AKP hükümetine setr-i avret olmak kolay değil… Bu bakımdan Akitçilerin işi oldukça zor!
Bu hizmeti veren çok yandaş ve besleme mevkute var, kıran kırana rekabet yaşanıyor, bir.
AKP hükümetinin vahim icraatları, ayıpları ve avretleri bir değil ki… Hangi avretini setretsin Akitçiler, iki!?
Dolayısıyla Yedi Kocalı Hürmüz gibi başları dönüyor, akılları başlarından gidiyor. Şaşırıyorlar. Başlıyorlar sayıklamaya, başlıyorlar cami duvarını kirletmeye.
Bir de AKP’nin saniyesi saniyesine uymuyor… Sabah kalkıyorlar Amerikancı, öğle üzeri Avrupa Birlikçi, öğlen sonrası İsrail yanlısı, akşama doğru radikal İslamcı, alaca karanlıkta dinler arası diyalogcu, Vatikancı!
Böyle bir AKP’ye setr-i avret olmak elbette son derece zordur. O zaman bir gün Amerikancı, bir gün BOP’çu, bir gün dinerarası diyalogcu, takatınız yeterse bir vakit de radikal İslamcı olup çıkarsınız... Akitçilerin çok kimlikli ve yanar-döner ahvali bu!
Bir taraftan Kahrolsun Siyonizm diye manşetler savuracak, bu sloganlarla çarşaflı-şalvarlı insanları meydanlara süreceksiniz; diğer taraftan ise baştacı ettiğiniz AKP hükümeti ve hocasının İsrail ile yaptığı gizli anlaşmalara setr-i avret olmaya çalışacaksınız… Müslümanın yapacağı iş değil ki bu. Başaramazsınız, zorlanırsınız. Akitçiler bu yüzden bunalıyor!
Bir taraftan köşelere kondurduğunuz büyük büyük hocalar İslam kardeşliği üstüne ayetler-hadisler sıralayacak, İslam ümmetinin birliğinden dem vuracak. Diğer taraftan destekçisi olmaktan yüreğinizin çatladığı AKP hükümetinin BOP şefi ve ortakçısı Amerika’nın ve Haçlı dünyasının, İslam coğrafyasını katliam, kan ve gözyaşına boğan işgallerine AKP’nin hatırına setr-i avret olacaksınız, hikmet üreteceksiniz... Zerre kadar imanı olanın yapacağı iş değil ki bu. Akitçiler burada tekliyor!
Bir taraftan tiraj toparlamak için işgalci Amerikan askerlerinin Adana-İncirlikte bastığı camiyi, yaktığı Kur’anları manşetlere taşıyıp vaveyla kopartacaksınız… Öte taraftan AKP hükümetinin Amerikan eş başkanlığına setr-i avret olacak, Malatya-Kürecik, Gaziantep, Kahramanmaraş gibi 40’ı aşkın yörede işgalci Amerikan ve Haçlı ordularının konuşlandırılmasını Müslümanlara hazmettirmeye çabalayacaksınız… Kolay mı? Akitçiler işte buralarda yalpalıyor!
Bir yandan vatanını, bayrağını, devletini, Türk milletinin siviliyle-askeriyle tamamını ve Alevisiyle-Bektaşisiyle-Sünnisiyle-Caferisiyle tüm Müslümanları bağrına basan, canı gibi koruyup kollayan Prof. Dr. Haydar Baş beyi, olur olmaz vakitlerde sara nöbetine tutulmuş gibi Ergenekoncu, Amerikancı, derin devletin adamı, Rusya’nın adamı ilan edeceksiniz… Öte yandan on yıldan beri devletin derini de, sığı da baş tacı ettiğiniz AKP’nin elinde olacak, derin devlet dediğiniz ve kodese tıktığınız adamların “darbe halinde ilk önce içeri alınacaklar listesi”nin başında karşınıza Prof. Dr. Baş çıkacak. Aklınız başınızdan gider, küçük dilinizi yutarsınız… Hatta kustuklarınızı açıktan yalamamak ve derin Amerika’nın eş başkanlığını yürüten AKP’ye setr-i avret olmak için çaresizce çırpınır durursunuz… Akitçilerin çırpınışı böyle!
Nasibiniz yoksa, hakkı sahibine teslim etmek ve af dilemek kapısı kapalıysa; çaresizliğinizi telafi etmek için ne yapacaksınız?
Saldıracaksınız, güneşi balçıkla sıvamaya kalkışıp cambaza bak oyunu oynayacaksınız… Zerre kadar imanı ve iz’anı olan bu oyunu oynayamaz, oynamakta zorlanır.
