AKP’nin 4. Olağan kongresine kulak veren millet, sukut-i hayale uğradı.
Başbakan R. T. Erdoğan’ın konuşmasını değerlendiren yandaş ve besleme medyanın köşe takımı bile, öyle zor durumda kaldılar ki, Erdoğan, şu konuda şöyle somut bir çözümden söz etti, filan dahi diyemediler.
Erdoğan’ın konuşmasında laf kalabalığı vardı.
Selam kalabalığı vardı.
Şiir, şair, türkü, şarkı kalabalığı vardı.
Şehir kalabalığı vardı.
Slogan ve kurusıkı hamaset vardı.
Çankaya talebi ve hırsı vardı.
İstismarın çeşnisi vardı…
AKP iktidarı sürecinde imanları, ölçüleri, Ehl-i Beyt sevdaları ve öğütleri üstüne Haçlı inancının şirk ve teslis artıkları boşaltılarak ifsada maruz bırakılan Türk milletinin Tevhid ve gönül medeniyetinin sultanları Ahmet Yesevi'den Hacı Bektaşı Veli, Hacı Bayramı Veli, Mevlana Celaleddin Rumi'ya kadar bilumum mana sultanlarının satır arası istismarı vardı.
Anadolu’muzun kapılarını Ehl-i Beyt ve Horasan erenlerinin nefesiyle açarak şirk ve haçlı kalıntılarını iman ve Tevhidle yoğurarak bizi “tek millet” yapan Sultan Alparslan ve Horasan erenlerinin, hakeza Haçlı seferlerine karşı iman mücadelesi veren Kılıçarslan'ın bile istismarı vardı.
Niye mi istismar?
Bu yüce sultan ve erenlerin tüm sevdaları, tüm ölçü ve hatıraları, AKP iktidarıyla BOP ortakçılığı ve işgaline, Haçlı’nın medeniyetler ittifakı mavalına, Kilise’nin dinlerarası diyalog fitnesine peşkeş çekildi, heba edildi, ifsada maruz bırakıldı, “tek millet” etnik bölünmeye ve federatif yapılanmaya sürükleniyor da ondan!
Müslümanlara karşı Haçlı’nın safında BOP hizmeti vereceksin; hayatını Haçlı’ya karşı iman mücadelesiyle geçiren Alparslan ve Kılıçarslan’dan dem vurup milleti avlayacaksın…
Böyle bir istismar herkesin kârı değil... İstismarın bu derece maharetlisini Hz. Peygamberin ikaz edip haber verdiği Deccallar bile beceremez!
Erdoğan’ın konuşmasında mezardakiler bile
vardı…
Lakin hayattakiler ve hayata dair bir şey yoktu.
Türk milletine dönük fındık kabuğunu dolduracak bir çözüm yoktu.
Anası ağlayan köylü yoktu.
Bağını-bahçesini, traktörünü haciz ve icralara kaptıran çiftçi yoktu.
Milyonlarca işsizler ordusu yoktu.
Üniversite kapılarından geri döndürülen milyonlarca Türk genci yoktu.
Vatan ve millet uğruna canlarını feda eden şehit ve gazilerimize dair –selam ve kuru hamaset dışında- hiçbir şey yoktu.
Boca batmış ekonomiye, stokları depolarda patlamış sanayiye, köylünün-çiftçinin artık karnını doyurmaması bir yana haciz ve icralara maruz bırakan tarıma, yap-boza dönen eğitime, güven vermeyen adalete, cana doymayan teröre, olmazsa olmaz milli birliğe-dirliğe, milli kimliğe dair dişe dokunur bir şey yoktu.
Erdoğan’ın konuşmasında Türkiye’nin belini kıran terör belasının çözümüne dair somut hiçbir cümle yoktu; ama Suriye’yi kana bulayan eli kanlı isyancıları “Amerikan ağzıyla” kahraman diye selamlamak vardı. Ki bunu ilk defa yapmıyor Erdoğan… Irak’ı işgal edip milyonlarca Müslüman’ı katleden Amerikan askerlerini de “kahraman” diye yad ederek onlara dua etmişti.
“Etnik milliyetçilik yapmayacağız” diyen Erdoğan, yeni Anayasa’yı, AB ve Amerikan taleplerine uygun “etnik eksenli federatif yapılanma”ya göre şekillendirmenin sancısını çekiyor.
