Önceki haftasonu Samanaltı'ndaki "Pazar Sohbeti"nden "Papa VI. Paul'un dinlerarası diyalog misyonu"nu pompalayan pişkin bir diyalogcu, "Efendim, bana namazında-niyazında bir Müslüman'ın Hıristiyanlığa geçtiğini göstersinler, ben bu diyalog işinden vazgeçeceğim" diye keyif bağışlamıştı. Ben de, Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Bilal Eser'in içi kavrularak belirttiği 40 bini aşkın Hıristiyanlaştırılan gençlerimizden örnekler vermekten ziyade, ola ki diyalogcu pişkinler ve aymazlar ayıkır ümidiyle "nurculuktan papazlığa ve baş papazlığa geçenlerden misaller" sundum, sunmaya devam edeceğim? Gören göz için misal çoook.
Nurculuktan baş papazlığa geçiş yapanlardan biri, kendisi gibi 17 bini aşkın "dinlerarası diyalog misyonu"nu üstlenmiş "gizli-açık pastör ve papaz kimliği"nde "nurcu-Hıristiyan gönüllü görevli"den bahsediyor.
Gıpta edilecek hizmet!
Bu sebeple, ister istemez milletimizin aklını "Bu ne biçim hizmet, bu ne biçim diyalog ki, parmağını kaptıran papaz olup çıkıyor; bu ne biçim himmet ki, sohbetlerine-muhabbetlerine yolları düşen insan pastör, baş pastör olup çıkıyor!?" soruları kemiriyor.
Bir taraftan "Papa VI. Paul'un başlattığı dinlerarası diyalog ile Hıristiyanlaştırma furyası" yaşanırken; öte taraftan oralara yolları düşenler, "perde arkasındaki vahim gerçekler"i fark edince tekrar kendi ifadeleriyle "milletimizin dinine", İslam'a dönüş yapıyorlar. Nitekim 1987'de İzmir'deki bir diyalog seansının akabinde Hıristiyan olan ve baş papazlığa kadar uzanan Tarsus Uluslararası Protestan Kilisesi Başpapazı İlker Çınar ve papaz yardımcısı Sinan Yorulmaz, BTP'nin Ankara Tandoğan'daki "Kıbrıs vatandır" mitinginde "Milletimizin dinine yeniden dönüş yapmanın ve Bağımsız Türkiye saflarına katılmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz" diye haykırdılar.
"Efendim, bana namazında-niyazında bir Müslüman'ın Hıristiyanlığa geçtiğini göstersinler, ben bu diyalog işinden vazgeçeceğim" diye keyif bağışlayan pişkin diyalogcu, al sana Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçtikten sonra tekrar "milletimizin dini"ne dönüş yapan iki papaz daha!..
Bu arada eski papaz yardımcısı Sinan Yorulmaz'dan, Hıristiyanlığa geçtiği günlerde, dini bütün bir Müslüman olan muhterem babasının nasıl kahrından öldüğünü ve bu acıyla Hakk'a rihlet ettiğini dinleyip ağlayın!.. Neslimize, artık bu acı akıbetleri yaşatmayın ey diyalogcu pişkinler ve aymazlar!
İmdi ne dersiniz ey diyalogcu pişkinler ve aymazlar, bu işlerden hangisi gıpta veya hased edilecek hizmet ve gayret!?
Birinde Müslüman evladımız papaz oluyor, diğerinde papaz tekrar milletimizin dinine döndürülüyor? Birinde insanlar küfür ve şirke batıyor, diğerinde küfürden ve şirkten İslam'a ve imana döndürülüyor? Hangisi gıpta veya hased edilecek hizmet!?
Al sana bir nurcu
papaz daha!
Hala ayıkmadıysanız; alın size bir tane daha "eski nurcu başpapaz" hikayesi? Tempo'dan aynen aktarıyorum:
"Türk Dünyası Ankara Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz: Ateistti, nurcu oldu şimdi başpastör? AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un akrabası olan Yavuz Kapusuz, gençliğinde ateistmiş. Üniversite ile birlikte Nur Cemaati'ne girmiş, ardından da başka bir gruba. Yıllar sonra Hıristiyanlığı seçmiş. Bugünse başpastör? Türk Dünyası Ankara Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz'un hikâyesi ise artık son yıllarda dindar Müslümanların bile Hıristiyanlık dinini seçebildiğini ortaya koyuyor. Gençlik yıllarında ateist olan Yavuz Kapusuz, üniversiteye başlamasıyla birlikte Fethullah Gülen Cemaati'yle tanıştı. Bir süre bu cemaatin içinde kaldıktan sonra, başka bir tarikata bağlandı. Daha sonra kendi kendine Hıristiyanlığı benimseyen Kapusuz, zamanla Kilise'nin hizmetine girerek başpastörlüğe kadar yükseldi. İmar planına aykırı olduğu için mevcut kilisede faaliyet göstermelerinde sorunlar yaşadıklarını, yeni kilise için arsa tahsisi ve izin alınması için İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun devreye girmesine rağmen sorunun halen çözülmediğini belirten Kapusuz, "AB'ye gitsek kazanırız ama o zaman bize vatan haini derler" diyor. Kapusuz, Hıristiyanlığa geçişini şu sözlerle anlatıyor: "Üniversiteye başladığım yıllarda Nur Cemaati ile tanıştım. Ankara Üniversitesi Kırıkkale Kampusu'nda okula başladım 1990'da. Bu cemaatin mensupları gerçekten hoşgörülü insanlar, saygı gösteren insanlar. Onlar gibi düşünmeseniz bile size saygı gösteriyorlar. Sıkıntılı zamanlarımda da gerçekten büyük desteklerini gördüm, yardım ettiler. Ateist olduğumu bildikleri halde saygı gösteriyorlardı ve bundan etkilendim. Onların yurdunda kalmak istediğimde 'Buyurun, kapımız herkese açık' dediler ve aldılar. Bu tutumları beni çok etkilemişti, halen de değer veriyorum o cemaatin üyelerine" (Tempo dergisi, 21-28 Mart 2005 sayısı).
