Menderes döneminde başlayan 'Avrupalı olma' sevdası maalesef hiç bitmedi. Bu sevda AKP iktidarları döneminde platonik aşka dönüştü.
Öyle ki, özellikle son beş yıldır ha dağıldı, ha dağılacak denilen AB için bizim yöneticilerimiz; "Biz, AB'yi yeniden ayağa kaldırmak için tam üye olmak istiyoruz. AB'nin güvenliği Türkiye'den başlar. Biz, AB'nin kapı koluyuz" gibi cümleleri kurdular.
Ama AB'nin bir türlü gözüne giremediler. Çünkü üzerlerinde İslam gömleği vardı ve AB bir Haçlı kulübüydü.
Neyse! Ortak para birimine geçmenin mantıksızlığını yani AB'nin gerçek yüzünü virüs ortaya çıkardı.
İnsanlar ölüyor, ekonomiler batıyor, işsizlik artıyor ve hükümetler kaynak bulamıyor. Kaynağın başında olanlar vanaları kıstıkça kısıyor. Haliyle AB ülkeleri isyanda…
Haberlerde izliyorsunuzdur! Başta İtalya olmak üzere birçok ülkede AB karşıtı gösteri, söylemler yükseliyor. AB bayrakları yakılıyor.
İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, AB bayrağını yakarak, bu süreçte kendilerini yalnız bıraktıklarını, ifade etmişti.
İspanya'nın Başbakanı Pedro Sanchez ise "Avrupa projesinin geleceği tehlikede. Koordinasyonlu ve sağlam bir AB ile bireyselcilik arasında seçim yapıyoruz" diyordu.
Gerçi ortada virüs filan yokken her şey kendilerince çok iyi gözükürken Fransa başkanı Macron, dünyada söz sahibi olan ülkelere dikkat çekerek AB'nin dağılacağı yönünde açıklamalar yapıyordu.
Peki, AB'nin dağılacağı bilimsel bir keşif midir?
Hayır. Prof. Dr. Haydar Baş'ın ta kurulduğu gün verdiği haberdir. Aklı olanlar anladı, olmayanlar, 'medet ya AB' diyerek, o kapıya koştu.
Sayın Baş, ilk önce AB sevdalılarına sesleniyordu;
"1986 yılından beri söylüyorum AB'nin, bizi kabul etmesi asla mümkün değildir, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni asla kabul etmeyecektir, bu yolda tüm gayretler beyhudedir…
AB bir Hıristiyan birliği olduğunu unutmamaktadır ki, bu süreçte bile Türkiye kapıdan içeri alınmamaktadır. Türkiye'nin geçen zamanda aday üye olabilmesi bile onlarca yıl almış, ancak bu süre onun millî ve dinî bütünlüğüne yönelik ciddi tahribatlara sebep olmuştur. Çifte standartlarla dolu olan AB'nin Türkiye'ye karşı olan talepleri asla tükenmeyecektir.
Bir Hıristiyan ittifakı olan AB'ye Türk devletinin ve milletinin girmek istemesi, devletin ve milletin hüsranına sebep olacaktır." (12 Aralık 2011, Haydar Baş)
Peki, Sayın Baş, AB'nin dağılacağını iddia ederken delilleri var mıydı? Cevabı kendisinden alalım;
"Bizler, 2000 senesinde Avrupa Birliği'nin 15 sene içinde dağılacağı öngörüsünde bulunduğumuzda bırakınız halkımızı, akademisyen ve siyasi arenadan da hiç destek görmemiştik.
Üstelik dağılacak öngörümüz, AB'nin ortak para birimi Euro'ya geçtiği bir dönemde; ortak para, ortak ordu, tek bayrak anlayışını hayata geçirdiği ve Birleşik Avrupa'ya adım adım ilerlediği bir süreçte gelmiştir.
24 saat sonrasını dahi göremeyen siyasiler, ferasetten uzak akademisyenler AB içinde mutlak yer almalıyız, derken biz, zaten alınmamıza imkân olmayan birliğin 15 sene içinde dağılacağını dillendiriyorduk ve zaman bizi haklı çıkardı.
AB ile ilgili üç öngörüde bulunmuştuk.
Birincisi, AB bir inanç birliğidir, Hıristiyan kulübüdür, devlet adamları tarafından defaatle altı çizilmiştir. İnanç temelli bu birliğin, Haçlı seferlerini gerçekleştirdiği Müslüman Türk'e sınırlarını açmasına imkân bulunmamaktadır.
Nitekim 60 yılı aşkın üyelik müzakereleri neticesinde halen kapıda bekletilmekteyiz.
İkinci öngörümüz, AB'nin 15 sene içinde dağılacağı idi ve bugün İngiltere'nin ayrılma kararı bunu doğrulamaktadır. İngiltere'den cesaret alan Fransa, Yunanistan, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Finlandiya, Slovakya ve Portekiz de referanduma gitmeyi konuşuyor.
2000 senesinde nüfusu yaşlanmış, kaynakları tükenmiş AB'nin, Euro ile sonunu hazırladığını ifade etmiştik.
Euro'ya geçişin ilk gününde Berlin'de "AB devletlerinin Euro'ya geçişleriyle beraber senyoraj hakları ortadan kalkmaktadır. Her ülke ihtiyacı olan parayı basmak yerine Avrupa Merkez Bankası'nın kendisine vereceği ile yetinecektir ki, bu piyasalarda para darlığı demektir.
Borçlanmaya giden ülkeler Birliğin ekonomik olarak çöküşüne neden olacaktır. Çünkü her ülke kazancını gerçek rakamı ile göstermeyecek ve merkezden kendisine verilen destek farklı olacaktır. Ve bu durum ülkeler arasında korkunç bir adaletsizlik oluşturacaktır ki bu birliği dağıtacaktır." izahımız ile Euro'ya geçişin Birliğin sonu olacağını anlatmıştık.
Ve üçüncü öngörümüz, AB'nin, Türkiye Cumhuriyeti devleti için masa başında işgal projesi haline dönmesi idi.
İktidarlar için vazgeçilmez ilke haline gelen AB'ye üyelik uğruna istenen her taviz yerine getirilmiş ve fatura çok acı olmuştur."
Zaman Sayın Baş'ı yine haklı çıkardı. O zaman bu körlük neden?
- Hüseyin Baş’tan Atatürk duruşu / 26.12.2024
- Türkiye’yi batırdı ama Suriye’yi ayağı kaldıracak! / 25.12.2024
- Bu sorumluluğu tarih değil ABD yükledi / 23.12.2024
- İslam’da fakirlik sınırı / 22.12.2024
- ABD, Şam’a indi / 21.12.2024
- Doğu'nun kızı Butto, Alman kızı Merkel ve Erdoğan / 20.12.2024
- İsrail endişeli, Yunanistan ise panikteymiş / 19.12.2024
- AKP döneminde 28 Şubat manzaraları / 18.12.2024
- Türkiye’yi soracak olursanız! / 16.12.2024