Akdeniz’de saha kadar masa da hareketli

Yunanistan, ülkemize karşı sahada her türlü tahriki yapıyor. Malum Mısır ile anlaşma imzaladı. Rum Kesimi ile aynı anlaşma yapma niyetinde olduğunu açıkladı. Kara sularını 12 mile çıkarma kararı aldı. Topraklarımıza 2.100 metre mesafedeki ve her türlü silahın giriş yasağı olan Meis Adası'na özel birliklerini gönderdi.

Biz ne yaptık? Navtexlerin sürelerini uzattık. Gemi komutanlarına 'vur' emri verdik. Şiddetli kınamalarımız zaten devam ediyor. Bir de Yunanistan'a, "bu yaptığınız korsanlık" dedik. 

Başka? ABD'ye tepki gösterdik. Fransa'ya, BAE'ye tepki gösterdik. Başka? Bir de ABD Başkanı ile telefonda görüşüldü. 

Hep soruyorum; 10 milyonluk daha düne kadar halkı sokaklarda iş-aş diye bağıran, polisle çatışan Yunanistan, 83 milyonluk, Avrupa'nın ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye'ye karşı bu kadar deli cesaretiyle adımlar attıran güç nedir?

Cevap dört harfli: Masa. Akdeniz'de kurulan bu masada kimler var? ABD, Fransa, Almanya, AB ülkeleri, Libya, Mısır, İsrail, Rum Kesimi, Lübnan, Filistin, Suriye, İtalya, Rusya. 

ABD, Almanya, Fransa, İsrail, Mısır tamamen Yunanistan'ın yanında. Dahası Fransa adeta Yunanistan'ın (ileride kendi çıkarları için) fedailiğine soyunmuş durumda. Arka safları da doldurmaya çalışıyor.

Kaç yıldır dilden düşürmediğimiz Sarrac'ı, Paris'e davet etti. O Sarrac, ülkemize görüşmelere gelen bakanlarını görevden aldı.

Lübnan'a ilk insani yardımı biz gönderdik. Ama Lübnan hükümeti ve halkı, Macron'u kurtarıcı edasıyla karşıladı.

Yunanistan'a 18 uçak sattı. 8'i hibe. Rum Kesimi ile de askeri işbirliği anlaşması imzaladı.

ABD, Rum Kesimiyle hem askeri eğitim anlaşması imzaladı, hem de silah ambargosunu kaldırdı. 

ABD'nin, Mısır'a her türlü desteği zaten ortada. Trump'ın, Yahudi damadı Ortadoğu'da, BAE-Suud-İsrail dostluğunu kutluyor. 

Özetle batı, masada ülkemize karşı dış politikanın bütün gereklerini yerine getiriyorlar. 

Biz ise yalnızları oynuyoruz. İdlib sarmalını bir türlü aşamadığımız için Rusya da artık ülkemize açıkça gözdağı veriyor. 

PKK-YPG terör örgütü yetkililerini, Moskova'ya çağırdılar. Özerklik konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladılar. 

Putin, Kırım'a gitti. Kırım'daki bütün siyasi ve sosyal örgüt liderleriyle kameralar karşısında birlik pozu verdi.

Irak, ABD'nin baskısıyla, 'topraklarımızdaki operasyonları durdurun, askerinizi çekin' diyor.

İran'dan, Azerbaycan'dan ses çıkmıyor. Eset, kendi topraklarının derdinde. 

'Dünya beşten büyüktür' diyorduk. Ama etrafımızda kimse yok. Demek ki, kendi kendimize diyormuşuz. Sıfır sorun ile yola çıkmıştılar. Dostlar bile şimdi düşman oldu.

Bari bu kadar düşmana karşı içerde birlik tablosu görelim istiyoruz. Ama bakıyoruz ki, AKP Genel Başkanı'ndan İçişleri Bakanı'na, bürokratından, belediye başkanından, trolüne kadar tehditler, aşağılamalar, hedef göstermeler...

Beyler, bu gidiş nereye?

'Akdeniz'de yeni bir Taht Oyunu var'

BBC Türkçede, "Akdeniz'de yeni bir Taht Oyunu var" başlıklı bir makale yayınlandı. İlginç vurgular vardı:

"Yunanistan ile Türkiye arasındaki kavgalar yeni değil. Bunu daha karmaşık hale getiren, gaz rezervlerinde birçok başka ülkenin daha gözünün olmasıdır. Prensipte, geniş rezervlerin bu ülkeleri bir araya getirmesi ve kıyılardaki zenginliklerin de çıkarılıp paylaşılması gerekir. Aslında, Yunanistan, Kıbrıs, İsrail, Mısır, İtalya, Ürdün ve hatta Filistinliler dahil çoğu ülke de bunu yaptı.

Türkiye ise kendisinin devre dışı bırakıldığını gördü. Bu, kısmen Yunanistan'ın saha iddialarından, kısmen de Türkiye'nin otoriter Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Suriye, Libya ve kendi evindeki saldırgan tavırları nedeniyle müttefiklerinin ve dostlarının birçoğunu kendisine düşman etmesinden kaynaklanıyor."

Bu sözlerin takipçisi olalım

AB dışişleri bakanlarının toplantısı sonrası cuma günü gizlilik kaydıyla Reuters'a konuşan üst düzey bir AB yetkilisi, olası yaptırımları için şunları söylüyor:

"Ankara'yı ciddi şekilde diyaloğa çekmek için sopaların yanı sıra havuçlar da olacaktır. Bu havuçlar, yeni Gümrük Birliği ve mülteci programı için daha fazla para olabilir."

Türkiye, (hükümet) havuca tav olur mu?