Türkiye'nin hidrokarbon arama çalışmalarına katılacak dördüncü sondaj gemisine, 'Abdülhamid Han' ismi konmuş!
Yok efendim bu isimdeki gemi, Yunanlıları ayağa kaldırmış.
Ne oluyor arkadaşlar!..
Bizi düşmanın esaretinden Abdülhamid Han mı, yoksa mavi gözlü, sarı saçlı büyük önder Mustafa Kemal Atatürk mü kurtardı?
Neden son 20 yıldır yapılan bazı yatırımlara veya ulaşım araçlarına illa ki bir Osmanlı sultanının adı veriliyor.
* * *
Neyi icat etmiş Osmanlı 620 yıl boyunca.
Viyana kapılarına gidip, tekrar tıpış tıpış gerisin geri dönmenin neresinde bir hüner ve büyük kahramanlıklar var!
Hangi teknolojiyi buldun?
Allah aşkına, zavallı halka vergi kesmekten başka neyi akıl ettiler 6 asır?
Oysa sadece 15 yılına neler sığdırmıştı aziz Atatürk.
Hem de 11 savaşa katıldıktan ve kazandıktan sonra.
4. sondaj gemimiz olmasın demiyoruz ki! 104 tane olmalı bana göre.
Ama öyle bir isim koymuşsunuz ki, deniz filosunu imha eden bir padişahın ismi.
Nasıl yani diyorsanız biraz tarihe gidelim…
* * *
Meclis-i Mebusan'ın 27 Mart 1909 günlü oturumunda okunan Bahriye Encümeni Mazbatası'nda Abdülhamid döneminde donanmanın nasıl çürüdüğü şöyle özetleniyor:
"Donanma Haliç'te hareketsiz bırakılmış, ateş talimi ve manevradan kaçınmakta, buna kalkışmak bile büyük suç sayılmaktaydı. Haliç'te donanmayı oluşturan gemilerin sayıları ve tipleri görülüyor, ancak personeli eğitim yapamıyor. Bakımları yapılmayan gemiler pastan çürüyorlardı. Donanma subayları sadece teorik bilgilere sahip bulunuyorlar, uygulamada yetersiz kalıyorlardı."
Abdülhamid dönemi sonlarında (1903-1908) Bahriye Nazırlığı yapan Hasan Rami Paşa da hatıratında Abdülhamid döneminde donanmanın perişanlığını şöyle anlatıyor:
"Tersane tesislerinin hiçbiri işlemiyordu. Bahriyece mühim olan havuz kapakları da haraptı, torpido istimbotları kıçtan karaya bağlanmıştı, alt tarafları pas tutmuştu, çürüyorlardı, bitiyorlardı.
Kasımpaşa kahvehanelerinde esnemekle vakit geçiren biçare bahriyelilere daima tesadüf olunurdu.
Askerler silah kullanmanın en basit kaidelerini dahi bilmiyorlardı. Bahriye Nezareti'ni borca boğulmuş buldum; ne para veriliyordu ne de itibar kalmıştı.
Ayrılan bütçenin ancak üçte birinin verilmesi adet haline gelmişti.
Nihayet gemiler çürüdü, içlerinde asker barınamayacak hale geldi. Subaylar bile kamaralara şemsiyeleri açık olarak girer çıkar oldular.
Çürüklük bir raddeye vardı ki, artık bu gemilerin kalafat edilmeleri bile imkânsız hale geldi. Tamirat için yazılan yazılar hep hasıraltı ediliyordu."
Şimdi siz söyleyin Allah aşkına; bu geminin adı Abdülhamid Han mı, yoksa Atatürk mü olmalıydı?
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Asgari ücretlinin ruhuna el Fatiha / 26.12.2024
- Atatürk’ün kurduğu fabrikalar nerede? / 24.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024
- ‘New York’a Türk bayrağı çeksen ne olur’ / 20.12.2024
- Siz kim, Atatürk kim! / 19.12.2024
- Büyük oyunun deşifresi / 18.12.2024
- Atatürk için sana şükürler olsun Allah’ım / 17.12.2024
- Atatürk, Haydar Baş’ı işaret etmişti / 16.12.2024
- Şam değil, Türkiye tehlikede! / 11.12.2024
- Atatürk’ün kurduğu fabrikalar nerede? / 24.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024
- Bize Atatürk yeter / 23.12.2024
- ‘New York’a Türk bayrağı çeksen ne olur’ / 20.12.2024
- Siz kim, Atatürk kim! / 19.12.2024
- Büyük oyunun deşifresi / 18.12.2024
- Atatürk için sana şükürler olsun Allah’ım / 17.12.2024
- Atatürk, Haydar Baş’ı işaret etmişti / 16.12.2024
- Şam değil, Türkiye tehlikede! / 11.12.2024