57. Hükümet doğru yanlış icraatlarıyla görev süresini tamamlama noktasına geldi. Halk, bu hükümetin kuruluşundan itibaren nice umutlar, beklentiler içersinde olduysa, hiç birine de ulaşamadı. En ciddi icraat olarak gösterilen IMF ile yapılan anlaşmaların, millete getirdiği ağır yükün rakamları ürkütücü.
IMF ile anlaşmanın imzalandığı 1999 Aralık ayından bu yana gelir düzeyi açısından açlık ve yoksulluk sınırı rekora ulaştı. 1999 Aralık ayında dört kişilik bir ailenin aç kalmamak için yapması gereken asgari gıda harcaması tutarı 122 milyon 952 bin liraydı. Aynı tarihte gıda harcamaları dışındaki giyim, sağlık gibi diğer zaruri harcamaları da ifade eden yoksulluk sınırı ise 373 milyon 714 bin lira düzeyindeydi. Tam bir yıl sonra yani Aralık 2000'de açlık sınırı 175 milyon 345 bin liraya, yoksulluk sınırı 532 milyon 964 bin liraya fırladı.
Ekim 2002 itibarıyla rakamlar açlık sınırı 352 milyon 682 bin liraya, yoksulluk sınırı ise 1 milyar 72 milyon lira oldu. Bu rakamlara göre, IMF ile yapılan anlaşmanın yapıldığı Aralık 1999'dan bu yana açlık ve yoksulluk sınırı 2.8 kat artmış durumdadır.
IMF, Türkiye'ye geldiğinden bu yana banknotlardaki sıfırlar da arttı. 1999 sonunda 10 milyon liralık banknotla tanışan Türkiye, 20 milyonlu banknot için de çok beklemedi. Yani, IMF'nin Türkiye'ye ayak basmasıyla paradaki sıfır sayısı da arttı. Bununla birlikte madeni para kullanımı da düştü.
Yardımına başvurduğu bütün ülkeleri batağa sürükleyen IMF'nin kurban listesinde, son kurban Arjantin'dir. Güney Kore, Endonezya, Tayland gibi Asya ülkeleri, Brezilya ve şimdi de Türkiye gibi kabarık bir liste mevcut.
Bir de IMF ile ilişkisine son veren ülkelerin kurtuluşları söz konusu. Malezya, IMF reçetelerine başvuran, ancak iki yılda aklı başına gelip IMF'yi başından kovan, ondan sonra düzlüğü görebilen ülkeler arasında. Rusya, Moldova gibi ülkelerde ne zaman "IMF'ye hayır" demeye başladı ise, o tarihten sonra enflasyonunu düşürmeyi başaran, büyüme hızını artıya çeviren ülkelerden oldu.
57. Hükümete "güle güle" demeye hazırlanan Türk halkı artık kriz yaşamak istemiyor. Parasının itibarını kurtarmak, emeğinin karşılığını görmek istiyor. Kimselere muhtaç olmadan dimdik ayakta, gelecek nesillerine emanet edeceği milli para, milli politika, milli gelirini teminat altına almak istiyor. Bu çekilen sıkıntıların sonunda bunu en çok Türk halkı hak etmiştir. Bugün bu şartların dışında olacak bir hükümete Türk halkının asla tahammülü olmayacaktır. En hayırlısı olması dileğiyle.
IMF ile anlaşmanın imzalandığı 1999 Aralık ayından bu yana gelir düzeyi açısından açlık ve yoksulluk sınırı rekora ulaştı. 1999 Aralık ayında dört kişilik bir ailenin aç kalmamak için yapması gereken asgari gıda harcaması tutarı 122 milyon 952 bin liraydı. Aynı tarihte gıda harcamaları dışındaki giyim, sağlık gibi diğer zaruri harcamaları da ifade eden yoksulluk sınırı ise 373 milyon 714 bin lira düzeyindeydi. Tam bir yıl sonra yani Aralık 2000'de açlık sınırı 175 milyon 345 bin liraya, yoksulluk sınırı 532 milyon 964 bin liraya fırladı.
Ekim 2002 itibarıyla rakamlar açlık sınırı 352 milyon 682 bin liraya, yoksulluk sınırı ise 1 milyar 72 milyon lira oldu. Bu rakamlara göre, IMF ile yapılan anlaşmanın yapıldığı Aralık 1999'dan bu yana açlık ve yoksulluk sınırı 2.8 kat artmış durumdadır.
IMF, Türkiye'ye geldiğinden bu yana banknotlardaki sıfırlar da arttı. 1999 sonunda 10 milyon liralık banknotla tanışan Türkiye, 20 milyonlu banknot için de çok beklemedi. Yani, IMF'nin Türkiye'ye ayak basmasıyla paradaki sıfır sayısı da arttı. Bununla birlikte madeni para kullanımı da düştü.
Yardımına başvurduğu bütün ülkeleri batağa sürükleyen IMF'nin kurban listesinde, son kurban Arjantin'dir. Güney Kore, Endonezya, Tayland gibi Asya ülkeleri, Brezilya ve şimdi de Türkiye gibi kabarık bir liste mevcut.
Bir de IMF ile ilişkisine son veren ülkelerin kurtuluşları söz konusu. Malezya, IMF reçetelerine başvuran, ancak iki yılda aklı başına gelip IMF'yi başından kovan, ondan sonra düzlüğü görebilen ülkeler arasında. Rusya, Moldova gibi ülkelerde ne zaman "IMF'ye hayır" demeye başladı ise, o tarihten sonra enflasyonunu düşürmeyi başaran, büyüme hızını artıya çeviren ülkelerden oldu.
57. Hükümete "güle güle" demeye hazırlanan Türk halkı artık kriz yaşamak istemiyor. Parasının itibarını kurtarmak, emeğinin karşılığını görmek istiyor. Kimselere muhtaç olmadan dimdik ayakta, gelecek nesillerine emanet edeceği milli para, milli politika, milli gelirini teminat altına almak istiyor. Bu çekilen sıkıntıların sonunda bunu en çok Türk halkı hak etmiştir. Bugün bu şartların dışında olacak bir hükümete Türk halkının asla tahammülü olmayacaktır. En hayırlısı olması dileğiyle.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002