İsrail Gazze’de ateşkese kapıları kapattı / 20.03.2025