Bu kolay bir iş değil… Bu sebeple Akitçilerin işi gerçekten zor!
Akitçilerin işi, AKP’nin Amerikancı vaziyetinden daha zor, daha beter!
AKP’nin günah galerisini ne Akit, ne de yandaş-besleme diğer mevkuteler setr-i avret edemeyince, tek yolları kalıyor bunların… Koyunlarında Yahudi cesaret madalyası, BOP hizmet nişanı, İngiliz Elizabeth şilti ve dinlerarası diyalog haçı taşıyan şefler ve lobilerinden aldıkları talimatla, Türk milletinin birliğini, İslam ümmetinin kardeşliğini ve insanlığın huzurunu temin etmeye çabalayan ve bu bağlamda Milli Ekonomi Modeli ile ulvî ideali projelendiren Prof. Dr. Baş’a balçık atmak… Cami duvarını kirletmek!
Kendi batıllarını, ikiyüzlülüklerini ve kirli işlerini, Haydar Hoca’nın aydınlık ve lekesiz aynasında seyrediyorlar. Fıttırıyorlar, saldırganlaşıyorlar, kafayı yiyecek hale geliyorlar.
Söz, maden aynadan açılmış, tam yerine denk düştü, hikmetli bir olayla bitirelim konuyu…
Hak dostunun bir talebesi, rüyasında hocasını eşek kulaklı görür. Bir değil, iki değil… Fakat talebe, hocasına rüyasını anlatamaz.
Gel zaman-git zaman kıvranır, sonunda bir sabah vakti anlatmaya karar verir. Sultanım, der, ben seni rüyamda birkaç kere eşek kulaklı görüyorum, hikmetini çözemedim, der.
Hak dostu, evladım, yastığının altında bir ustura bulunsun, bir daha bu rüyayı gördüğünde o eşek kulaklarından birini kes, getir, der talebesine.
Derken talebe, o gece rüyasında yine hocasını eşek kulaklı görür, hocasının sağ kulağına basar usturayı, keser kulağı… Bir de ne görsün, yastığı kan revan içinde, elindeki kulak kendi kulağı!
Sağda-solda rüyalarını sayıklayan Akitçiler’in de kulakları ellerinde kalacak, yazık… Bu hale düşmeden, bari, akl-ı selim sahibi Müslüman milletimiz bunların kulağını çeksin de, cami duvarını pisletmekten vaz geçsinler!
Bu hizmeti veren çok yandaş ve besleme mevkute var, kıran kırana rekabet yaşanıyor, bir.
AKP hükümetinin vahim icraatları, ayıpları ve avretleri bir değil ki… Hangi avretini setretsin Akitçiler, iki!?
Dolayısıyla Yedi Kocalı Hürmüz gibi başları dönüyor, akılları başlarından gidiyor. Şaşırıyorlar. Başlıyorlar sayıklamaya, başlıyorlar cami duvarını kirletmeye.
Bir de AKP’nin saniyesi saniyesine uymuyor… Sabah kalkıyorlar Amerikancı, öğle üzeri Avrupa Birlikçi, öğlen sonrası İsrail yanlısı, akşama doğru radikal İslamcı, alaca karanlıkta dinler arası diyalogcu, Vatikancı!
Böyle bir AKP’ye setr-i avret olmak elbette son derece zordur. O zaman bir gün Amerikancı, bir gün BOP’çu, bir gün dinerarası diyalogcu, takatınız yeterse bir vakit de radikal İslamcı olup çıkarsınız... Akitçilerin çok kimlikli ve yanar-döner ahvali bu!
Bir taraftan Kahrolsun Siyonizm diye manşetler savuracak, bu sloganlarla çarşaflı-şalvarlı insanları meydanlara süreceksiniz; diğer taraftan ise baştacı ettiğiniz AKP hükümeti ve hocasının İsrail ile yaptığı gizli anlaşmalara setr-i avret olmaya çalışacaksınız… Müslümanın yapacağı iş değil ki bu. Başaramazsınız, zorlanırsınız. Akitçiler bu yüzden bunalıyor!
Bir taraftan köşelere kondurduğunuz büyük büyük hocalar İslam kardeşliği üstüne ayetler-hadisler sıralayacak, İslam ümmetinin birliğinden dem vuracak. Diğer taraftan destekçisi olmaktan yüreğinizin çatladığı AKP hükümetinin BOP şefi ve ortakçısı Amerika’nın ve Haçlı dünyasının, İslam coğrafyasını katliam, kan ve gözyaşına boğan işgallerine AKP’nin hatırına setr-i avret olacaksınız, hikmet üreteceksiniz... Zerre kadar imanı olanın yapacağı iş değil ki bu. Akitçiler burada tekliyor!