“Dinsel milliyetçilik” yapmayacağını seslendiren Erdoğan, dinsel milliyetçilikten beter bir mikro “mezhep milliyetçiliği”ne soyunarak, Ehl-i Beyt sevdası ve Alevi inancına mensubiyeti yüzünden Suriye yönetimine işgalci Amerika’nın bile yapmadığını yapıyor, eli kanlı isyancı teröristleri demokratlık mavalıyla bağrına basıyor.
Erdoğan, musallaya getirilen cenazeler için namaz öncesi yapılan uygulama benzeri, kendi delegelerinden rızalık ve helallik istedi.
Ancak Erdoğan, bu helallik alma işini bir istismar enstantanesi olarak sergilemiş değil de, gerçekten mahşerdeki hesap endişesi ile yaptıysa; o zaman helallik alması gereken kesim, “bal tutanın parmağını yaladığı” kendi delegeleri değildir.
Erdoğan, anası ağlayan 70 milyondan helallik istemelidir. Civanlarını teröre kurban veren binlerce şehit ve gazi ailelerinden helallik istemelidir. Müflis AKP ekonomisi yüzünden hacze düşen, icraya uğrayan, işini-eşini kaybeden milyonlardan ve hatta intihar eden binlerden helallik istemelidir. Erdoğan’ın eş başkanlığını sürdürdüğü BOP ekseninde gerçekleştirilen işgaller ve devamı niteliğindeki Arap baharı yüzünde Afganistan’da, Irak’ta, Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Yemen’de, Suriye’de kanı akıtılan, namusu kirletilen, evi-barkı başlarına yıkılan milyonlarca Müslümandan helallik dilemelidir... Aksi halde bir helallik sadece tiyatrodur, istismardır.
Böylesi bir helallikte samimi olan bir Erdoğan, bir saniye dahi o koltukta oturamaz, ayakta duramaz!
Demem o ki, millet ve devlet meselesine dair hiçbir şey yoktu AKP kongresinde. Milletimiz kendisine gerçek bir çözüm adresi arasın… BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’a kulak vermemenin cezasını bunca ağır tecrübeden sonra tekrar yaşamasın!
Başbakan R. T. Erdoğan’ın konuşmasını değerlendiren yandaş ve besleme medyanın köşe takımı bile, öyle zor durumda kaldılar ki, Erdoğan, şu konuda şöyle somut bir çözümden söz etti, filan dahi diyemediler.
Erdoğan’ın konuşmasında laf kalabalığı vardı.
Selam kalabalığı vardı.
Şiir, şair, türkü, şarkı kalabalığı vardı.
Şehir kalabalığı vardı.
Slogan ve kurusıkı hamaset vardı.
Çankaya talebi ve hırsı vardı.
İstismarın çeşnisi vardı…
AKP iktidarı sürecinde imanları, ölçüleri, Ehl-i Beyt sevdaları ve öğütleri üstüne Haçlı inancının şirk ve teslis artıkları boşaltılarak ifsada maruz bırakılan Türk milletinin Tevhid ve gönül medeniyetinin sultanları Ahmet Yesevi'den Hacı Bektaşı Veli, Hacı Bayramı Veli, Mevlana Celaleddin Rumi'ya kadar bilumum mana sultanlarının satır arası istismarı vardı.
Anadolu’muzun kapılarını Ehl-i Beyt ve Horasan erenlerinin nefesiyle açarak şirk ve haçlı kalıntılarını iman ve Tevhidle yoğurarak bizi “tek millet” yapan Sultan Alparslan ve Horasan erenlerinin, hakeza Haçlı seferlerine karşı iman mücadelesi veren Kılıçarslan'ın bile istismarı vardı.
Niye mi istismar?
Bu yüce sultan ve erenlerin tüm sevdaları, tüm ölçü ve hatıraları, AKP iktidarıyla BOP ortakçılığı ve işgaline, Haçlı’nın medeniyetler ittifakı mavalına, Kilise’nin dinlerarası diyalog fitnesine peşkeş çekildi, heba edildi, ifsada maruz bırakıldı, “tek millet” etnik bölünmeye ve federatif yapılanmaya sürükleniyor da ondan!
