İmam Ali’den nasihatler -3-
“Maddi durumları zayıf olan kardeşlerinizi küçümsemeyin; kim bir mümini küçümserse, Allah da onu küçümser ve kıyamet günü de o ikisini bir araya getirmez; ancak tövbe edip pişman olması hariç
15.01.2025 08:37:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
"Maddi durumları zayıf olan kardeşlerinizi küçümsemeyin; kim bir mümini küçümserse, Allah da onu küçümser ve kıyamet günü de o ikisini bir araya getirmez; ancak tövbe edip pişman olması hariç.
Kardeşinin kendisine muhtaç olduğunu gören kimse, ihtiyacını karşılamak için, onu talepte bulunma zahmetine düşürmemelidir. (Yani istemeden ihtiyacını karşılamalıdır.) Birbirinizi ziyaret edin, birbirinize şefkatli davranın, birbirinize bağışta bulunun. Söyleyip amel etmeyen münafık gibi olmayın.
Evlenin; zira Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih buyurmuştur ki: "Sünnetime uymayı seven mutlaka evlenmelidir. Çünkü evlenmek sünnetimdendir. Evlat sahibi olmaya çalışın, zira ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim."
Evlatlarınızı zinakâr ve deli kadının sütünden koruyun. Çünkü süt bulaştırıcıdır. (Bazı ruhî ve cismî özellikleri çocuğa aktarır.)
Taşlığı, mahmuzu ve kursağı olmayan kuşun etinden uzak olun. Azı dişi olan yırtıcı hayvanın ve pençesi olan kuşun etinden sakının. Dalak yemeyin; çünkü dalak bozuk kandan oluşur. Etin urundan sakının. Zira o cüzam damarını tahrik eder.
Dinde kıyas etmeyin. Çünkü dinde kıyas yapılmaz. Pek yakında bazı kimseler gelir ki, dinde kıyas ederler; bunlar dinin düşmanlarıdır. İlk kıyas eden şeytan'dı.
Şarap içenlere karşı çıkın. Hurma yiyin. Çünkü hurma dertlere dermandır. Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in sözüne uyun; o şöyle buyurmuştur: "Kim kendi yüzüne dilencilikten (başkalarına ağız açmaktan) bir kapı açarsa Allah da fakirlikten onun yüzüne bir kapı açar."
Çok mağfiret dileyin. Çünkü bu amel, rızkı çoğaltır. Gücünüz yettiği kadar ahiretiniz için iyi amel gönderin. Zira onu yarın hazır bulursunuz. Cedelleşmek ve tartışmaktan sakının. Çünkü tartışmak şüphe doğurur.
Allah'tan bir şey dileyen, onu şu üç saatte dilemelidir: 1- Cuma gününde. 2- Öğle vaktinde ki rüzgâr eser, göklerin kapıları açılır, rahmet iner ve kuşlar öter. 3- Gecenin son saatlerinde şafak söktüğü vakit.
Bu vakitte iki melek şöyle çağrıda bulunurlar: Tövbe edecek var mı tövbesi kabul edilsin? İhtiyacı olan var mı karşılansın? Mağfiret isteyen var mı bağışlansın? Ve dileği olan var mı? Öyleyse Allah'ın davetçisine icabet edin.
Şafağın sökmesinden güneşin doğuşuna kadar rızk talep edin. Çünkü bu, rızk kazanmak için yeryüzünde dolaşmaktan, daha faydalıdır. İşte bu vakit Allah-u Teâla'nın kulları arasında rızkı taksim ettiği vakittir. Fereci (kurtuluşu) bekleyin.
Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah katında amellerin en sevimlisi fereci (kurtuluşu) beklemek ve müminin sürekli olarak yaptığı (asla terk etmediği) amelidir.
Sabah namazını kıldıktan sonra Allah'a tevekkül edin. İşte o zaman büyük bağış ve ihsanlar verilir. Kılıçla haremlere (Mescidü'lHaram ve Mescidü'n-Nebi'ye) girmeyin. Kılıç önünüzde (olduğu hâlde) namaz kılmayın. Çünkü kıble emniyet yeridir.
Hacca gittiğinizde, Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in kabrini ziyaret edin. Bu ziyareti terk etmek zulümdür ve siz buna emrolunmuşsunuz. Üzerinizde hakları olanların kabirlerinin ziyaretine gidin; bir müddet orada kalın, o kabirlerin kenarında Allah'tan rızk talep edin.
Zira onlar sizin ziyaret etmenizle sevinirler. Kişi anne ve babasının kabrinin kenarında onların hakkında dua ettikten sonra (Allah'tan) kendi isteğini dilemelidir. Büyük günahları işlemeye gücünüz yetmediğinde, küçük günahlarınızı, az saymayın. Çünkü küçük günahlar toplanır büyük olur. Secdeleri uzatın. Kim secdeyi uzatırsa, Allah'a itaat etmiş ve kurtuluş bulmuş olur.
Ölümü, kabirden çıkacağınız ve Allah'ın huzurunda duracağınız günü çok anın ki, karşılaştığınız musibetler size kolay gelsin. Göz ağrısına tutulan Ayete'l-Kürsi'yi şifa niyetiyle okusun, inşallah şifa bulur.
