Zalim Muaviye

Allah'ın Rasûlü (s.a.a) bir gün İbn Abbâs'ı Muâviye'ye göndererek onu yanına çağırdı. O yemek yediğini söyleyerek çağrıya icâbet etmedi. Bu çağrı tam üç kez tekrarlandı; ama o her seferinde aynı bahaneyle gelmedi. Bunun üzerine Allah'ın Rasûlü (s.a.a) şöyle buyurdu: "Allah onun karnını bir daha doyurmasın!"

Rasûlullah'ın bu bedduası yüzünden Muaviye'nin karnının bir daha doymadığı ve bu yolda çok zahmetler çektiği rivayet edilir. Öyle ki günlük yedi öğüne kadar yemek yermiş. Her öğün yağlı et ve bol miktarda soğan dolu tepsiyi silip süpürürmüş! Bu arada iki üç havluyu kirletirmiş. Sonunda sırt üstü uzanarak, "Hizmetçi! Kaldır şu sofrayı. Allah'a yemin olsun doymadım; ancak bıktım ve yoruldum!" dermiş. (Müslim)

Resûlullah (s.a.a); Ebu Süfyan'ın merkebe bindiğini, Muaviye'nin onu çektiğini ve Yezid'in de onu arkadan sürdüğünü görünce şöyle buyurdular: "Allah merkeptekine, onu önden çekene ve onu arkadan sürene lanet etsin" (Taberi Tarihi c.5, s.357; Tarih'ül Yakubi c.2, s.277 Beyrut Bas; el-Emini "el-Gadir" c.10, s.139)

Hz. Resûlullah (s.a.a) 'Eğer Muaviye'yi benim minberime çıktığını görürseniz, karnını yarın ya da onu öldürün" (Tarih-üt Taberi c.10 s.85, Tarih-ül Hatib c.12 s.181, Künz-ül Hakaik s.10) 

Hasan (el-Basri) şöyle rivayet edilmiştir: Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Eğer Muaviye'yi minberimde görürseniz öldürün." (Belazuri, "Ensab el-Eşraf", 2/121)

Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Her şeyin bir afeti olur. Bu dinin afeti de Ben-i Ümeyye'dir. (el-Müttaki el-Hindi'nin 'Kenz' ul Ummal' c.6, s.91) 

Ebu Zer Gıfari Muaviye'ye dedi ki: Resûlullah (s.a.a)'a uğradım senin hakkında buyurdu ki: "Allah'ım ona lanet et ve onu ancak toprak ile doyur." (el-Emini "el-Gadir" c.10, s.142)

Hz. Peygamber Efendimiz tarafından birçok kez lanetlenen mel'un Muaviye nasıl olmuştu da bu ümmete vahiy kâtibi olarak yutturulmuştu?

Son arzusu ölmeden önce "Sıcak bir günde serin şarap içip çocukları seyretmek" olan (Müsned-i Ahmet bin Hanbel C5, S347; İbn-i Asakir "Tarih-i Medinet-i Dimaşk" c.7, s.311; Emini "el-Gadir" c.10, s.189) Muaviye'nin cinayet defteri bir hayli kabarıktır. Hz. Resûlullah (s.a.a)'ın sevgili sahabisi Hucr bin Adiyy ile altı yiğit arkadaşı, Muaviye'nin emriyle şehit edilmiştir. (Sahih-i Müslim c.1, s.258-259; Sahih-i Buhari c.1, s.131)

Malik'ül Eşter'i Mısır yolunda zehirli balla zehirletip öldürttü. İmam Ali tarafından Mısır'a vali tayin edilen Muhammed bin Ebi Bekir'i öldürtüp cenazesini bir eşeğin cesedine karnını yarıp koyarak yaktırdı. (Tarih'üt Tabari c.4, s.171)

Eş'as'ın kızı ve İmam Hasan'ın eşi olan Cu'de'yi kışkırtarak İmam Hasan'ı zehirlettiren bizzat kendisidir.

Ehl-i Sünnet'in 6 meşhur hadis kitabından birsi olan Sünen'in yazarı Nesai, İmam Ali hakkında "Hasais-u Emir-il Mu'minin Ali" isimli eserini kaleme aldıktan sonra, bir ara Şam'a uğrar. Şam özellikle o günlerde Ehl-i Beyt düşmanlarının cirit attığı, Muâviye ve Yezîd dostlarının yuvalandığı bir yerdir. Şamlılar Muaviye'nin emriyle Nesai'ye Ali'nin faziletleri hakkında kitap yazıyorsun da niçin Muaviye'nin hakkında yazmıyorsun? Bize Muâviye'nin faziletlerine dair hadis oku!" diyorlar. Nesâî de yazının başında zikrettiğimiz "Allah onun karnını duyurmasın!" hadisini zikreder. Nesâî bunu deyince hep birden üzerine saldırıp, en-Nesâî'yi çok feci bir biçimde döverek hayalarını tekmelerler! Bu dayağın etkisiyle kısa zaman sonra Nesâî şehit olur.

Mel'un Muaviye'nin hayatı zalimliklerle doludur. En büyük zalimliği ise sahte hadis borsasını kurdurup dini tersyüz etmiştir. İslam tarihi boyunca gelmiş ve geçmiş en büyük din bozguncusu Muaviye'dir. İslam'dan adeta intikam almıştır. İmam Ali efendimize camilerde 80 yıl sürecek sövdürme işini başlatan bu mel'undur. Valilerine gönderdiği emannamelerde "nerede bir Ali taraftarı görürseniz hemen öldürünüz" şeklinde emretmiştir. Ve o dönemlerde tüm Ehl-i Beyt taraftarları diri diri gömülmüş ve yakılmıştır.

Önemli bir notla bitirelim: "1400 yılı Ekim'inde Şam'ı alan Timur, Muaviye ve oğlu Yezid'in Şam'daki Emevî Camii'nin yakınında bulunan Bâbü's-sagîr Mezarlığı'ndaki kabrini açtırmış kemiklerini yaktırmış ve ardından askerinden binlercesini getirerek açılan mezara bevlettirmiştir.