IŞİD roketlerinin hedefi olan Kilis'te,
Tanklarımızın vurulduğu Gaziantep'te,
Bombaların patladığı İstanbul'da,
Kalbimizden defalarca vurulduğumuz Ankara'da,
9 bin yıldır ayakta kalan birkaç ayda harabeye dönen Diyarbakır Sur'da,
Suriye kentlerinden farkı kalmayan Nusaybin, Cizre, Silopi, Dargeçit'te,
Ulu Camii'de bomba patlayan Bursa'da,
Hezimet üstüne hezimet, iflas üstüne iflas yaşıyoruz.
İflas sadece içeride değil, dışarıda da yaşanıyor.
Suriye'yle, Mısır'la, Libya'yla, İran'la, Irak'la ve Rusya'yla ilişkilerde iflas yaşanıyor.
Ülkemizin itibarı ve saygınlığı da iflas etmiş durumda.
Burada saymakla bitiremeyeceğimiz iflasları milletimize yaşatan hükümet ne yapıyor?
Akıl sahibi herkesle dalga geçerek tarihin sayfaları arasında kalmış Kut'-ül Amare zaferiyle milleti avutmaya çalışıyor.
Üstelik yandaş kalemler 'Kut'-ül Amare neden unutturuldu' diye soruyor.
Aslında bu soruyu biz şöyle sormalıyız:
AKP cephesi önceki yıllarda hiç seslendirmediği Kut'-ül Amare'yi neden şimdi hatırladı?
Bununla amaç gerçekten bir zaferi mi hatırlatmak yoksa bazı konuların üzerini mi örtmek?
Eminim sizin de dikkatinizden kaçmamıştır, son günlerde sabah erken kalkan AKP'li üst düzey isimler, söyledikleri sözlerle farklı farklı tartışmaların fitilini ateşliyorlar.
Geçen hafta Meclis Başkanı Kahraman, dindar anayasa ve laiklik çıkışıyla bir tartışmanın fitilini yaktı.
Sonra erken seçim tartışmaları ortaya atıldı.
Beştepe boş durur mu, Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. Yılı töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, " 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum" diyerek yeni bir tartışmanın düğmesine bastı.
Her gün milletin önüne atılan suni tartışmaların neleri gizlediğine bakmak gerekiyor.
Bu puslu ortamda Türkiye, ABD'nin 10 bin askerle konuşlandığı Katar'la askeri işbirliğine imza attı.
Acaba bu işbirliği Katar'la mı yoksa ABD'yle mi? Bu soru çok önemli.
Yandaş kalemlere bakılırsa Türkiye'nin Ortadoğu'daki askeri varlığı daha da artacak.
Katar sadece bir başlangıç?
Suriye konusunda bildiğini okumaya devam eden hükümet, bu kapsamda atacağı adımları da bu suni tartışmaların ardına saklıyor.
Ve elbette İsrail?
Sözde de kalsa uzun süreli bir gerilimden sonra İsrail'le normalleşen ilişkileri, hocaları Erbakan'ın yaptığı gibi birkaç kapsamlı anlaşmayla taçlandırmak istiyor olabilir AKP hükümeti.
Suni tartışmalarla meşgul edilen muhalefet ve Kut-ül Amare zaferiyle havaya sokulan seçmenin gözünden bunlar gibi pek çok şey kaçırılacak sizin anlayacağınız.
Tanklarımızın vurulduğu Gaziantep'te,
Bombaların patladığı İstanbul'da,
Kalbimizden defalarca vurulduğumuz Ankara'da,
9 bin yıldır ayakta kalan birkaç ayda harabeye dönen Diyarbakır Sur'da,
Suriye kentlerinden farkı kalmayan Nusaybin, Cizre, Silopi, Dargeçit'te,
Ulu Camii'de bomba patlayan Bursa'da,
Hezimet üstüne hezimet, iflas üstüne iflas yaşıyoruz.
İflas sadece içeride değil, dışarıda da yaşanıyor.
Suriye'yle, Mısır'la, Libya'yla, İran'la, Irak'la ve Rusya'yla ilişkilerde iflas yaşanıyor.
Ülkemizin itibarı ve saygınlığı da iflas etmiş durumda.
Burada saymakla bitiremeyeceğimiz iflasları milletimize yaşatan hükümet ne yapıyor?
Akıl sahibi herkesle dalga geçerek tarihin sayfaları arasında kalmış Kut'-ül Amare zaferiyle milleti avutmaya çalışıyor.
Üstelik yandaş kalemler 'Kut'-ül Amare neden unutturuldu' diye soruyor.
Aslında bu soruyu biz şöyle sormalıyız:
AKP cephesi önceki yıllarda hiç seslendirmediği Kut'-ül Amare'yi neden şimdi hatırladı?
Bununla amaç gerçekten bir zaferi mi hatırlatmak yoksa bazı konuların üzerini mi örtmek?
Eminim sizin de dikkatinizden kaçmamıştır, son günlerde sabah erken kalkan AKP'li üst düzey isimler, söyledikleri sözlerle farklı farklı tartışmaların fitilini ateşliyorlar.
Geçen hafta Meclis Başkanı Kahraman, dindar anayasa ve laiklik çıkışıyla bir tartışmanın fitilini yaktı.
Sonra erken seçim tartışmaları ortaya atıldı.
Beştepe boş durur mu, Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. Yılı töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, " 1919 yılından başlatan bir tarih anlayışını reddediyorum" diyerek yeni bir tartışmanın düğmesine bastı.
Her gün milletin önüne atılan suni tartışmaların neleri gizlediğine bakmak gerekiyor.
Bu puslu ortamda Türkiye, ABD'nin 10 bin askerle konuşlandığı Katar'la askeri işbirliğine imza attı.
Acaba bu işbirliği Katar'la mı yoksa ABD'yle mi? Bu soru çok önemli.
Yandaş kalemlere bakılırsa Türkiye'nin Ortadoğu'daki askeri varlığı daha da artacak.
Katar sadece bir başlangıç?
Suriye konusunda bildiğini okumaya devam eden hükümet, bu kapsamda atacağı adımları da bu suni tartışmaların ardına saklıyor.
Ve elbette İsrail?
Sözde de kalsa uzun süreli bir gerilimden sonra İsrail'le normalleşen ilişkileri, hocaları Erbakan'ın yaptığı gibi birkaç kapsamlı anlaşmayla taçlandırmak istiyor olabilir AKP hükümeti.
Suni tartışmalarla meşgul edilen muhalefet ve Kut-ül Amare zaferiyle havaya sokulan seçmenin gözünden bunlar gibi pek çok şey kaçırılacak sizin anlayacağınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Bu Numan helak olur! / 14.10.2024
- Lübnan iç savaşa doğru itiliyor / 12.10.2024