Cankurtaran simidinin hukuk dilindeki adıdır süre aşımı.Kimi sanıkların yargılama süreci sonunda, çok ağır cezalardan paçalarını kurtardıklarını görüyoruz; gerekçesi zamanaşımı.Haklarında soruşturma açılan ancak bulunamadıkları için gıyabi tutuklama kararı çıkarılan kişilerin yıllarca hatta on yıllarca kaçak güreştikten sonra birden ortaya çıkıvermelerinin nedeni ile zamanaşımına güvenmeleridir.Usûl yasalarımızda gerek ceza sorumluluğu, gerekse hukuki sorumluluk belli sürelerle sınırlandırılmıştır; yani, sanık yasada belirtilen süre içinde yargılanıp cezalandırılmışsa, dava sürüyorsa, süre aşımından dava düşürülür. Kişi için yargılama başlamamışsa, dava açılmamış ise, yine dava düşürülür. Kişi için yargılama başlamamışsa, dava açılmamış ise, yine zamanaşımı nedeniyle artık dava açılamaz, takip edilemez. Bu söylediklerimiz suç ve cezalar için, ceza hukuku için geçerli.Hukukî sorumlulukta da durum aynı. Maddi ve manevi zarara uğrayan kişiler, zararlarının karşılanması için açacakları tazminat davalarını belli süreleri geçirdikten sonra açamazlar. Tazminat davalarının süresi içinde açılmaları gerekir.Lafı bu kadar dolandırdıktan sonra üzerinde durmak istediğimiz konuya gelirsek:Depremzedeyi bekleyen artçı şok nedir?Deprem sonrası insanların bir anda evsiz kalması nedeniyle barınma ve mülkiyet haklarının zarara uğraması sonucu açılacak davalardaki zamanaşımı sorunudur.Can kaybı nedeniyle müteahhit ve de ilgililer aleyhine "adam öldürmek"ten, sorumluluk derecelerine göre ceza davaları açılabilir.Dikkat çekmek istediğimiz husus, bir anda sokakta kalan insanlarımızın uğradığı maddi ve manevi zararların giderimi için açacakları davalarda zamanaşımı sorununun nasıl aşılacağıdır.Açılacak davalar müteahhit aleyhine olabileceği gibi, ayıplı yapıların yapımına ve kullanımına izin veren belediyeler de olabilir. Demek ki, yukarıda değindiğimiz ceza davaları, yani cezai sorumluluk yanında, hukuki ve idari sorumluluk da vardır.Şimdi zamanaşımı dışında bir başka sorun da, her şeyini kaybetmiş biri için yargılama giderlerinin (dava harcı, bilirkişi ücreti, avukat ücreti, karar harcı, yazışma giderleri) nasıl karşılanacağı? Hemen söyleyelim adli yardım kurumu burada yetersiz kalır. Sadece depremzedeler için değil, ekonomik durumları dava açmaya ve takibe elverişli olmayan vatandaşlarımız için hukuk sigortası (genel sağlık sigortası gibi) sağlanmalıdır ki, anayasasında "sosyal devlet" yazılı bir devletin yapması gereken de budur.Zamanaşımı gelince, 1999 depremi sonrası açılan bir davada davacının evinin 1979 yılında yapılmış olduğu, olayda zamanaşımı gerçekleştiği için davanın reddine karar verilmiştir.Tazminat davalarına süre en çok 10 yıldır. Olayda da 20 yıl geçtiği için mahkemece dava, süre aşımı nedeniyle reddedilmiştir.Oysa, zaman 1999'da doğmuştur ve zamanaşımının başlangıç tarihi binanın yapımı tarihinden değil, zararın oluştuğu tarihten başlatılmalıdır; zira, zararın karşılanmasını isteme hakkı, zararın olduğu tarihte doğmuştur.Sesimizi duyan var mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023