Toplumların geleceklerini, umutlarını ve yarınlarını teslim ettikleri genç nüfusun yetişmesinin önem ve hassasiyeti muhakkaktır. Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz gençlerimizin aile, çevre ve sosyal hayatlarını bu gayeye hizmet edebilecek vasıflarla donanmış olması, millet ve aile bağlamında arzu edilen bir durumdur elbette.
Buradan hareketle, çocuklarımızın ve gençlerimizin içerisinde bulundukları okul ortamlarının önemi de çok büyüktür. Ülkemizde, pek çok sahada olduğu gibi bu sahada da büyük bir boşluğun oluşması aileleri ve yetkilileri harekete geçirmiş durumdadır.
Bütün Anadolu sathındaki misyonerlik faaliyetleri hız kazanmışken, bu faaliyetlerin okul çevrelerinde yoğunlaşması üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı harekete geçti. Okul çevrelerinde misyonerlik faaliyetlerinin yürütüldüğünü duyduklarını belirten Ankara Milli Eğitim Müdür Vekili, sorunun çözümü konusunda kamu kurum ve kuruluşlarıyla da işbirliği yaparak önlem alacaklarını söylüyor. Öğrenciler arasında çeteleşmenin ve gruplaşmaların da yaygınlaşmaya başladığı ifade edilirken, özellikle lise öğrencilerinin gelişim çağında olmalarından kaynaklanan çeşitli sorunlar yaşadıklarını, ekonomik sıkıntıların bu sorunları daha da ağırlaştırdığının da altı çiziliyor.
Misyoner faaliyetlerinin gençlerimiz üzerinde yoğunluk kazanması elbette tesadüfi bir gelişme değildir. Zira, milletlerin geleceklerinin emanet edildiği genç nüfus, milletlerin ayakta kalmalarını sağlayacak bir teminattır.
Özellikle dar gelirli aile çocuklarını hedef alan misyonerlerin, yaşam koşullarının rahatlatılması vaadi ve telkiniyle bu çocukları ve gençleri ağlarına düşürmeleri resmi kurumlarında harekete geçmeleri ile önlenebilecektir. Aksi taktirde, kendi tarihinden, benliğinden örf, adet ve dininden koparılan bu gençlerin bir adım ötesinde milliyetlerini ve vatanlarını inkar etmeleri de kaçınılmaz bir netice olacaktır.
Bugün Macarlar olarak bildiğimiz milletin Türk boylarından olmaları, Hıristiyanlaştıktan sonra Türklüklerini de kaybetmeleri, neticede Türk milletiyle hiç bir ilgisi bulunmayan bir Macar milletinin tezahür etmesi bu türden bir neticedir.
Misyoner ağına düşmüş pek çok insanımızın 'vatan karnımın doyduğu yerdir', 'bayrak bir parça bezdir' diyebilecek kadar mukaddesatından uzaklaşması boşuna değildir.
Bu akıbetten çocuklarımızı, gençlerimizi korumak zorundayız. Aksi taktirde Türk milletinin, emanetine sahip çıkacak bir ferdi bile kalmaz.
Buradan hareketle, çocuklarımızın ve gençlerimizin içerisinde bulundukları okul ortamlarının önemi de çok büyüktür. Ülkemizde, pek çok sahada olduğu gibi bu sahada da büyük bir boşluğun oluşması aileleri ve yetkilileri harekete geçirmiş durumdadır.
Bütün Anadolu sathındaki misyonerlik faaliyetleri hız kazanmışken, bu faaliyetlerin okul çevrelerinde yoğunlaşması üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı harekete geçti. Okul çevrelerinde misyonerlik faaliyetlerinin yürütüldüğünü duyduklarını belirten Ankara Milli Eğitim Müdür Vekili, sorunun çözümü konusunda kamu kurum ve kuruluşlarıyla da işbirliği yaparak önlem alacaklarını söylüyor. Öğrenciler arasında çeteleşmenin ve gruplaşmaların da yaygınlaşmaya başladığı ifade edilirken, özellikle lise öğrencilerinin gelişim çağında olmalarından kaynaklanan çeşitli sorunlar yaşadıklarını, ekonomik sıkıntıların bu sorunları daha da ağırlaştırdığının da altı çiziliyor.
Misyoner faaliyetlerinin gençlerimiz üzerinde yoğunluk kazanması elbette tesadüfi bir gelişme değildir. Zira, milletlerin geleceklerinin emanet edildiği genç nüfus, milletlerin ayakta kalmalarını sağlayacak bir teminattır.
Özellikle dar gelirli aile çocuklarını hedef alan misyonerlerin, yaşam koşullarının rahatlatılması vaadi ve telkiniyle bu çocukları ve gençleri ağlarına düşürmeleri resmi kurumlarında harekete geçmeleri ile önlenebilecektir. Aksi taktirde, kendi tarihinden, benliğinden örf, adet ve dininden koparılan bu gençlerin bir adım ötesinde milliyetlerini ve vatanlarını inkar etmeleri de kaçınılmaz bir netice olacaktır.
Bugün Macarlar olarak bildiğimiz milletin Türk boylarından olmaları, Hıristiyanlaştıktan sonra Türklüklerini de kaybetmeleri, neticede Türk milletiyle hiç bir ilgisi bulunmayan bir Macar milletinin tezahür etmesi bu türden bir neticedir.
Misyoner ağına düşmüş pek çok insanımızın 'vatan karnımın doyduğu yerdir', 'bayrak bir parça bezdir' diyebilecek kadar mukaddesatından uzaklaşması boşuna değildir.
Bu akıbetten çocuklarımızı, gençlerimizi korumak zorundayız. Aksi taktirde Türk milletinin, emanetine sahip çıkacak bir ferdi bile kalmaz.
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002