Kızına ağlayan profesör!
Bir başka olayı da Ankara Kulisi'nde kalem oynatan değerli gazeteciler Mustafa Kurdaş-Mustafa Yılmaz'dan aynen nakledelim:
"Profesörün sıkıntısı yüzüne yansımıştı. Diğer profesör arkadaşına "Bir gün kızımın karşıma geçip Baba ben Hıristiyan oldum diyeceği 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi" dedi. Üstelik kızı İmam Hatip mezunuydu. Profesör arkadaşından kızıyla konuşup ikna etmesini istedi. Kıza ilk soru "Neden Hıristiyan olduğu" sorusuydu. Kızın cevabı, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü söylemiyle birebir örtüşüyordu: Kızcağız tıpkı diyalogcular gibi; "Hristiyanlar da cennete girecek diyen sizsiniz. Lailahe İllallah diyen herkesin mutlaka cennete gireceğini söylüyorsunuz" dedikten sonra "O zaman niye Hıristiyan olmayayım. Hıristiyanlık, İslam'a göre çok daha kolay bir din. Başörtüsü mecburiyeti yok, 5 vakit Namaz zorunluluğu yok, Haftada bir kiliseye gitmek yeterli. Sonunda cennete gireceksem neden kolay olanını tercih etmeyeyim".
Bu diyalog işinin gelip dayandığı noktayı görebiliyor musunuz ey diyalogcu aymaz ve pişkinler!?
Sözünüzde samimi iseniz, Samanaltı'ndaki Pazar Sohbeti'nizde ilan ettiğiniz üzere "bu diyalog işinden vazgeçtiğiniz"i açıklamanızı bekliyorum ey pişkin diyalogcu.
Nurculuktan baş papazlığa geçiş yapanlardan biri, kendisi gibi 17 bini aşkın "dinlerarası diyalog misyonu"nu üstlenmiş "gizli-açık pastör ve papaz kimliği"nde "nurcu-Hıristiyan gönüllü görevli"den bahsediyor.
Gıpta edilecek hizmet!
Bu sebeple, ister istemez milletimizin aklını "Bu ne biçim hizmet, bu ne biçim diyalog ki, parmağını kaptıran papaz olup çıkıyor; bu ne biçim himmet ki, sohbetlerine-muhabbetlerine yolları düşen insan pastör, baş pastör olup çıkıyor!?" soruları kemiriyor.
Bir taraftan "Papa VI. Paul'un başlattığı dinlerarası diyalog ile Hıristiyanlaştırma furyası" yaşanırken; öte taraftan oralara yolları düşenler, "perde arkasındaki vahim gerçekler"i fark edince tekrar kendi ifadeleriyle "milletimizin dinine", İslam'a dönüş yapıyorlar. Nitekim 1987'de İzmir'deki bir diyalog seansının akabinde Hıristiyan olan ve baş papazlığa kadar uzanan Tarsus Uluslararası Protestan Kilisesi Başpapazı İlker Çınar ve papaz yardımcısı Sinan Yorulmaz, BTP'nin Ankara Tandoğan'daki "Kıbrıs vatandır" mitinginde "Milletimizin dinine yeniden dönüş yapmanın ve Bağımsız Türkiye saflarına katılmanın bahtiyarlığını yaşıyoruz" diye haykırdılar.
"Efendim, bana namazında-niyazında bir Müslüman'ın Hıristiyanlığa geçtiğini göstersinler, ben bu diyalog işinden vazgeçeceğim" diye keyif bağışlayan pişkin diyalogcu, al sana Müslümanlıktan Hıristiyanlığa geçtikten sonra tekrar "milletimizin dini"ne dönüş yapan iki papaz daha!..