Müslümanlara karşı Haçlı’nın safında BOP hizmeti vereceksin; hayatını Haçlı’ya karşı iman mücadelesiyle geçiren Alparslan ve Kılıçarslan’dan dem vurup milleti avlayacaksın…
Böyle bir istismar herkesin kârı değil... İstismarın bu derece maharetlisini Hz. Peygamberin ikaz edip haber verdiği Deccallar bile beceremez!
Erdoğan’ın konuşmasında mezardakiler bile
vardı…
Lakin hayattakiler ve hayata dair bir şey yoktu.
Türk milletine dönük fındık kabuğunu dolduracak bir çözüm yoktu.
Anası ağlayan köylü yoktu.
Bağını-bahçesini, traktörünü haciz ve icralara kaptıran çiftçi yoktu.
Milyonlarca işsizler ordusu yoktu.
Üniversite kapılarından geri döndürülen milyonlarca Türk genci yoktu.
Vatan ve millet uğruna canlarını feda eden şehit ve gazilerimize dair –selam ve kuru hamaset dışında- hiçbir şey yoktu.
Boca batmış ekonomiye, stokları depolarda patlamış sanayiye, köylünün-çiftçinin artık karnını doyurmaması bir yana haciz ve icralara maruz bırakan tarıma, yap-boza dönen eğitime, güven vermeyen adalete, cana doymayan teröre, olmazsa olmaz milli birliğe-dirliğe, milli kimliğe dair dişe dokunur bir şey yoktu.
Erdoğan’ın konuşmasında Türkiye’nin belini kıran terör belasının çözümüne dair somut hiçbir cümle yoktu; ama Suriye’yi kana bulayan eli kanlı isyancıları “Amerikan ağzıyla” kahraman diye selamlamak vardı. Ki bunu ilk defa yapmıyor Erdoğan… Irak’ı işgal edip milyonlarca Müslüman’ı katleden Amerikan askerlerini de “kahraman” diye yad ederek onlara dua etmişti.
“Etnik milliyetçilik yapmayacağız” diyen Erdoğan, yeni Anayasa’yı, AB ve Amerikan taleplerine uygun “etnik eksenli federatif yapılanma”ya göre şekillendirmenin sancısını çekiyor.
“Dinsel milliyetçilik” yapmayacağını seslendiren Erdoğan, dinsel milliyetçilikten beter bir mikro “mezhep milliyetçiliği”ne soyunarak, Ehl-i Beyt sevdası ve Alevi inancına mensubiyeti yüzünden Suriye yönetimine işgalci Amerika’nın bile yapmadığını yapıyor, eli kanlı isyancı teröristleri demokratlık mavalıyla bağrına basıyor.
Erdoğan, musallaya getirilen cenazeler için namaz öncesi yapılan uygulama benzeri, kendi delegelerinden rızalık ve helallik istedi.
Ancak Erdoğan, bu helallik alma işini bir istismar enstantanesi olarak sergilemiş değil de, gerçekten mahşerdeki hesap endişesi ile yaptıysa; o zaman helallik alması gereken kesim, “bal tutanın parmağını yaladığı” kendi delegeleri değildir.
Erdoğan, anası ağlayan 70 milyondan helallik istemelidir. Civanlarını teröre kurban veren binlerce şehit ve gazi ailelerinden helallik istemelidir. Müflis AKP ekonomisi yüzünden hacze düşen, icraya uğrayan, işini-eşini kaybeden milyonlardan ve hatta intihar eden binlerden helallik istemelidir. Erdoğan’ın eş başkanlığını sürdürdüğü BOP ekseninde gerçekleştirilen işgaller ve devamı niteliğindeki Arap baharı yüzünde Afganistan’da, Irak’ta, Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da, Yemen’de, Suriye’de kanı akıtılan, namusu kirletilen, evi-barkı başlarına yıkılan milyonlarca Müslümandan helallik dilemelidir... Aksi halde bir helallik sadece tiyatrodur, istismardır.
Böylesi bir helallikte samimi olan bir Erdoğan, bir saniye dahi o koltukta oturamaz, ayakta duramaz!
Demem o ki, millet ve devlet meselesine dair hiçbir şey yoktu AKP kongresinde. Milletimiz kendisine gerçek bir çözüm adresi arasın… BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’a kulak vermemenin cezasını bunca ağır tecrübeden sonra tekrar yaşamasın!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019