(dünden devam)Malesef ülkemizin ordu ve siyasetinde büyük bir ABD hayranlığı ve bağlılığı vardı. (Madya kanalıyla bu hayranlık milletimize de sirayet etti) Eğer ordu, ABD çizgisinden uzaklaşırsa, siyaset devreye sokuluyordu. Ya da siyaset, ABD'ye rağmen icraatlara kalkışırsa, ordu devreye giriyordu. Bu acı örnekleri 1960'ta, 70'te, 80'de 28 Şubat'ta, 27 Nisan, Ergenekon ve Balyoz süreçlerin yaşamıştık ve de yaşıyoruz. Bu gerçeği çok iyi bilen Erdoğan ve AKP yönetici kadroları, ABD'ye karşı her daim sadakatlerini sunmuş ve bunu ispat için gereğini yapma gayretine girmişlerdi. Erdoğan'ın, 3 Kasım seçimlerinden bir gün sonra ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz yazdığı mektup (ki Erdoğan, o günlerde seçilme yasaklı) hem ülke siyasetinin, hem de ordumuzun düştüğü vahim durumu açıklamaktadır. Bu mektubunda Erdoğan şöyle diyordu; "Sevgili Dr. Wolfowitz!Ülkelerimiz arasındaki tarihi ortaklık ve dostluğun gelecekte de devam edeceği ümidimi paylaşan bu mesajımı, ortak dostlarımız aracılığı ile size direkt olarak iletmek istiyorum. Ve şuna eminim ki, şimdiye kadar hiç olmamış bir şekilde birleşerek, ülkemizin en yüksek menfaatleri için birlikte çalışabileceğiz.Bu amaç için mümkün olan en kısa sürede, General Özkök'le gizli ve özel bir toplantı yapma fırsatı bulacağımı ümit ediyorum. Şahsi cep telefon numaram şudur: 0533.7?Bu yardımınız ve ülkeme olan geçmiş dostluğunuz için çok teşekkürler. Sizinle şahsen tanışmayı ümit ediyorum. Saygılarımla? Recep Tayip Erdoğan Genel Başkan" (Bu mektubu 17-01-2005 tarihinde Hayrullah Mahmut yayınlamış ve bugüne kadar tekzip edilmemiş.)Geçmişte "mücahitlikle" taltif edilen, bu iltifatlardan hoşlanan ve bu yönde dini kavramlarla söylemlerde bulunan Erdoğan (ki, hala bu tip söylemlere devam edilmekte) ABD'yi geçmişten beri dost bildiğini kabul ediyor, ortak menfaatlerden bahsediyor. Bu milletin, ABD ile daha doğrusu haçlı dünyası ile hiçbir zaman ortak menfaati olmadı. Menfaat, adı altında bu millete atılan binlerce kazık oldu?Artı bir parti genel başkanı, ülkesinin genelkurmay başkanı ile görüşmek için yabancı bir ülkenin dış işlerinden yardım talep ediyor. Hayret! Tayyip Erdoğan meclise, oradan da başbakanlığa çıkınca, Abdullah Gül, dış işleri bakanı oldu. (yanılmıyorsam) Davutoğlu'da danışmanıydı. Abdullah Gül, o günlerde yani ABD'ye sadakatin ispatlama günlerinde, (2 Nisan 2003) ABD Dışişleri Bakanı Powell ile "2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptığını, anlaşma imzaladığını" açıkladı. Gül, bu anlaşma sonrası içerik açıklamazken, kimsenin bilmediği bir sürü gizli gelişmenin olduğunu ifade etti.Daha sonra medyaya sızan maddeler ve günümüzde yaşananlar, bu gizli gelişmelerin ve anlaşma maddelerinin neler olduğunu orta koydu sanırım? O, 9 maddeden biri, Türk Ordusuyla ilgiliyken, diğeri de PKK açılımıydı.Erdoğan ve ekibi, gerek iktidar öncesi ve gerekse sonrası taahhütlerinde yavaş davranınca, gündeme Cüneyt Zapsu bombası düştü. Erdoğan'ın baş danışmanı Cüneyt Zapsu, ABD'de, bir düşünce kuruluşunun düzenlediği toplantıda, Erdoğan için "? Bu adamdan yararlanın. Bence, onu devirmeye çalışmak, delikten aşağı koymak yerine, onu kullanın. Bundan yararlanmalısınız. Teklifim budur." Dedi. AKP yönetimi bu sözleri, çeviri hatası olarak yorumlayıp, üstünü örttü. Yine o yıllarda, Erdoğan'ın "Sevgili" diye hitap ettiği, mektup yazdığı Wolfowitz'in emriyle, Süleymaniye'de askerimiz esir edildi, dövüldü, hakarete uğradı. Başına çuval geçirildi. Hükümetimiz "büyük devletler özür dilemez" çıkışıyla, bu utancı saygıyla karşıladı.(devam edecek)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Alparslan Türkeş’in vefat yıl dönümünden önce / 07.04.2025
- Sayın Erdoğan’ın nefretten doğan AB aşkı -2- / 06.04.2025