Günahtan sakının. Çünkü bütün belalar ve rızkın azlığı, hatta derinin çizilmesi, ayağın taşa çarpması ve (bütün) musibetler günah sebebiyledir. Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir. Allah ise günahların birçoğunu bağışlıyor (bunlardan dolayı musibet vermiyor)." (Hasan b. Ali el-Harrani, Tuhefu'l Ukul eserinden)
Kardeşinin kendisine muhtaç olduğunu gören kimse, ihtiyacını karşılamak için, onu talepte bulunma zahmetine düşürmemelidir. (Yani istemeden ihtiyacını karşılamalıdır.) Birbirinizi ziyaret edin, birbirinize şefkatli davranın, birbirinize bağışta bulunun. Söyleyip amel etmeyen münafık gibi olmayın.
Evlenin; zira Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih buyurmuştur ki: "Sünnetime uymayı seven mutlaka evlenmelidir. Çünkü evlenmek sünnetimdendir. Evlat sahibi olmaya çalışın, zira ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övüneceğim."
Evlatlarınızı zinakâr ve deli kadının sütünden koruyun. Çünkü süt bulaştırıcıdır. (Bazı ruhî ve cismî özellikleri çocuğa aktarır.)
Taşlığı, mahmuzu ve kursağı olmayan kuşun etinden uzak olun. Azı dişi olan yırtıcı hayvanın ve pençesi olan kuşun etinden sakının. Dalak yemeyin; çünkü dalak bozuk kandan oluşur. Etin urundan sakının. Zira o cüzam damarını tahrik eder.
Dinde kıyas etmeyin. Çünkü dinde kıyas yapılmaz. Pek yakında bazı kimseler gelir ki, dinde kıyas ederler; bunlar dinin düşmanlarıdır. İlk kıyas eden şeytan'dı.
Şarap içenlere karşı çıkın. Hurma yiyin. Çünkü hurma dertlere dermandır. Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in sözüne uyun; o şöyle buyurmuştur: "Kim kendi yüzüne dilencilikten (başkalarına ağız açmaktan) bir kapı açarsa Allah da fakirlikten onun yüzüne bir kapı açar."
Çok mağfiret dileyin. Çünkü bu amel, rızkı çoğaltır. Gücünüz yettiği kadar ahiretiniz için iyi amel gönderin. Zira onu yarın hazır bulursunuz. Cedelleşmek ve tartışmaktan sakının. Çünkü tartışmak şüphe doğurur.
Allah'tan bir şey dileyen, onu şu üç saatte dilemelidir: 1- Cuma gününde. 2- Öğle vaktinde ki rüzgâr eser, göklerin kapıları açılır, rahmet iner ve kuşlar öter. 3- Gecenin son saatlerinde şafak söktüğü vakit.
Bu vakitte iki melek şöyle çağrıda bulunurlar: Tövbe edecek var mı tövbesi kabul edilsin? İhtiyacı olan var mı karşılansın? Mağfiret isteyen var mı bağışlansın? Ve dileği olan var mı? Öyleyse Allah'ın davetçisine icabet edin.
Şafağın sökmesinden güneşin doğuşuna kadar rızk talep edin. Çünkü bu, rızk kazanmak için yeryüzünde dolaşmaktan, daha faydalıdır. İşte bu vakit Allah-u Teâla'nın kulları arasında rızkı taksim ettiği vakittir. Fereci (kurtuluşu) bekleyin.
Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah katında amellerin en sevimlisi fereci (kurtuluşu) beklemek ve müminin sürekli olarak yaptığı (asla terk etmediği) amelidir.
Sabah namazını kıldıktan sonra Allah'a tevekkül edin. İşte o zaman büyük bağış ve ihsanlar verilir. Kılıçla haremlere (Mescidü'lHaram ve Mescidü'n-Nebi'ye) girmeyin. Kılıç önünüzde (olduğu hâlde) namaz kılmayın. Çünkü kıble emniyet yeridir.
Hacca gittiğinizde, Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in kabrini ziyaret edin. Bu ziyareti terk etmek zulümdür ve siz buna emrolunmuşsunuz. Üzerinizde hakları olanların kabirlerinin ziyaretine gidin; bir müddet orada kalın, o kabirlerin kenarında Allah'tan rızk talep edin.
Zira onlar sizin ziyaret etmenizle sevinirler. Kişi anne ve babasının kabrinin kenarında onların hakkında dua ettikten sonra (Allah'tan) kendi isteğini dilemelidir. Büyük günahları işlemeye gücünüz yetmediğinde, küçük günahlarınızı, az saymayın. Çünkü küçük günahlar toplanır büyük olur. Secdeleri uzatın. Kim secdeyi uzatırsa, Allah'a itaat etmiş ve kurtuluş bulmuş olur.
Ölümü, kabirden çıkacağınız ve Allah'ın huzurunda duracağınız günü çok anın ki, karşılaştığınız musibetler size kolay gelsin. Göz ağrısına tutulan Ayete'l-Kürsi'yi şifa niyetiyle okusun, inşallah şifa bulur.
Günahtan sakının. Çünkü bütün belalar ve rızkın azlığı, hatta derinin çizilmesi, ayağın taşa çarpması ve (bütün) musibetler günah sebebiyledir. Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir. Allah ise günahların birçoğunu bağışlıyor (bunlardan dolayı musibet vermiyor)." (Hasan b. Ali el-Harrani, Tuhefu'l Ukul eserinden)