1948'te İsrail Devleti'nin kuruluşundan bu yana, ABD, Ortadoğu'da İsrail endeksli bir politika takip etmiştir. Elli küsür yıldır devamlı bir yayılmacılık politikası izleyen İsrail, bu süre zarfında en yakın müttefiki ABD'den en büyük yardımı görmüştü. 6 Ekim 1973'te aniden başlayan Arap saldırısında bir hayli zor duruma düşen İsrail'in yardımına ABD yetişmiş, Amerikan Hava Kuvvetleri'nin nakliye uçaklarıyla İsrail'e ağır silahlar ve cephane sevk edilmişti.
Bu, ABD'nin Körfez Savaşı'ndan sonraki en yoğun sevkıyatı idi. Sabra ve Şatilla katliamlarının sorumlusu Şaron, savaş suçlusu olarak yargılanması gerekirken, bugün Filistin'de öldürdüğü binlerce insanın hesabını vermesi gerekirken; halen dünyaya meydan okuyarak aynı yolda ilerlemektedir.
ABD, şimdi Irak'ın "kötü adamı" Saddam yüzünden Irak'a bomba yağdırmaya hazırlanırken, Şaron'u da bir taraftan destekleyerek, işbirliği yapmaktadır.
Rus mezalimiyle inleyen Çeçen halkının görüntülerinin dünya medyasında arka arkaya yayınlandığı günlerde ABD'nin konuya getirdiği yorum, oldukça dikkat çekici.
Dünyanın süper gücüne göre, "Çeçenistan, Rusya'nın iç meselesidir." ABD'li askerî uzmanlar, o tarihlerde Rusya'ya, Çeçen direnişinin kırılmasında teknik yardım ve askerî teçhizat da sağlamışlardı. Çeçen halkının var olma mücadelesini, "İslamî radikalizm" olarak telakki eden ABD'nin Eski Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı H. Kissinger, henüz 1992'de, "İslamî radikalizmin ABD ve Rus çıkarlarına aykırı olduğunu ve bu konuda Washington'un Moskova ile işbirliği yapabileceğini" söylüyordu.
Bosna ve Kosova katliamlarına seyirci kalmak ve müdahale kararında ağır davranmakla ABD, kabul etmek gerekir ki, bölgede ölen insanların hayatlarından sorumlu durumundadır.
Dünyada atom bombası kullanan ilk ve tek ülke olarak da ABD tarihe geçmiştir.
Yakın zamanda açıklanan, II. Dünya Savaşı'na ait 'gizli kulak belgeleri'ne göre Japonya, atom bombasının atılmasından iki ay önce teslim olduğunu ABD makamlarına bildirmişti. Ancak bu açıklama hiç dikkate alınmadı ve Hiroşima ve Nagazaki bombalandı. Netice de, 200 binden fazla insanın ölümü idi. Eski ABD Başkanı G. Bush'a göre ise, "ABD, hiçbir zaman Hiroşima ve Nagazaki için özür dilemeyecektir."
Bugüne gelindiğinde, Irak'a bir müdahale hazırlığı sürdüren ABD'nin, gözü yine hiçbir şey görmez bir haldedir. Silah denetçilerini de defalarca ülkesine davet eden Saddam, asla aklanamayacaktır. Biyolojik silah deposu olarak gösterilen yerleri basına açıp gösteren Irak yönetimi savaş istemezken, ABD, ortada bir sebep kalmasa bile bu müdahaleyi yapacağını açıklamıştır. ABD, binlerce masum insanın ölümüne tekrar sebep olacaktır.
Dünya kamuoyu bu hareketi önlemede acizdir. ABD, bu hareketle kanlı geçmişine yeni bir sayfa ekleyecektir.
Bu, ABD'nin Körfez Savaşı'ndan sonraki en yoğun sevkıyatı idi. Sabra ve Şatilla katliamlarının sorumlusu Şaron, savaş suçlusu olarak yargılanması gerekirken, bugün Filistin'de öldürdüğü binlerce insanın hesabını vermesi gerekirken; halen dünyaya meydan okuyarak aynı yolda ilerlemektedir.
ABD, şimdi Irak'ın "kötü adamı" Saddam yüzünden Irak'a bomba yağdırmaya hazırlanırken, Şaron'u da bir taraftan destekleyerek, işbirliği yapmaktadır.
Rus mezalimiyle inleyen Çeçen halkının görüntülerinin dünya medyasında arka arkaya yayınlandığı günlerde ABD'nin konuya getirdiği yorum, oldukça dikkat çekici.
Dünyanın süper gücüne göre, "Çeçenistan, Rusya'nın iç meselesidir." ABD'li askerî uzmanlar, o tarihlerde Rusya'ya, Çeçen direnişinin kırılmasında teknik yardım ve askerî teçhizat da sağlamışlardı. Çeçen halkının var olma mücadelesini, "İslamî radikalizm" olarak telakki eden ABD'nin Eski Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı H. Kissinger, henüz 1992'de, "İslamî radikalizmin ABD ve Rus çıkarlarına aykırı olduğunu ve bu konuda Washington'un Moskova ile işbirliği yapabileceğini" söylüyordu.
Bosna ve Kosova katliamlarına seyirci kalmak ve müdahale kararında ağır davranmakla ABD, kabul etmek gerekir ki, bölgede ölen insanların hayatlarından sorumlu durumundadır.
Dünyada atom bombası kullanan ilk ve tek ülke olarak da ABD tarihe geçmiştir.
Yakın zamanda açıklanan, II. Dünya Savaşı'na ait 'gizli kulak belgeleri'ne göre Japonya, atom bombasının atılmasından iki ay önce teslim olduğunu ABD makamlarına bildirmişti. Ancak bu açıklama hiç dikkate alınmadı ve Hiroşima ve Nagazaki bombalandı. Netice de, 200 binden fazla insanın ölümü idi. Eski ABD Başkanı G. Bush'a göre ise, "ABD, hiçbir zaman Hiroşima ve Nagazaki için özür dilemeyecektir."
Bugüne gelindiğinde, Irak'a bir müdahale hazırlığı sürdüren ABD'nin, gözü yine hiçbir şey görmez bir haldedir. Silah denetçilerini de defalarca ülkesine davet eden Saddam, asla aklanamayacaktır. Biyolojik silah deposu olarak gösterilen yerleri basına açıp gösteren Irak yönetimi savaş istemezken, ABD, ortada bir sebep kalmasa bile bu müdahaleyi yapacağını açıklamıştır. ABD, binlerce masum insanın ölümüne tekrar sebep olacaktır.
Dünya kamuoyu bu hareketi önlemede acizdir. ABD, bu hareketle kanlı geçmişine yeni bir sayfa ekleyecektir.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002