Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bir karar verdi. Ama ne karar, evlere şenlik?
Karar şu: OHAL sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılanlar bana gelmeden önce OHAL İnceleme Komisyonu'na başvursun. Gerekçe; iç hukuk yollarının tüketilmemesi.
Şu anda AİHM önünde, 15 Temmuz sonrası OHAL kararnamesi ile işlerinden olanların açtıkları dava sayısı 20 bindir. Bu davalar aynı gerekçeyle reddedilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 35. Maddesine göre AİHM'de dava açma koşullarından biri "iç hukuk yollarının tüketilmesi"dir.
Bunu açalım: Mağdur olduğunu öne süren kişi önce kendi ülkesinde hukuk yollarına başvuracak, açtığı dava/davalardan sonuç alamadığı takdirde, yani iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM'ye gidebilecektir.
Burada anlaşılmayacak bir durum yok. Anlaşılmayan şey, OHAL İnceleme Komisyonu'na başvuru bir hukuk yolu mudur? Ya da soruyu şöyle soralım: Komisyon bir yargı mercii (mahkeme) midir?
OHAL İnceleme Komisyonu, Olağanüstü Hal işlemlerini incelemek için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında oluşturulan siyasi bir kuruluştur ve siyasal denetimdir işlevi. Hukukla, yargıyla ilgili yapısı bulunmamaktadır. Bu komisyona başvurulmaması, iç hukuk yolunun tüketilmediği şeklinde yorumlanamaz.
Kaldı ki, AİHM zaman zaman iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulunu aramadan da başvuruları kabul etmiştir ve gerekçesi de haklıdır; eğer bir ülkede davalar "makul sürede" sonuçlanmıyor, yıllar boyu sürüyorsa, iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemek mağduriyeti daha da arttıracağından başvurunun kabulü yoluna gidilmiştir. Nitekim bizimle ilgili bir kararı vardır; yıllar önce Güneydoğu'da bir yurttaşımız, evi güvenlik güçlerince yakıldığı iddiasıyla tazminat davasını içerde kanun yollarını denemeden, dava açsa bile yılları bulacağı gerekçesiyle doğrudan AİHM'de dava açmış ve davası kabul edilmiştir.
Bizim Anayasa Mahkememiz, bireysel başvuru için olağan kanun yollarının tüketilmesi koşulunu (Anayasa, madde:148) çok sert uygulamamaktadır ve davası süren kişilerin, dava sonucunu beklemeden yaptığı başvuruları kabul ettiği durumlar olmuştur.
Görülüyor ki, davaların makul sürede sonuçlanmaması gerekçesiyle içerde Anayasa Mahkemesi (AYM), dışarda AİHM iç hukuk yollarının tüketilmesi koşuluna istisna getirmişlerdir.
Bu istisna 15 Temmuz sonrası OHAL sürecinde sayıları yüz binleri bulan mağduriyet iddialarının sahipleri için de geçerli olabilmelidir.
Ama ne çare; AİHM artık AİHS'nin 6.maddesi ile güvence altına alınan "makul sürede yargılanma" hakkını kendisi ihlal eder duruma gelmiştir. OHAL Komisyonu gibi siyasal oluşumu hukuk yolu olarak nitelendirerek başvuruları başından savması da bunu göstermektedir.
Mahkeme önünde karara bağlanmayı bekleyen yüz binlerce dosya bulunmaktadır.
Avrupa Birliği'nin (AB) çatırdadığı günümüzde onun yargı organı olan AİHM de su alan gemi gibi batma sinyalleri vermektedir.
Karar şu: OHAL sürecinde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılanlar bana gelmeden önce OHAL İnceleme Komisyonu'na başvursun. Gerekçe; iç hukuk yollarının tüketilmemesi.
Şu anda AİHM önünde, 15 Temmuz sonrası OHAL kararnamesi ile işlerinden olanların açtıkları dava sayısı 20 bindir. Bu davalar aynı gerekçeyle reddedilecektir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 35. Maddesine göre AİHM'de dava açma koşullarından biri "iç hukuk yollarının tüketilmesi"dir.
Bunu açalım: Mağdur olduğunu öne süren kişi önce kendi ülkesinde hukuk yollarına başvuracak, açtığı dava/davalardan sonuç alamadığı takdirde, yani iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM'ye gidebilecektir.
Burada anlaşılmayacak bir durum yok. Anlaşılmayan şey, OHAL İnceleme Komisyonu'na başvuru bir hukuk yolu mudur? Ya da soruyu şöyle soralım: Komisyon bir yargı mercii (mahkeme) midir?
OHAL İnceleme Komisyonu, Olağanüstü Hal işlemlerini incelemek için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında oluşturulan siyasi bir kuruluştur ve siyasal denetimdir işlevi. Hukukla, yargıyla ilgili yapısı bulunmamaktadır. Bu komisyona başvurulmaması, iç hukuk yolunun tüketilmediği şeklinde yorumlanamaz.
Kaldı ki, AİHM zaman zaman iç hukuk yollarının tüketilmesi koşulunu aramadan da başvuruları kabul etmiştir ve gerekçesi de haklıdır; eğer bir ülkede davalar "makul sürede" sonuçlanmıyor, yıllar boyu sürüyorsa, iç hukuk yollarının tüketilmesini beklemek mağduriyeti daha da arttıracağından başvurunun kabulü yoluna gidilmiştir. Nitekim bizimle ilgili bir kararı vardır; yıllar önce Güneydoğu'da bir yurttaşımız, evi güvenlik güçlerince yakıldığı iddiasıyla tazminat davasını içerde kanun yollarını denemeden, dava açsa bile yılları bulacağı gerekçesiyle doğrudan AİHM'de dava açmış ve davası kabul edilmiştir.
Bizim Anayasa Mahkememiz, bireysel başvuru için olağan kanun yollarının tüketilmesi koşulunu (Anayasa, madde:148) çok sert uygulamamaktadır ve davası süren kişilerin, dava sonucunu beklemeden yaptığı başvuruları kabul ettiği durumlar olmuştur.
Görülüyor ki, davaların makul sürede sonuçlanmaması gerekçesiyle içerde Anayasa Mahkemesi (AYM), dışarda AİHM iç hukuk yollarının tüketilmesi koşuluna istisna getirmişlerdir.
Bu istisna 15 Temmuz sonrası OHAL sürecinde sayıları yüz binleri bulan mağduriyet iddialarının sahipleri için de geçerli olabilmelidir.
Ama ne çare; AİHM artık AİHS'nin 6.maddesi ile güvence altına alınan "makul sürede yargılanma" hakkını kendisi ihlal eder duruma gelmiştir. OHAL Komisyonu gibi siyasal oluşumu hukuk yolu olarak nitelendirerek başvuruları başından savması da bunu göstermektedir.
Mahkeme önünde karara bağlanmayı bekleyen yüz binlerce dosya bulunmaktadır.
Avrupa Birliği'nin (AB) çatırdadığı günümüzde onun yargı organı olan AİHM de su alan gemi gibi batma sinyalleri vermektedir.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023