3 Ekim'e sayılı günler kaldı. Müzakereler başlayacak. Müzakere kelimesi sizi yanıltmasın, AB ile müzakereler başlayacak ama hiçbir şey müzakere edilmeyecek. Bu ifadeyi okuyup hemen bana kızmayın, "bir müzakere yok" ifadesi benim değil, baş müzakereci ekonomiden sorumlu devlet bakanı Ali Babacan'a ait.Bakın Sayın Babacan Temmuz ayında ulusal bir gazetede yayımlanan röportajında neler söylemiş. -"Aslında müzakere dediğimiz konu içerikle ilgili değil. Müktesebat neyse Türkiye er geç uyacak. O anlamda bir müzakere yok. "Avrupa bu işi böyle yapıyor ama ben farklı yapmak istiyorum" diye bir şey yok. Çünkü bunu baştan, bu işe girerken kabul ettik. Müzakereler daha çok işin zamanlaması konusunda. Yani diyelim Türkiye enerji sisteminin Avrupa'ya entegre olması ne kadar zaman alır, ne kadar süreye ihtiyacımız olur, bunları müzakere edeceğiz." -"Süre için olabilir. "3 yıldan önce yapamayız" deriz, onlar "yaparsınız" der. Ama "bunu yapmayız, az yaparız" gibi bir şey söz konusu değil. "Türkiye'nin özel koşulları var" filan diyemeyiz."-"Müzakerelerin açılması için 25 ülkenin evet demesi gerekiyor. Aynı şekilde müzakerelerin kapanması için de bir oylama yapılacak ve 25 üyenin oyu aranacak. 35 başlığın her biri için geçerli bu..."Sayın Babacan'ın açıklamalarından da anlaşılacağı gibi müzakere süreci AB'nin Türkiye'ye verdiği ev ödevlerini kontrol edip not vermesiyle geçecek ve Türkiye herhangi bir ödevi yapmam diyemeyecektir. Her şeye rağmen Türkiye bir ödevde başarısız olursa veya geciktirirse kırk not alacak ve müzakerelerin süresiz olarak askıya alınması gibi olumsuz sonuçlara katlanmak zorunda kalacaktır. Bu müzakere süreci akıl ve mantık sınırlarını zorlayan bir mahiyette devam edecek ve Türkiye AB'nin istediği bütün şartları yerine getirip birisini yerine getirmese dahi müzakereler askıya alınabilecektir. Türkiye AB'nin her istediğine "evet" dese de tam üyelik garanti değildir. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda son sözün AB vatandaşlarına ait olduğunu Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac şöyle ortaya koyuyor; "Türkiye ile müzakerelere başlayacağız ve 10 yılda mı, 20 yılda mı Avrupa ölçülerine erişecekler, göreceğiz. Ama eğer başarırlarsa da, Türkiye'nin AB üyeliği hakkındaki son söz yine Fransız halkının olacak." Müzakere çerçeve belgesinde belirtilen "Tüm Kopenhag kriterleri ele alındığında, Türkiye üyelik yükümlülüklerinin tümünü tam olarak üstlenmek durumunda değilse, mümkün olan en güçlü şekilde Avrupa yapılarına bağlı kalması sağlanacak" ifadesi Türkiye'ye önerilen imtiyazlı ortaklık statüsünü güçlendiriyor. AKP, müzakerelerin tam üyelikle sonuçlanmayacağını baştan beri bilmektedir. Hükümet, bu imtiyazlı ortaklığa razı olduğunu, serbest dolaşım engellenmesi ve maddi yardımların yapılmaması gibi kısıtlamaları kabul etmekle ortaya koymuştur. Başlayacak olan müzakere sürecinde, hükümetin çoktan içine sindirdiği imtiyazlı ortaklık, yalan ve yanlış bir şekilde Türk milletine anlatılacak ve AB'ye köle olmak anlamına gelen imtiyazlı ortaklığa Türk milleti bu şekilde razı edilecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024