Bu arada eski papaz yardımcısı Sinan Yorulmaz'dan, Hıristiyanlığa geçtiği günlerde, dini bütün bir Müslüman olan muhterem babasının nasıl kahrından öldüğünü ve bu acıyla Hakk'a rihlet ettiğini dinleyip ağlayın!.. Neslimize, artık bu acı akıbetleri yaşatmayın ey diyalogcu pişkinler ve aymazlar!
İmdi ne dersiniz ey diyalogcu pişkinler ve aymazlar, bu işlerden hangisi gıpta veya hased edilecek hizmet ve gayret!?
Birinde Müslüman evladımız papaz oluyor, diğerinde papaz tekrar milletimizin dinine döndürülüyor? Birinde insanlar küfür ve şirke batıyor, diğerinde küfürden ve şirkten İslam'a ve imana döndürülüyor? Hangisi gıpta veya hased edilecek hizmet!?
Al sana bir nurcu
papaz daha!
Hala ayıkmadıysanız; alın size bir tane daha "eski nurcu başpapaz" hikayesi? Tempo'dan aynen aktarıyorum:
"Türk Dünyası Ankara Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz: Ateistti, nurcu oldu şimdi başpastör? AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un akrabası olan Yavuz Kapusuz, gençliğinde ateistmiş. Üniversite ile birlikte Nur Cemaati'ne girmiş, ardından da başka bir gruba. Yıllar sonra Hıristiyanlığı seçmiş. Bugünse başpastör? Türk Dünyası Ankara Presbiteryen Kilisesi Başpastörü Yavuz Kapusuz'un hikâyesi ise artık son yıllarda dindar Müslümanların bile Hıristiyanlık dinini seçebildiğini ortaya koyuyor. Gençlik yıllarında ateist olan Yavuz Kapusuz, üniversiteye başlamasıyla birlikte Fethullah Gülen Cemaati'yle tanıştı. Bir süre bu cemaatin içinde kaldıktan sonra, başka bir tarikata bağlandı. Daha sonra kendi kendine Hıristiyanlığı benimseyen Kapusuz, zamanla Kilise'nin hizmetine girerek başpastörlüğe kadar yükseldi. İmar planına aykırı olduğu için mevcut kilisede faaliyet göstermelerinde sorunlar yaşadıklarını, yeni kilise için arsa tahsisi ve izin alınması için İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun devreye girmesine rağmen sorunun halen çözülmediğini belirten Kapusuz, "AB'ye gitsek kazanırız ama o zaman bize vatan haini derler" diyor. Kapusuz, Hıristiyanlığa geçişini şu sözlerle anlatıyor: "Üniversiteye başladığım yıllarda Nur Cemaati ile tanıştım. Ankara Üniversitesi Kırıkkale Kampusu'nda okula başladım 1990'da. Bu cemaatin mensupları gerçekten hoşgörülü insanlar, saygı gösteren insanlar. Onlar gibi düşünmeseniz bile size saygı gösteriyorlar. Sıkıntılı zamanlarımda da gerçekten büyük desteklerini gördüm, yardım ettiler. Ateist olduğumu bildikleri halde saygı gösteriyorlardı ve bundan etkilendim. Onların yurdunda kalmak istediğimde 'Buyurun, kapımız herkese açık' dediler ve aldılar. Bu tutumları beni çok etkilemişti, halen de değer veriyorum o cemaatin üyelerine" (Tempo dergisi, 21-28 Mart 2005 sayısı).
Kızına ağlayan profesör!
Bir başka olayı da Ankara Kulisi'nde kalem oynatan değerli gazeteciler Mustafa Kurdaş-Mustafa Yılmaz'dan aynen nakledelim:
"Profesörün sıkıntısı yüzüne yansımıştı. Diğer profesör arkadaşına "Bir gün kızımın karşıma geçip Baba ben Hıristiyan oldum diyeceği 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi" dedi. Üstelik kızı İmam Hatip mezunuydu. Profesör arkadaşından kızıyla konuşup ikna etmesini istedi. Kıza ilk soru "Neden Hıristiyan olduğu" sorusuydu. Kızın cevabı, Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü söylemiyle birebir örtüşüyordu: Kızcağız tıpkı diyalogcular gibi; "Hristiyanlar da cennete girecek diyen sizsiniz. Lailahe İllallah diyen herkesin mutlaka cennete gireceğini söylüyorsunuz" dedikten sonra "O zaman niye Hıristiyan olmayayım. Hıristiyanlık, İslam'a göre çok daha kolay bir din. Başörtüsü mecburiyeti yok, 5 vakit Namaz zorunluluğu yok, Haftada bir kiliseye gitmek yeterli. Sonunda cennete gireceksem neden kolay olanını tercih etmeyeyim".
Bu diyalog işinin gelip dayandığı noktayı görebiliyor musunuz ey diyalogcu aymaz ve pişkinler!?
Sözünüzde samimi iseniz, Samanaltı'ndaki Pazar Sohbeti'nizde ilan ettiğiniz üzere "bu diyalog işinden vazgeçtiğiniz"i açıklamanızı bekliyorum ey pişkin diyalogcu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019