Bir taraftan tiraj toparlamak için işgalci Amerikan askerlerinin Adana-İncirlikte bastığı camiyi, yaktığı Kur’anları manşetlere taşıyıp vaveyla kopartacaksınız… Öte taraftan AKP hükümetinin Amerikan eş başkanlığına setr-i avret olacak, Malatya-Kürecik, Gaziantep, Kahramanmaraş gibi 40’ı aşkın yörede işgalci Amerikan ve Haçlı ordularının konuşlandırılmasını Müslümanlara hazmettirmeye çabalayacaksınız… Kolay mı? Akitçiler işte buralarda yalpalıyor!
Bir yandan vatanını, bayrağını, devletini, Türk milletinin siviliyle-askeriyle tamamını ve Alevisiyle-Bektaşisiyle-Sünnisiyle-Caferisiyle tüm Müslümanları bağrına basan, canı gibi koruyup kollayan Prof. Dr. Haydar Baş beyi, olur olmaz vakitlerde sara nöbetine tutulmuş gibi Ergenekoncu, Amerikancı, derin devletin adamı, Rusya’nın adamı ilan edeceksiniz… Öte yandan on yıldan beri devletin derini de, sığı da baş tacı ettiğiniz AKP’nin elinde olacak, derin devlet dediğiniz ve kodese tıktığınız adamların “darbe halinde ilk önce içeri alınacaklar listesi”nin başında karşınıza Prof. Dr. Baş çıkacak. Aklınız başınızdan gider, küçük dilinizi yutarsınız… Hatta kustuklarınızı açıktan yalamamak ve derin Amerika’nın eş başkanlığını yürüten AKP’ye setr-i avret olmak için çaresizce çırpınır durursunuz… Akitçilerin çırpınışı böyle!
Nasibiniz yoksa, hakkı sahibine teslim etmek ve af dilemek kapısı kapalıysa; çaresizliğinizi telafi etmek için ne yapacaksınız?
Saldıracaksınız, güneşi balçıkla sıvamaya kalkışıp cambaza bak oyunu oynayacaksınız… Zerre kadar imanı ve iz’anı olan bu oyunu oynayamaz, oynamakta zorlanır.
Bu kolay bir iş değil… Bu sebeple Akitçilerin işi gerçekten zor!
Akitçilerin işi, AKP’nin Amerikancı vaziyetinden daha zor, daha beter!
AKP’nin günah galerisini ne Akit, ne de yandaş-besleme diğer mevkuteler setr-i avret edemeyince, tek yolları kalıyor bunların… Koyunlarında Yahudi cesaret madalyası, BOP hizmet nişanı, İngiliz Elizabeth şilti ve dinlerarası diyalog haçı taşıyan şefler ve lobilerinden aldıkları talimatla, Türk milletinin birliğini, İslam ümmetinin kardeşliğini ve insanlığın huzurunu temin etmeye çabalayan ve bu bağlamda Milli Ekonomi Modeli ile ulvî ideali projelendiren Prof. Dr. Baş’a balçık atmak… Cami duvarını kirletmek!
Kendi batıllarını, ikiyüzlülüklerini ve kirli işlerini, Haydar Hoca’nın aydınlık ve lekesiz aynasında seyrediyorlar. Fıttırıyorlar, saldırganlaşıyorlar, kafayı yiyecek hale geliyorlar.
Söz, maden aynadan açılmış, tam yerine denk düştü, hikmetli bir olayla bitirelim konuyu…
Hak dostunun bir talebesi, rüyasında hocasını eşek kulaklı görür. Bir değil, iki değil… Fakat talebe, hocasına rüyasını anlatamaz.
Gel zaman-git zaman kıvranır, sonunda bir sabah vakti anlatmaya karar verir. Sultanım, der, ben seni rüyamda birkaç kere eşek kulaklı görüyorum, hikmetini çözemedim, der.
Hak dostu, evladım, yastığının altında bir ustura bulunsun, bir daha bu rüyayı gördüğünde o eşek kulaklarından birini kes, getir, der talebesine.
Derken talebe, o gece rüyasında yine hocasını eşek kulaklı görür, hocasının sağ kulağına basar usturayı, keser kulağı… Bir de ne görsün, yastığı kan revan içinde, elindeki kulak kendi kulağı!
Sağda-solda rüyalarını sayıklayan Akitçiler’in de kulakları ellerinde kalacak, yazık… Bu hale düşmeden, bari, akl-ı selim sahibi Müslüman milletimiz bunların kulağını çeksin de, cami duvarını pisletmekten vaz geçsinler!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019