AKP, faili meçhul mü?

 Yok, yok değil. Başlığı reyting için attım. Yoksa biz, AKP'nin fiilini de, failini de, yüklemini de, tümlecini de, öznesini de çok iyi biliyoruz.
Anlatmak istediğim "faili meçhul" Sayın Davutoğlu'nun övündüğü, "biz, faili meçhulleri bitirdik" cümlesindeki faili meçhullerdir.
Bitirdiler mi? Biri hariç hepsini bitirdiler. Geçen hafta Antalya'da evine giderken bir arabaya zorla bindirilip sonra araçtan atılarak katledilen o bayanın katillerinden başka bütün katilleri yakaladılar.    
Yani 2015'in ilk 11 ayında hunharca katledilen 236 kadının katillerini yakaladılar. Faili meçhule bırakmadılar. Kadın demişken! İstikrarın sürdüğü ülkemizde 2015'in yine ilk 11 ayında ortaya çıkan rakamlara göre 120 kadın tecavüze uğradı. 157 kadın fuhşa zorlandı, 319 kadın yaralandı, 179 kadın taciz edildi. 
Bu utanç verici tablonun faillerinin hepsi yakalattı Sayın Davutoğlu. Yalnız küçücük bir ayrıntı var burada! Mesela Münevver Karabulut vahşetini hatırlıyorsunuz. Türkiye'nin gündemi oldu. Faili ilk günden belirlendi. Yakalanması 6 ay sürdü. Çünkü fail çok zengindi.
Kadıköy'de çiçekçilik yapan üniversite öğrencisine çarpıp, kaçan zengin çocuğunu da biliyorsunuz. Onun yakalanması da 3 ay sürdü. Ama her şeye rağmen failler yakalandı ve Sayın Davutoğlu'nun dediği gibi "faili meçhul kalmadı."
Haklı olarak soruyorsunuz! Muhsin Yazıcıoğlu'nun, Necip Hablemitoğlu'nun, Aselsan Mühendislerinin, Trabzon'da öldürülen papazın, Zirve yayınevi çalışanlarının, gazeteci denilen Maria'nın, Suruç ve Reyhanlı'da katledilen vatandaşlarımızın katilleri, Afyon'daki askeri birlikte meydana gelen patlamanın failleri, Fatih'te öldürülen Çeçen muhaliflerinin katilleri, İstanbul'da ki mafya hesaplaşmasının failleri, Ankara katliamının ve Tahir Elçi'yi katledenlerin kimler olduğu bilinmiyor.
Bunlar gibi 200'den fazla dosya var emniyetin elinde. Peki, bunlar faili meçhule girer mi? Bu soruyu Sayın Başbakan'a sorun. Ne de olsa 13 yıllık AKP döneminde faili meçhulleri bitirdik, iddiasında olan kendisidir.
* * *
Canlı bomba farkı
Bir ihbar geliyor; "İstanbul'daki ABD konsolosluğuna bombalı eylem yapılacak."
Emniyet ayakta. Kuşlar uçuyor ama insan ve benzeri canlılar yaklaşamıyor elçiliği. Devlet erkanından peş peşe açıklamalar ve "titiz" bir çalışma neticesinde 24 saat geçmeden eylemi planlayan kişi adıyla, boyuyla, yaşıyla, ne yiyip, içtiğiyle beraber tespit edilip, K. Maraş'ta yakalanıyor.
Ankara'da ise cumhuriyet tarihimizin en kanlı terör eylemi gerçekleştirilmiş, hükümet medyaya yasak koymuş ve üç, dört gün sonra parçalanan cesetlerden canlı bombaların isimleri belirlenmişti. 
Sayın Davutoğlu, Ankara'da böyle bir eylem yapılacak istihbaratının 20 gün önce kendilerine geldiğini de açıklamıştı. 
Eee niye yakalamadınız da 130 vatandaşımız katledildi, sorusunu sormayın. Çünkü Sayın Davutoğlu, "Türkiye'de bulunan canlı bombaların isim listesi elimizde, ancak eylem yapılmadıkça tutuklayamıyoruz" diyor. 
* * *
Özel bir haftaya girdik
Resmi adı 17-25 Aralık haftası. Halk arasındaki adını biliyorsunuz zaten. Vatandaş merak ediyor; Bu haftanın meşhurları artık vekil değil. Dokunulmazlıkları da bitti. Neden kimse davacı olmuyor, dava açmıyor?
Ortada 100 katrilyonluk bir iddia ve bu iddianın oluş şekli yani 'rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık' gibi suçlamalar vardı. Ne oldu bu suçlamalara? 
Haklarında birçok iddialar olan vekiller yargıda aklanma yerine, medyada, sandıkta aklanmayı tercih ettiler. Hedefler gösterdiler. Erdoğan bizzat bu süreci "ak"ladı; "Bana ihanet ettiler ve bunun bedelini ödüyorlar." 
Sonuç? Aklandılar da! "Millet nazarında "çalıyorlar ama namazda kılıyorlar" gibi mantık gelişti.
Evet, bu hafta o günleri hatırlıyoruz. Biz sadece hatırlıyoruz. Hiç unutmayanlarda var. Kim mi? "bana ihanetlerinin bedelini ödüyorlar" diyen Sayın Erdoğan ve kadrosu.
1 yıldır operasyonlar devam ediyor. Eee şimdi de 17-25 Aralık haftasında olduğumuza göre en iyi operasyon bu konuyla ilgili olandır, mantığıyla geçen sene bakan çocuklarına dokunan İstanbul Mali Şube Müdür Yardımcısı Yasin Topçu hakkında yakalama kararı çıkartıldı.
9 Aralık'ta ise aynı süreçle ilgili olarak Başkomiser Mehmet Akif Üner, dönemin Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanı Mehmet Yeşilkaya ve birçok emniyet görevlisi gözaltına alınmış, sonra serbest bırakılmışlardı. 
Zor bir süreç? Düşünsenize! 10 yıl boyunca bir terör örgütü ile beraber yürüyeceksin. Sonra "Ak" ile paraleli birbirinden "ak"layacaksın. Zor işleri, çok zor...